1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

14.06.2010 - Avrupa basınından özetler

14 Haziran 2010

Belçika’da,Yeni Flaman İttifakı’nın erken genel seçimleri açık bir farkla kazanması Avrupa basınının yorum sütunlarında ön plana çıkıyor. Ayrıca Türkiye-AB ilişkilerine ilişkin dikkat çekici bir yorum var.

https://p.dw.com/p/NqPi

Avusturya'dan Salzburger Nachrichten gazetesi Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri ile ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Mavi Marmara gemisindeki Türk yardım gönüllülerinin İsrail askerleri tarafından öldürülmesi Türkiye'nin çok sert retoriğine ve İsrail ile geleneksel olarak iyi olan ilişkilerin çok ciddi boyutlarda kötüleşmesine yol açtı. Erdoğan artık Arap dünyasının sokaklarındaki yeni kahraman. NATO üyesi Türkiye Doğu'ya mı kayıyor?Avrupa ve ABD için kaybedilmiş bir ülke mi? Bu sorulara henüz yanıt yok. Ancak ekonomik bakımdan güçlenen ve ulusal gururu olan Türkiye'nin dünya sahnesinde kendine yeni bir yer arayışında olduğuna şüphe yok. AB'nin tam üyeliği bir eşeğe havuç uzatır gibi Türkiye'nin burnunda oynatması gibi kırıcı tavırlar çok da davetkâr değil. Brüksel komşusu Türkiye'ye daha ciddi ve değerini daha iyi bilerek davransa iyi eder…”

Muhafazakâr Fransız gazetelerinden Le Figaro Flaman milliyetçilerinin seçim galibiyetini şöyle değerlendiriyor:

“Belçika siyasetindeki krizde yeni bir süreç başlıyor. Flamanlar ile Valonlar arasındaki uçurum açılıyor. Ancak bu aynı zamanda bir ‘elektrik şoku' olarak da etkide bulunabilir. Şayet kavgalı taraflar ciddiyetle müzakere etmezler ise Belçika milliyetçilerin lideri Bart De Wever'in de istediği doğrultuda bölünmeye doğru sürüklenecektir. Tüm taraflar uzlaşı sanatını özümseyerek hareket etmek zorunda.”

İspanya'nın muhafazakâr gazetelerinden El Mundo ise Temmuz ayında AB dönem başkanlığını devralacak olan Belçika'daki siyasi gelişmeleri “kötü bir senaryo” olarak yorumluyor:

“Yeni Flaman İttifakı'nın seçim galibiyetinin ardından tüm Avrupa'da bir baş dönmesi hissediliyor. Bu parti Belçika'nın bölünmesini istiyor ve bu nedenle Valon bölgesinde ve Brüksel'de oyların çoğunluğunu kazanan Sosyalistler ile bir koalisyon kurulabilmesi çok güç. Dahası Belçika 1 Temmuz'da AB dönem başkanlığını devralacak. Zaten ekonomik ve siyasi bakımdan zorda olan AB için bir bu eksikti.”

İtalya'nın La Stampa gazetesi ise Belçika seçim sonuçlarını şu bakış açısıyla mercek altına alıyor:

“Bu Belçika için siyasi bir deprem. Belçika göğsünde iki ruh taşıyor ve bu ruhlar gün geçtikçe birbirinden uzaklaşıyor. Liberal ekonomiye sahip Flaman bölgesinde her üç seçmenden biri bağımsızlıktan yana oy kullandı. Gelişme ve kimlik krizinin yaşandığı Valon bölgesindeyse oyların yüzde 30'unu alan Sosyalistler kazandı. Zor olsa da yapılması gereken belli: Belçika değişim sürecinden geçmeli, ancak bu yolla kurtulabilecek. Aksi takdirde sona gelinir ve Kral işsiz kalır.”

Fransız L'Alsace gazetesi ise farklı bir bakış açısı sunuyor:

“Şayet Flamanların yüzde 29'u bağımsızlık isteyen bir partiye oy veriyorsa artık bu durum küçümsenecek bir takıntı olarak nitelendirilemez. Flamanlar kendilerini Belçika'da iyi hissetmiyor. Artık bunu kabullenmeli ve her şey yolundaymış gibi davranmaya son vermeliyiz.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Değer Akal

Editör: Beklan Kulaksızoğlu