1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

15.12.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar15 Aralık 2004
https://p.dw.com/p/AbsJ

Almanya basınında bugün ön plana çıkan konu yine Türkiye. Frankfurter Allgemeine Zeitung, Almanya eski başbakanlarından Helmut Kohl ve eski AB komiserlerinden Bolkestein’ın Türkiye ile ilgili görüşlerini okuyucusuna birinci sayfadan iletiyor. “Kohl’den açıklama: Türkiye ile görüşmeler adil ve samimi değil“ başlığıyla verdiği haber, “Türkiye ile müzakerelerde uyarılar“ alt başlığıyla devam ediyor. Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye raporuyla ilgili oylamanın bugün yapılacağına dikkat çeken gazete AB komiserlerinden Bolkestein’ın, Türkiye’nin AB’ye fazla büyük geleceği yönündeki açıklamasını ön plana çıkarıyor. Haber şöyle devam ediyor:

“Eski başbakanlardan Helmut Kohl, Türkiye’nin üyelik sürecinde Kopenhag Kriterleri’ni yerine getirememesini ve AB’ye tam üye olmamasını beklediğini söyledi. Franfurter Allgemeine Zeitung gazetesine verdiği özel demeçte Kohl, Türkiye’nin üyelik kiriterlerinin ciddi, kontrol edilebilir ve sonucu açık bir biçimde sürdürülmesi gerektiğini belirterek, şimdi Türkiye’nin tam üyeliğini isteyenlerin 10 – 15 yıl sonra görev başında olmayacaklarına işaret ediyor. Kohl, vaatlerini tutamayacaklarını bildikleri halde ve halklarının da karşı çıkmasına rağmen, Türkiye’ye tam üyelik vaat edenlerin, 10 - 15 yıl sonra görevde olmayacaklarını ve sorumluluğu başkalarına atacaklarını söylüyor ve bunun Türkiye’ye karşı adil ve samimi olmama anlamına geldiğini belirtiyor. Bunun Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ve diğer politikacılar için de geçerli olduğuna değinen Kohl, Başbakan Schröder’in de sadece seçimleri kazanmak ve Türkler’den oy toplamak için bu yola başvurduğunu söylüyor. Eski AB komiserlerinden Frits Bolkestein ise Türkiye’nin AB üyeliğinin hata olacağını vurgulayarak, ‘Türkiye’nin üyeliği demokratik bir sisteme entegre olması açısından iyi olur. Ancak bu durumda Avrupa kimliğini yitirir. Ayrıca böyle bir durumda ortak dış politikalar geliştirmeyi de unutmamız gerekir. Çünkü Türkiye çok büyük, çok yoksul ve çok farklı bir ülkedir’ diyor.”

Türkiye’nin AB üyeliği konusunda Avrupa muhafazakar Halk Partisi içinde de görüş ayrılıklarının belirdiğine Süddeutsche Zeitung ve Frankfurden Allgemeine Zeitung gazeteleri dikkat çekiyor. “Türkiye konusu Avrupa Halk Partisi’ni bölüyor“ başlığı ile verilen haberde, bir grubun müzakerelerin başlatılmasına tamamen karşı olduğu, diğerinin tam üyelik hedefi ile müzakereler yürütülmesinden yana olduğu, üçüncü bir grubun ise Türkiye’ye ’ayrıcalıklı ortaklık’ önerisi sunulmasını savunduğu belirtiliyor. Ayrıca, muhafazakar üyelerin sadece müzekerelerin ucunun açık olması konusunda görüş birliği içinde oldukları, zira Türkiye’nin AB için devre dışı bırakılamayacak kadar önemli bir ülke olduğu da yer alıyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesindeki diğer bir haberde, Alman Hristiyan Demokrat Birlik Partisi içinde örgütlü Türk kökenli politikacıların, yönetimin tersine, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini savunduğu bildiriliyor. Süddeutsche Zeitung gazetesinin, “Schüssel Türkiye konusunda Schröder’e karşı çıkıyor“ başlıklı haberinde ise şu satırlar yer alıyor:

“Türkiye’nin tam üyeliğine çekimser tavır alan politikacıların öncüsü konumundaki Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel, Türkiye ile müzakerelere tam üyelik hedefi ile başlanması gerektiği yönünde Almanya Başbakanı Schröder’in görüşüne karşı çıkıyor ve ucu açık müzakereleri savunuyor. Bu arada Alman ana muhalefet Hristiyan Birlik partileri içinde de Türkiye konusunda farklı görüşler filiz vermeye başlıyor. Hristiyan Birlik partilerinin Almanya’da iktidara gelmeleri durumunda, Türkiye konusunda nasıl bir tavır alacakları konusunda bu partilerin Avrupa politkacısı Mathias Wissman, üyelik sürecinde Türkiye’nin tam üyeliği sözkonusu olursa, kendilerinin bu seçeneği dışlayamayacaklarını belirtiyor. Wissman, Berliner Zeitung gazetesine verdiği demeçte, zirveden çıkacak kararı, Hristiyan Demokratlar’ın gelecekteki siyasi tavırlarına entegre etmek durumunda olduklarını vurguluyor. Bu açıklamaya karşın Bavyera’da örgütlü Hristiyan Sosyal Birlik partisi Başkanı Stoiber birkaç gün önce, Türkiye’nin tam üyeliğine ellerinden gelen her imkanla karşı koyacaklarını açıklamıştı.“

Basın özetlerinin son yorumu da Hamburger Morgenpost gazetesinden. Yazı, Alman ana muhalefeti Hristiyan Birlik partilerinin Türkiye tutumunu eleştiriyor:

“Darbe almış bir Alman partisi, gelecek seçimler için kendine konu arıyor. Bu, anlaşılır birşey. Anlaşılır olmayan, partinin bunu üçüncü çevrelerin sırtından yapmak istemesidir. Hristiyan Birlik’in şu an yaptığı budur. Elbette, Türkiye’nin AB’ye uyumlu olup olmadğı ve Almanya’da daha fazla uyumun gerekli olup olmadığı tartışılabilir. Yalnızca bu tartışmanın ne zaman ve herşeyden önce nasıl bir biçimde olacağı, bir siyasal partinin iç durumundan bağımlı olmamalıdır. Zira sonuçta kaybedilecek çok şey olabilir.“