1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

15 Nisan 2013

Alman basınında, NSU davasını Türk basın mensuplarının da izleyebilmesine imkân tanıyan Federal Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin yorumlar ön plana çıkıyor.

https://p.dw.com/p/18FpS
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

“Nasyonal Sosyalist Yeraltı” (NSU) adlı aşırı sağcı örgütün hayatta kalan tek sanığı hakkında Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde başlayacak olan davayı Türk basın mensuplarının da izleyebilmesi için Sabah gazetesinin Alman Federal Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru geçen cuma akşamı olumlu neticelendi. Mahkeme, Türk basın mensuplarına kontenjan ayrılmasına hükmetti. Hafta sonunda yayımlanan Mitteldeutsche Zeitung’un Sibylle Quenett imzalı ve “ (Onur) Kurtarıldı” başlıklı yorumunda özetle şu görüşlere yer veriliyor:

“Karlsruhe hükmünü verdi. Münih’teki NSU davasını yabancı basın mensupları da mahkeme salonunda izleyebilecek. Federal Anayasa Mahkemesi çarşamba günü başlayacak davaya az bir süre kala Alman adaletinin, hatta tüm ülkenin onurunu kurtarmış oldu. Beate Zschäpe'nin hazır bulunacağı bu dava, Almanya’da 1970’li yılların ortalarındaki (sol terörist) RAF davalarından bu yana en önemli siyasî dava niteliğinde. Polis ve (Alman iç istihbarat kuruluşu olan) Anayasayı Koruma Teşkilatı aşırı sağcı örgütlerin takibatında başarısız kaldılar, hatta yıllarca bu eylemleri görmezden geldiler.   Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi de dava öncesinde bu konuda yetersiz kaldığını sergiledi. Davayı izlemeleri için Türk medya mensuplarından hiç birine salonda yer ayrılmadı. Bu da kurbanlara hakaret anlamına geldi. Son anda Federal Anayasa Mahkemesi nezdinde başarıyla sonuçlanan bir girişimde bulunan ‘Sabah' gazetesine sadece şükran borcumuz olabilir. Türk ya da Yunan medyası bu davayı yerinde izleyebilmelidir. Bu dava, Almanları ilgilendiren bir içişleri sorunu değildir.”

Lübecker Nachrichten adlı gazete de hafta sonundaki yorumunda, Federal Anayasa Mahkemesi’nin şimdi topu bir anlamda Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’ne attığına işaret ediyor ve şu soruları irdeliyor:

“Şimdi sorun, (Federal Anayasa Mahkemesi’nin kararından) nasıl sonuçlar çıkartılması gerektiğidir. Mahkeme salonunda yabancı basın mensuplarına üç ek yer ayrılması, bilgi alma ihtiyacını tamamen gidermiş olmayacaktır. Soruna bulunabilecek en zarif ve adil çözüm basın mensuplarına yer ayrılması prosedürünün ‘havuz-çözümü' yöntemiyle yeniden organize edilmesi olabilir. Böylece gazetecilerin sadece kendi yayın organlarını değil, tüm medya gruplarını bilgilendirmeleri, gelişmelerden haberdar etmeleri gündeme gelebilir. Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi gazeteci örgütleriyle birlikte bu konuda bir an önce görüş birliği sağlamalıdır.”

Ludwigshafen kentinde yayımlanan Rheinpfalz gazetesi ise farklı bir konuya değiniyor. Gazeteden seçtiğimiz yorum, Kuzey Kore’nin ABD’ne nükleer saldırı tehditlerini sürdürmesi ile ilgili:

“ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Çin’in, (müttefiki konumundaki) Kuzey Kore’ye daha fazla baskı yapmasını ümit etmekteydi. Çinliler ise ABD’ye Kuzey Kore ile doğrudan diyaloğa geçmesi çağrısında bulunuyorlardı. Her iki taraf da başarılı olamadı. Kerry, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve yeni yönetimden yetkililer ile buluşmasından sonra yaptığı resmî açıklamasında görüşmelerden son derece memnun kaldığını söylemekle yetindi. Ne var ki Kuzey Kore’nin son haftalarda sürekli tekrarladığı tehditlere ve şu sıralarda yeniden nükleer füze testi yapacağını açıklamasına karşı ortak bir görüş geliştirilemedi. Buradan çıkartılabilecek sonuç şu olabilir: Kore anlaşmazlığına ilişkin olarak Pekin ile Washington arasında gerçek bir görüş birliği sağlanmış değil.”

Başkent Berlin’de yayımlanan Berliner Zeitung'dan seçtiğimiz yorum da aynı konuda:

“Kuzey Kore’nin komşuları, silahsızlanma hedefleri gerçekleşmese de, yine de komşularla ilişkilerin normalleşmesinden yanalar. Nihayetinde bu anlaşmazlık onlara hem ekonomik, hem siyasî açıdan pahalıya mal oluyor. Öte yandan, anlaşmazlık devam ettiği müddetçe ABD ile Çin de bunun bedelini ödüyorlar. Ufak Kuzey Kore’nin dünyanın süper güçleri ile kedinin fare ile oynadığı gibi oynaması, -pek hoşlarına gitmese de -Washington ile Pekin’in nüfuz alanlarının sınırlı olduğunu da gözler önüne seriyor.” 

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay