1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

15 Mart 2013

Suriye’deki kanlı çatışmalar, yeni Papa'nın seçilmesi ve Macaristan’daki aşırı milliyetçilik basının yorum konuları arasında.

https://p.dw.com/p/17yUg
Fotoğraf: Fotolia

Fransız gazetesi Liberation, Fransa ve İngiltere hükümetlerinin Suriye'deki muhalif gruplara silah yardımı yapma planlarını konu alan yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad iktidarda kalmak için ülkesini yerle bir etmeyi göze almış. Ordusunun bütün gücüyle muhaliflerin kontrolündeki şehirlere saldırıyor, sivillere bomba ve roket yağdırıyor. Fransa ve İngiltere'nin talepleri yönünde isyancılara silah yardımı yapılması, Rusya ve İran'dan yoğun silah yardımı alan rejime karşı savaşanları takviye edip bir nebze de olsa denge sağlayabilir. Ancak, bölünmüş durumdaki muhalefetin sonunda kazanacağını kimse garanti edemez. Hayali Arap Baharı'nın ilk barışçı gösterilerinin üzerinden iki yıl geçerken bütün bir halkı hedef alan katliamın ne zaman sona ereceği kestirilemiyor.”

Katolik âleminin yeni ruhani liderini bekleyen sorunları sıralayan Le Monde adlı Fransız gazetesi yorumunu şöyle sürdürüyor:

“Yolsuzluktan seks skandallarına kadar bir sürü belaya bulaşmış olan Katolik Kilisesi'nin 266. liderini son derece zor bir görev bekliyor. Kilise aynı zamanda Batılı toplumlarda giderek yayılan laiklik ve Latin Amerika'daki Protestan gruplarla da başa çıkmak zorunda. Vatikan'a, Arjantinli bir Kardinalin seçilmesi aynı zamanda, Katolik Kilisesi'nin demokratikleşmedeki rolünü de tartışmaya açtı. Madalyonun bir de öteki yüzü var: Jorge Mario Bergoglio, askeri dikta yıllarındaki sicili tartışmalı olan Arjantin Katolik Kilisesi'nin lideriydi.”

Amsterdam'da yayımlanan Handelsblad adlı Hollanda gazetesi, Macaristan'ı otoriter rejime sürükleyen anayasa değişikliğinin tepkisiz kalamayacağını yazıyor:

“Macaristan yönetiminin tutumu, Avrupa'ya yakışmayan diktatörce bir görünüm arz ediyor. Avrupa Birliği bu duruma sessiz kalmamalı. Lizbon antlaşması yeterli yetkiyi veriyor. Macaristan'ın sergilediği provokasyon, antlaşmanın kağıt üzerinde kalmaya mahkum olmadığını kanıtlamak için bir fırsattır. Siyasi müdahalelerin de sırası gelmiştir. Macaristan'daki milliyetçi muhafazakâr iktidar partisi sadece Avrupa'yı değil ama aynı zamanda Hıristiyan Demokratlığı da küçük düşürüyor. Başbakan Viktor Orban, Avrupa değerler ortaklığını terk etti. Bunun sonuçlarına katlanmalıdır.”

İspanyol El Periodico gazetesi kriz yüzünden borç taksitini ödeyemeyenlerin zorla evlerinden çıkarılmasının Avrupa Adalet Divanı tarafından veto edilmesini konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Yüksek mahkemeden böyle bir karar çıkmasını, zorla tahliyeye başkaldıranlara borçluyuz. İspanyol mahkemeleri çağın gerisinde kalmış yasaların ellerini kollarını bağlaması yüzünden tahliyeleri durduramıyordu. Bu durum İspanyol yargısında demokrasi açığı olduğunu gösterir. Adalet Divanı'nın tarihi kararı bu çelişkiyi ortadan kaldırdı. Kararın sadece İspanya'da değil, bütün Avrupa'da etkileri olacak. Çünkü artık bütün Avrupa Birliği ülkelerinin hâkimlerin zorla tahliyelerde uymaya mecbur edildiği bir kılavuz bulunuyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu