1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.03.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Murad Bayraktar16 Mart 2004
https://p.dw.com/p/AbvM

İspanya’nın başkenti Madrid’deki saldırılar ve pazar günü yapılan parlamento seçimleri Alman basınında bugün de geniş yankı buluyor. Haber ve yorumların çoğu olayın perde arkası ile ilgili spekülasyonlara değinirken, gazeteler Avrupa çapında uluslararası teröre karşı alınan ve alınacak önlemlere de değiniyor. Düsseldorf’da yayınlanan ekonomi ağırlıklı Handelsblatt zetesinde konuyla ilgili şu satırlara yer verilmiş:

”İspanya’daki siyasi değişikliğe İslamci terörün yol açtığını düşünenler tamamen yanılıyor. Aslında bu tür olaylar iktidarların işine yarar. Madrid’te seçim sandığından muhalefetin çıkmasının tek nedeni hala başbakan olan Jose Maria Aznar’dır. Aznar ve hükümeti halkın buna karşı geldiğini bile bile Irak savaşına girdi. Sonra da Madrid saldırılarının sorumluları konusunda halk yanıltıldı. Aznar’ın muhafazakar Halk Partisi olaydan siyasi kazanç elde etmeye çalıştı. İşte İspanyol seçmen hükümetle olan hesabını böyle görmüş oldu.”

Benzer bir yorum da Die Welt gazetesinde yer alıyor:

"Jose Maria Aznar, bir lider olarak başarılı olamadı, çünkü seçim sonuçlarını insanların haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkının üstünde tuttu. Aznar’ın, İngiltere Başbakanı Tony Blair’den farkı da bu. Tony Blair maruz kaldığı en ağır eleştirilere rağmen dış politikasını her zaman savunmasını ve insanlara anlatmasını becerdi.”

İspanya’da pazar günü yapılan parlamento seçimlerinden zaferle çıkan Sosyalist İşçi Partisi’nin lideri José Luis Rodríguez Zapatero’nun özellikle Irak ve Avrupa Birliği politikalarında değişikliğe gideceğini, gerekirse İspanyol askerlerini Irak’tan geri çekeceği açıklaması Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinin yorumuna konu olmuş:

"Avrupa’da temayüllere göre ülkelerin dış politikaları hükümet değişkliği olsa dahi şimdiye kadar hep istikrar göstermiştir. Dolayısıyla İspanya ve Avrupa Birliği şimdi Irak’ın sorumsuzca bombalanmasından sonra Avrupa’da oluşan tahribatın onarılması konusunda işbirliği yapmalıdır. Ne kadar acı olursa olsun, Irak Savaşı İslamcı terörün kendini haklı çıkarabilmesi ve meşruiyet kazanabilmesi için bir gerekçe olarak gösteriliyor. Madrid’teki saldırıları düzenleyenler, İspanya’yı Irak’tan çıkarmayı başardıklarını düşünecek olursa, o zaman terörü yaymaya çalışacakları Avrupa’nın vay haline.”

Bonn’da yayınlanan General Anzeiger saldırıların Avrupa’ya etkisini ele alıyor. Gazete, "Avrupa Birliği teröre yenik düşmek istemiyorsa, derhal önlemini almalıdır" diyor ve şöyle devam ediyor:

”Madrid katliamı, Avrupa’da güvenlik konusunu halkın bilincinde kilit konuma getirdi. Avrupa Birliği’nin genişleme süreci radikal İslamcı teröre kapıların açılması ile eş anlama mı geliyor? Bu soru seçmenin gündeminde en üst sıraya oturacaktır. Avrupa Birliği tarihinin en önemli sınavlarından birinin eşiğine gelmiş durumda. Avrupa Birliği içişleri bakanlarının toplantısında, birliğin dış sınırlarındaki güvenliğin arttırılması kaçınılmaz bir karar olmalı.”

Münih’te yayınlanan Süddeutsche Zeitung‘da Dieter Oberndörfer imzasıyla yayınlanan bir değerlendirmenin konusu Kıbrıs. Oberndörfer yazısında, Kıbrıs’ın zorla birleştirilmesinin bir çözüm olmadığını söylüyor. Annan planında öngörülen kanton sisteminin merkezi hükümetin yönetim şansını çıkmaza sokabileceğini savunan yazar şöyle devam ediyor:

”Birleşme, özellikle ekonomik açıdan Kıbrıs’ın Rum kesiminin aleyhine olacaktır. İki Almanya’nın birleşmesinde olduğu gibi ağır ekonomik yükler Rum tarafının sırtına binecektir. Yaklaşık 30 milyar dolarlık bir yük bu. Kaldı ki evinden barkından edilenlere de ortak bütçeden tazminat ödenmesi gerekecek. Bütün bunlara bakıldığında Rumlar bu planı kabul etmemeli. Böyle bir durumda Avrupa Birliği şimdiye kadar sürdürdüğü utanç verici tarafsızlığını bir kenara bırakmak zorunda kalacak ve Kıbrıs sorununa adil ve barışçıl bir çözüm bulunabilmesi için gelişmelere doğrudan müdahele edecektir. Kıbrıs sömürgecilik döneminden kalan yüklerin Avrupa Birliği tarafından ortadan kaldırılması konusunda ısrarcı olmalıdır.

Prof. Dr. Dieter Oberndörfer Süddeutsche Zeitung‘da "Zoraki evlilik Kıbrıs için çözüm değildir" başlığıyla yayınlanan yorumunda devamla şu görüşlere dile getiriyor:

"Türkiye ve Yunanistan anlaşmazlığın bizzat içinde olan taraflar olarak askerlerini Ada‘dan çekmelidir. Bu durumda İngiltere ile askeri bir anlaşma imzalanabilir ve İngiliz askerleri böylece adada kalabilir. Ada‘nın bir tarafından öbür tarafa geçişler, Annan Planı‘nda öngörülenin aksine sınırlandırılmamalı. Her iki tarafın siyasi katılımı gerçekten işleyen bir federal yapı sayesinde güvence altına alınmalıdır. Avrupa Birliği yolunda yürüyen Türkiye için bu tarihi mirasından feragat etmesi gerektiği anlamına geliyor. Aksi takdirde Rum tarafı aklını başına toplamalı. Çünkü Ada‘nın ikiye ayrılması ve Rum tarafının Türk tarafından bağımsız bir şekilde Avrupa Birliği üyesi olması, zorla yapılacak bir evlilikten daha hayırlı olacaktır.”