1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

15.07.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay15 Temmuz 2004
https://p.dw.com/p/Abu2

Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın Avrupa Anayasası’nı halkın oyuna sunma kararı Avrupa basınının yorum köşelerinde değerlendirilen başlıca konular arasında. Irak savaşıyla ilgili olarak İngiltere Başbakanı Tony Blair’i temize çıkartan Butler raporu da Alman ve diğer Avrupa basında farklı açılardan değerlendirilen bir diğer yorum konusu.

Fransa Cumhurbaşkanının Avrupa Anayasası için halkoylamasında karar kılmasını Die Welt gazetesi şöyle yorumluyor:

”Karar, yerindedir. Çünkü Avrupa Anayasası, Fransa halkının siyasi gündemini doğrudan etkileyecek. Fransa böylece, anayasa konusunda halka söz hakkı tanıyan ülkeler arasına dahil oluyor. Almanya’daki bütün siyasi partiler ise oldukça ürkmüşe benziyorlar. AB, Almanya’da hala, halk kitlelerinin idrak edemeyeceği bir elitler projesi olarak algılanıyor. Bu nedenle de halkın karar mekanizmasına katılması istenmiyor. Oysa halkoylaması, hakimiyetin asıl sahibine anayasa projesini anlatıp Avrupalılık bilincini uyandıracak bir kampanya ortamı yaratılmasına yardımcı olabilirdi.”

Frankfurter Rundschau gazetesinin aynı konuyla ilgili yorumundaysa şu satırlar göze çarpıyor:

”Fransa’nın anayasal yapısı bakımından referandum kararı devrimci bir hamle sayılmaz. Ama, halka kemer sıktıracak reformlar yüzünden konumu zayıflayan Chirac yönetiminin böyle bir karar alması cesaret örneğidir. Jacques Chirac, seçmenin Avrupa Anayasası’ndan ziyade Raffarin hükümeti hakkındaki düşüncelerini oya dökeceği referandumla büyük riske girmiş oluyor.”

Financial Times Deutschland gazetesi ise Fransa Cumhurbaşkanı’nın referandum kararını Avrupa açısından değerlendiriyor:

”Chirac Avrupa birleşme sürecinin tehlikeye girmesini göze alıyor. İngiltere’deki halkoylamasında anayasanın reddedileceği zaten belliydi. Ama Fransızlar'ın anayasaya ‘hayır’ demesi vahim sonuçlar doğurabilir. Fransa Avrupa Anayasası’nı reddederse, İngiltere karşısında Fransız-Alman ağırlıklı çekirdek Avrupa yaratma opsiyonu da suya düşer.”

Fransa Cumhurbaşkanı’nın referandum kararını Almanya açısından yorumlayan Neue Osnabrücker Zeitung gazetesinde şu satırlar var:

”Karar Almanya’yı etkilemez. Alman Anayasası referandum mecburiyeti getirmiyor. Bunun antidemokratik olduğu söylenemez. Çünkü halkın hür oyuyla seçtiği milletvekili seçmen hesabına iradesini kullanıyor. Sorumluluğun bu şekilde kanalize edilmesi 50 yıldır temsili demokrasiyi başarıyla uygulayan Almanya’ya yakışıyor. Halkoylamasının avantajları inkar edilemez. Ancak hissi unsurların siyasi kararları etkileyebileceği bir konuda bu yola başvurulması sakıncalı olabilir.”

Irak savaşını konu alan araştırma raporunda temize çıkan İngiltere Başbakanı Tony Blair’in durumuyla ilgili olarak Maerkische Oder Zeitung gazetesinde şu yorum yayınlandı:

”Irak’ın kitle imha silahı stoklarıyla ilgili blöfü medeniyet adına kazanılmış bir zafere dönüştürmeyi ancak Tony Blair gibileri başarabilir. Blair, Saddamsız dünyanın daha güvenli bir dünya olduğunu söylemişti. Yayılma tehlikesi ortadan kalkmayan Irak’taki güvensizliğe bakıp da İngiltere Başbakanı’na hak vermek doğrusu hiç kolay değil. Gerçek olan dünyanın bir diktatörden kurulduğu ama Irak’ta terörün kol gezdiğidir. Ve de Irak’taki yönetim değişikliğine odaklanıp, kitle imha silahlarının yayılmasıyla mücadelenin unutturulmak istenmesidir.”

Darmstaedter Echo gazetesi yorumunda, "Butler raporunun Başbakan Blair’i temize çıkarması, savaşın düzmece gerekçelerle çıkarıldığı ve Irak’ın teröre teslim edildiği gerçeğini örtemez" cümlesine yer verilmiş. Diğer Avrupa gazetelerindeki yorumlarda da İngiltere Başbakanı’nın inandırıcılığı konu ediliyor. Viyana’da yayımlanan Der Standard adlı Avusturya gazetesinde olduğu gibi:

”Siyasi gözlere öylesine perde inmiş ki, Saddam rejiminin devrilmesinden sonra da yanlış olduğu kanıtlanmış birşeye, yani Irak’ın kitle imha silahları bulundurduğuna herkesin inanması istenebiliyor. Bush ve Blair, 'Ama Saddam kitle imha silahlarına pekala kavuşabilirdi' demekle devrik diktatörün bu silahlara hiçbir zaman sahip olmadığını itiraf etmiş oluyorlar. İngiltere ve ABD bu tutumlarıyla Kuzey Kore ve İran gibi nükleer güç olma yolunda ilerleyen ülkeleri önleme imkanlarını zayıflatmaktadırlar.”

İngiliz The Guardian gazetesi Butler raporunun Blair’in Başbakan değil, Devlet Başkanı gibi hareket ettiğini gözler önüne serdiğini yazıyor ve ekliyor:

”Böyle hükümet etmek hem sorumsuzluktur hem de tehlikeli. Blair, Avam Kamarası’nda pişmanlık göstermedi. Umalım ki, Butler raporundan gerekli dersi çıkarsın. Savaş nedenlerini sayarken halka bütün gerçeği anlatmadı. Başbakanın inandırıcılık krizi güncelliğini koruyor."