1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

14.06.2011-Avrupa basınından özetler

14 Haziran 2011

Türkiye’de Pazar günkü genel seçimlerin sonucu ve Erdoğan hükümetinin izleyeceği rota, bugünkü Avrupa basınının öne çıkan konuları arasında.

https://p.dw.com/p/11ZzJ

Fransız Le Monde gazetesinin yorumu şöyle:

“İyi eğitimli, iyi donanımlı ve sanayileşmiş Türkiye, 28 yaş ortalamasına sahip nüfusuyla hızlı ve kendine tam güvenli bir şekilde ilerliyor. Yunanistan, İspanya gibi kriz ülkelerindeki genç Avrupalılar ise kanı çekilen Avrupa'nın kapıları önündeki bu yeni cennete göç ediyor. Ama böyle bir enerjiyi tam olmamış bir demokrasinin içine sığdıramazsınız. Başbakan Erdoğan'ın otoriter, hatta otokratik eğilimleri, ikinci görev döneminin sonuna gölge düşürdü. Özellikle de 15 milyon Kürt'ün siyasî ve kültürel taleplerini karşılayacak yeni bir anayasa beklentisi var. İşte Erdoğan'ın niyetini bu yeni anayasa ortaya koyacak.”

İsviçre'den Basler Zeitung, ‘Erdoğan'ın güçlü Türkiyesi' başlıklı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Güçlü Türkiye projesi bu seçimlerde, basın özgürlüğü, yurttaşlık hakları, güçler ayrılığı, çevre koruma gibi diğer tüm konuları geride bıraktı. Türkler artık dünyada kabul görmek, zengin olmak istiyor. Ve kendilerini atağa geçmiş hissediyor. Ve Erdoğan ile birlikte bu sollama şeridinde kalmak istiyor. Erdoğan'ın gücünü daha da artırması beklenebilir. Erdoğan'ın becerisine sahip bir siyasetçinin sadece dört oy eksik kaldı diye Başkanlık sistemine dayalı demokrasi projesini hayata geçiremeyeceğini düşünmemek gerek.”

Macaristan'ın başkenti Budapeşte'den Magyar Nemzet gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Türkiye, ancak AKP'nin 2002 yılında iktidara gelmesinin ardından gerçek anlamda iyi işlemeye başladı. O dönemde basında çıkanları hatırlıyoruz. Seçimler öncesinde, partinin zaferinin demokrasinin sonu olacağı, yabancı yatırımcının kaçacağı, ekonominin çökeceği, kadınların başörtüsü takmak zorunda kalacağı söyleniyordu. Bunu sadece Türk basını değil, Batı Avrupa ve Amerikan basını da yazıyordu. Erdoğan'ın ekibi ise tüm bu eleştirilere aldırış etmeden yola koyuldu, iktidarını güçlendirdi, ekonomiyi yeniden inşa etti. Dünyanın karşısında artık hiperenflasyonla iflasın eşiğine gelmiş bir yığın değil, bölgesel bir güç duruyordu. Belki AKP muhalefetle uzlaşamayacak ve yeni anayasayı çıkaramayacak. Ama AKP döneminin modern Türkiye'nin yaşamında bir dönüm noktası olduğu kesin. Ve basında kötü şeyler yazılmasının çöküşe götürmediği de ortaya çıktı.”

İsviçre'nin Zürih kentinden Tages-Anzeiger gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Türkiye seçimini yaptı. Her şey eskisi gibi mi kalacak? Hiç de değil. Önemli kararlar asıl şimdi alınacak. Önümüzdeki bir, iki yıl içinde Türkiye'nin çehresi yeni hatlara kavuşacak. Konu, Türkiye'nin koltuk değnekli demokrasiden gerçek bir hukuk devletine gidecek atılımı başarıp başaramayacağı. Ve bu konuda seçmen tüm partilere büyük bir sorumluluk yükledi.”

Avusturya'nın başkenti Viyana'dan Die Presse gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Seçimlerin ardından Başbakan, toplumun tüm kesimlerinde nüfuzunu artırmak yerine yeniden reformlara ağırlık verirse ve ülkedeki bölünmeyi sona erdirirse iyi eder. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan demokratik ve modern bir Türkiye için, Avrupa ve Asya arasında köprü işlevi gören önemli bir ekonomik ve siyasi güç haline gelmek için.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik