1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

15.09.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Tuba Tuncak15 Eylül 2004
https://p.dw.com/p/AbtM

Alman basınında bugün ağırlıklı olarak Türkiye’de zina ile ilgili düzenlemenin geri çekilmesi, Türkiye-AB, Türkiye-Amerika ilişkileri yer alıyor.

Almanya’nın Münih kentinde yayımlanan Süddeutsche Zeitung’da yer alan yorumda, Ankara hükümetinin zinaya ilişkin düzenlemeyi şimdilik rafa kaldırdığı, AB Komsiyonu‘nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günter Verheugen’in olayı, “tarihe geçecek bir şaka” olarak nitelendirdiği yazıyor. Yazıda, değinilen bir başka nokta ise yeni Türk Ceza Kanunu tasarısının, namus cinayetlerinin kaldırılması gibi olumlu yönlerinin de bulunduğu.

Hamburg’ta çıkan Financial Times Deutschland gazetesinden seçtiğimiz yorum da bu konuya ilişkin. Yorumda bu şu ifadeler yer alıyor:

“Tartışma konusu haline gelen yeni TCK tasarısının zina düzenlemesi, aslında Başbakan Erdoğan’ın muhafazakar kitleye verdiği söze, son anda yapılan düzeltmeler ise Başbakan‘ın pragmatizmine dayanıyor... Erdoğan, tüm gücüyle Türkiye’yi AB’ye hazırlamaya çalışsa da, zinanın suç kabul edilmesine yönelik girişim, ülkenin çağdaşlaşmasının zaman alacağının göstergesi. Ancak yasalar, Türkiye’nin AB‘ye üyeliğinin tamamen rafa kaldırılması için yeterli kriter değil. Türkiye’nin AB üyeliği taraftarları ve karşıtları, reform çabalarını bir bütün olarak değerlendirmek zorunda.”

Almanya’nın Düsseldorf kentinde yayımlanan Rheinische Post adlı gazetesinde yer alan yorumda "Türk Başbakan manevra yapmak zorunda kaldı” cümlesi ile başlıyor. Gazete, Erdoğan‘ın bu yenilgiyle karşı karşıya kalmamak için, zinayla ilgili düzenlemeyi rafa kaldırma kararı açıklandığı sırada Tacikistan’da olmayı seçtiğini öne sürüyor.

Alman basınında dikkat çeken başka bir konu yine Türkiye ve Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili. Alman günlük gazetesi Süddeutsche Zeitung'de “Verheugen evet derse, girer, hayır derse giremez,” başlığıyla çıkan analiz yer alıyor. AB Komisyonu‘nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Verheugen’in, Türkiye’ye geçtiğimiz hafta yaptığı ziyareti “Gerçeğe doğru seyahatim” olarak nitelendirdiğini yazıyor. Yazıya göre Verheugen, ekimde açıklanacak raporu bizzat kendisinin kaleme alacağını kaydediyor. Verheugen’in sivil toplum örgütleriyle yaptığı görüşmelere de değinliyor. İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Yavuz Önen’in, Türkiye’de hala sistematik işkencenin olduğuna ilişkin yaptığı açıklamasının ise Verheugen’i şoka uğrattı yazıyor.

Alman gazetesi Frankfurter Allgemeine, Avrupa Komisyonu’nun bu iddia üzerine, insan haklarının sistematik olarak ihlal edilip edilmediğini araştırmak için Türkiye’ye uzman gönderme kararı aldığı yazıyor.

Türkiye - ABD ilişkileriyle ilgili son durum, Düsseldorf’da yayımlanan Alman gazetesi Handelsblatt’ın yorumuna da konu olmuş. Gazete, Türkiye’nin, ABD'nin Kuzey Irak’taki operasyonlarına karşı sergilediği tepkisiyle, amacının sadece, bölgedeki Türkmen halkının zarar görmesini engellemek olmadığı yazıyor. Yoruma göre, Türkiye’nin asıl önemsediği nokta, kendi ülkesinde ve Kuzey Irak’ta yaşayan Kürt halkı. Yorumda, ”Bilindiği üzere, savaştan önce de Türkiye, bölgedeki çıkarlarını korumaya çalışmıştı. Hatta kendi topraklarında Amerikan askerinin konuşlanmasına izin vermeyerek, Bağdat’ın düşmesini geciktirmişti. Gül’ün Birleşik Amerika’ya yönelik tehdidi de genelde kaba bir nitelik gösteren Türk dış politikasının bir parçası” deniyor.

Türkiye - ABD ilişkisiyle ilgili son yorumu da Almanya’nın Lüneburg kentinde yayımlanan Landeszeitung’tan aktarıyoruz:

"Avrupa Birliği, yıl sonunda Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlanıp başlanmayacağına karar verecek... Zinayı suç olarak öngören TCK tasarısı şimdilik dondurularak, Avrupa Birliği’ne giden yolu kapatan son engel de ortadan kaldırılmış oldu. Avrupa’ya açık, aynı zamanda İslami Ankara hükümeti, Kuzey Irak’taki sivil halka yönelik saldırıların durdurulmasına ilişkin Washington’dan talepte bulundu. Bu, Ankara’nın AB’nin en eski üyelerinde eksik olan bir özgüvene sahip olduğunu da gösteriyor. Avrupa’nın Türkiye’den öğreneceği daha çok şey var.”

Basın özetlerimizde yer alan bir başka konu da Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in Çeçenistan ile ilgili sözleri. Fischer, Çeçenistan’ın Rusya’dan ayrılmasına karşı çıkıyor ve bunun, Rusya Federasyonu’na bağlı diğer cumhuriyetlerin ayrılmasına yol açacağını savunarak ”Bu bölgenin ve dünyanın güvenliği açısından iyi olmaz ”diyor. Fischer, Çeçenistan’ın 90’lı yıllarda aldığı özerklliğini korkunç sonuçları olduğunu ve İslamcı teröristlerin yuvası haline geldiğini vurguluyor. Fischer’in sözlerini değerlendiren Märkische Allgemeine gazetesinin yorumu şöyle:

”...Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’in de söylediği gibi, dünyada hiçbir şey çocukların, bebeklerin, anne ve babalarının rehin alınmasını açıklamaya yetmez.... Putin ve daha önce Yeltsin, Çeçenistan’da acımasız bir savaş başlatarak politik bir hata yaptılar. Ancak bu , ne olursa olsun, Beslan’daki olayı haklı çıkarmaz.”