1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

14 Mart 2012

Suriye’deki kanlı olaylar, Alman aşırı sağıyla mücadele ve finans spekülasyonlarını önleme çabaları Alman gazetelerinin ağırlıklı konuları.

https://p.dw.com/p/14KEj

Süddeutsche Zeitung bugünkü sayısında, Suriye'ye müdahale edilmemesinin nedenlerini ele alıyor:

“Esas olan, tahammül sınırlarını aşar şekilde şiddet ve adaletsizlik uygulanması, halkın büyük ıstırap çekmesi ve muhtemel bir müdahalenin başarı vaat etmesidir. Suriye’deki durum açısından bu şartlar ekseriyetle yerine gelmiştir, denebilir. İç savaş, ölüm ve sürgün getiriyor, mülteci akınları büyüyor, Esad rejimi çatışma bölgelerinden kaçış yollarıyla sınırlara mayın döşüyor. Katliam ve işkence haberlerine de her gün yenileri ekleniyor. Asiler öfkeyle ve kan dökerek tepki gösteriyor. Geçen her gün çarpışan tarafları radikalleştiriyor. Kesinlikle söylenemeyecek tek şey varsa o da, savaşa dışarıdan yapılacak müdahalenin mutlakla başarılı olacağıdır.”

Frankfurter Rundschau gazetesi Almanya'da aşırı sağla mücadeleye ayırdığı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Nazi teröristler, kavgacı sağcılar ve yağmacı dazlaklar... Bunların hepsi toplumun dışındakiler. Doğrudur. Ancak, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı radikalliğin karanlık köşelerinde marifetini gösterirken bu marjinalleri, öte yakasındaki hoşgörülülerden ve demokratlardan ayıran bir duvar yok. Öyle olsaydı, aşırı sağcıları lokalize edip onlarla mücadele etmek kolaylaşırdı. Ama bu zihniyet medeni görünümüyle yerleşik siyasi düzenin günlük yaşamında da teşhis edilebiliyor.”

Aşırı sağcı hücreleri hedef alan operasyonlarda bu tip örgütlenmelerin Nasyonal Demokrat Parti ile işbirliği yaptığının ortaya çıkarılmasını Westdeutsche Allgemeine Zeitung şöyle yorumluyor:

“Neonazi bir örgütün merkezine yapılan polis baskını son derece dikkate değer gerçekleri gün ışığına çıkardı. Hem aşırı sağcıların düşman bellediklerine kuvvet kullanma cüretkarlığı, hem de soruşturmayı yürüten savcıların kullandıkları ifadeler açısından. Bu ifadeler Anayasa hukuku açısından son derece önemli. Savcılık sadece bir suç örgütünden bahsetmeyip, aynı zamanda, ‘Aşırı sağ kanatta soruşturma yaparken Nasyonal Demokrat Parti’nin izine rastlamamak mümkün değil’ diyor. Gerçekten de tutuklananlar arasında parti üyeleri de bulunuyor. Siyasi partiler, Nasyonal Demokrat Parti’nin yasaklanması için ikinci kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurmayı planlıyor. Bu başvurunun başarıya ulaşması için sadece Nasyonal Demokrat Parti’ye ajan sızdırma sorununa çözüm bulunması yetmez. Aynı zamanda hakimler heyetinin partinin siyasi çizgisi ile kadrosu ve sağ şiddet arasında bağlantı bulunduğuna kanaat getirmesi de gerekir. Soruşturmayı yürüten savcılık yargının eline önemli bir koz verdi. Nasyonal Demokrat Parti’yi kuşatan çember daralıyor.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung, finans sektöründeki spekülasyonların önünü alabileceği düşünülen malî   işlem vergisini konu aldığı yorumunda, Avrupa Birliği ülkelerinin bir bütün halinde bu uygulamaya sahip çıkmasının beklenemeyeceğini dile getiriyor: 

“Daha aralık ayında, Berlin ve Paris yönetimlerinin benimsediği mali paktın AB hukukuna geçmesini önleyen İngiltere Başbakanı David Cameron’un malî   işlem vergisine herhangi bir şekilde ve herhangi bir zamanda onay vermesini beklemek aşırı iyimserlik olurdu. Ama milli bütçelerin disiplin altına alınması çok önemli bir karardı. Kıta Avrupası'nın bel bağladığı malî   işlem vergisinin kağıt üzerinde kalacağını düşünenler, sadece İngilizler değil. Birlik Komisyonu’nun 2014’ten itibaren uygulanmasını istediği verginin makul mu, yoksa zararlı mı olduğu tartışması, 27’ler Avrupası’nı bölüyor. Keza, ortak para bölgesini de. Çoğunluk vergiyi istiyor, güçlü bir azınlık ise istemiyor.”

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay 

Editör: Hülya Köylü