1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

15.03.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Murad Bayraktar15 Mart 2004
https://p.dw.com/p/AbvN

Alman basınında bugün göze çarpan yorumlarda da Madrid’teki saldırılar, terörün İspanya’da yapılan parlamento seçimlerine etkisi ile Rusya’daki devlet başkanlığı seçimleri göze çarpıyor. İspanya’daki terör saldırıları ve bu saldırıların parlamento seçimlerine etkisini inceleyen Süddeutsche Zeitung’da bu sabah şu satırlar yer alıyor:

”Şu anda yapılabilecek en büyük yanlış terör kurbanlarını ‘iyiler’ ve ‘kötüler’ olarak iki gruba ayırmaktır. İspanya’da ise ne yazık yapılan tam da bu. ABD’ye destek gösterenler cezasını çekecek, Washington yönetimine yardımcı olmaktan kaçınanlar ise terörün pençesinden kurtulacak. Böyle şey olmaz, bu dünyanın gerçeklerini görmezden gelmeye çalışmaktır. Teröristlere yaranmaya çalışmak büyük bir hatadır. ABD’nin 11 Eylül terör saldırılarına karşı girişmiş olduğu icraatların dünya barışını nasıl etkilediği ise sadece akademik bir tartışma konusu olabilir. El Kaide öteden beri istediği bu kavgayı, bu çatışmayı sertleştirmek için tüm yolları denemeye de devam edecektir.”

Başkent Berlin’de yayınlanan Der Tagesspiegel ne tür gerekçelerle olursa olsun, bu tür saldırıların Almanya’da gerçekleşmesini mümkün görmeyenlerin yanılgıya düştüğünü ileri sürüyor ve şu uyarıda bulunuyor:

”Almanya’da birçok güvenlik uzmanı ‘çekingen’ olarak tanımlanan dış politikamızın ve emniyet güçlerimizin güçlü istihbarat ve icraatlarının bizi bu tür saldırılardan koruduğu inancınının yanlış olduğunu defaatle dile getirmiştir. Emniyet tedbirlerinin arttırılması Madrid’te yaşanan saldırıların benzerlerinden bizi koruyabilir. Bu tedbirlerin alınması gerekiyor da. Ama dünyaya toz pembe gözlüklerden bakmak, bu durumda çok doğru olmayabilir. Çünkü intihar saldırılarına karşı alınabilecek bir önlem henüz keşfedilmedi!”

Almanya’da yayınlanan gazetelerin büyük bir çoğunluğu gibi Frankfurter Allgemeine Zeitung da Madrid’teki saldırıların radikal dinci teröristler tarafından gerçekleştirilmiş olduğundan yola çıkarak, yorumunda şu cümlelere yer veriyor:

”Avrupa yepyeni bir sorunla, yepyeni bir provokasyonla karşı karşıya. İslamcı terörün sadece İspanya’nın sorunu olduğunu düşünmek büyük bir yanılgı olur. Bu tehlikenin sadece ‘kötüleri’ yani Jose Maria Aznar, Tony Blair ve George Bush’u ve ülkelerini değil, tüm Avrupa’yı vurabilecek bir tehlike olduğunu görmek gerekiyor. Avrupa Birliği’nin en güneyindeki İspanya yara alırsa, acısını tüm Avrupa çeker. Afrika’dan, özellikle de Kuzey Afrika’dan yasal ya da yasal olmayan yollardan yığınla göç alan İspanya, radikal dincilerin yeni lojistik ve destek merkezi haline geliyor."

Gazeteler, Rusya’da dün yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde beklendiği üzere ezici bir zafer elde eden Devlet Başkanı Vladimir Putin’le ilgili haber ve yorumlara da geniş yer veriyor. Dortmund’da yayınlanan Westfälische Rundschau’dan şu satırları aktarıyoruz:

”Bu mu demokrasi? Aralık ayında yapılan Duma seçimlerinde olduğu gibi bu seçimlerde de muhalefete gerçekten adil bir şans tanındığı söylenemez. Adalet mekanizması ve Kremlin yanlısı medya adeta Putin için çalıştı. Putin’in karşısına seçimlerin gidişatını değiştirebilecek bir tek aday dahi çıkmadı. Bu demokrasi, demokrasi değil, olsa olsa yönlendirilmiş demokrasidir. KGB’den Kremlin Sarayı’na transfer olan Vladimir Putin için ‘demokrasi’ işin kılıfı. Muhalefetin nasıl susturulduğu ya da Çeçenistan’daki şiddet yakından incelenecek olsa Putin’in uyguladığı sistem için çok daha farklı ve vahim tanımlamalar da yapılabilir tabii. Ama Batı artık Moskova yönetimi eleştirmekten vazgeçmişe benziyor.”