1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.04.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Tuba Tuncak16 Nisan 2004
https://p.dw.com/p/Abv1

Alman ve Avrupa basınında bugün, Ortadoğu ve Irak’taki gelişmelerle El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in yaptığı şartlı ateşkes teklifi öne çıkıyor.

Financial Times Deutschland gazetesi, ABD Başkanı Bush’un İsrail’in yeni yerleşim birimleri planına verdiği desteği, şu şekilde yorumluyor:

”Filistin yönetimi, Bush ile Şaron arasındaki anlaşmanın detaylarını, medyadan öğrendi. Ortadoğu müzakereleri, Filistin tarafının fiilen hiçbir rol oynamadığı bir düzeye geldi. Şaron harekete geçmişken Filistinliler açıklamalar ve kampanyalarla zaman kaybediyor. Kimse söylemeye cesaret edemese de yol haritası tarihe karıştı.”

Süddeutsche Zeitung adlı gazetede ise Şaron’un, Bush tarafından Beyaz Saray’da her zaman memnuniyetle misafir edildiği yazıyor. Yorumda, ”Ancak Bush’un, ülkesinin Ortadoğu politikasının temellerini bu denli sarsabileceği, Şaron’un bile aklına gelmezdi” deniyor.

Berliner Zeitung ise Ortadoğu konusunda Bush’un yangına körükle gittiği değerlendirmesini yapıyor. Frankfurter Rundschau’nun aynı konudaki yorumu ise şöyle:

”Bush, Ortadoğu konusunda arabulucu rolünü tüketti. Batı, arkasından kaderlerini belirileyecek kararlar aldığı Filistinliler'i, demokrasinin önemi konusunda nasıl ikna edebilir ki? Araplar'ın bakış açısıyla ABD’nin çifte standart uyguladığı önyargısı teyit edildi.”

Neue Osnabrücker Zeitung, Bush’un Şaron’a verdiği desteği, gerek yol açacağı sonuçlar, gerekse biçimi bakımından ”talihsiz” olarak niteliyor. Gazetede, Bush’un tavrı, başkanlık seçimlerinde Yahudi seçmenlerin oylarını almak istemesi ile gerekçelendiriliyor.

ABD Dışişleri Bakanı Powell, önceki gün yayınlanan ses kaydının El Kaide lideri Usame Bin Ladin’e ait olduğunu teyit etti. Frankfurter Allgemeine Zeitung adlı gazete, kayıtta Avrupalılar'dan askerlerini Irak ve Afganistan’dan çekmeleri karşılığı yapılan ateşkes teklifinin ”ilkel bir şantaj metodu” olduğunu belirtiyor. Yorum şöyle sürüyor:

”Adi suçlarda olduğu gibi politik suçlarda da şantaja bir kez göz yumuldu mu arkası da gelir. Hiçbir Avrupa ülkesi bu savaşın dışında kaldığını düşünmemeli. AB, El Kaide’nin kesin biçimde hedefi olduğu bir dönemde, birlik ve beraberlik sınavından geçiyor.”

Die Welt gazetesi ise yorumunda ”Şeytanla pazarlığa oturulur mu?” diye soruyor. Yorum şöyle sürüyor:

"Bu savaşta söz konusu olan, farklı ideolojilerin barışması değil. Bin Ladin ve yanlıları ateşkes önerirken sadece yeniden gruplaşmak ve daha büyük darbeler vurmak için zaman kazanmayı amaçlıyor. İslamcı Taliban gibi El Kaide de iflah olmaz. El Kaide ile sonuna kadar savaşmak ve nefretini beraberinde gömmek zorundayız.”

Fransız gazetesi Figaro'da, ”Bin Ladin’in bir yandan İslam'a karşı savaşmaktan vazgeçen ülkeleri rahat bırakmayı vadediyor, diğer yandan ABD’yi destekleyen ülkelerin vatandaşlarını rehin almakla tehdit ediyor” deniyor. Yorumda, El Kaide liderinin stratejik bir oyun oynayarak düşmanı bölmek istediği öne sürülüyor. Rus gazetesi Kommersant’ın yorumu ise şöyle:

"Bin Ladin pazarlık önermiyor, emrediyor. Bu tür bir ültimatoma sadece karşı bir ültimatomla yanıt verilebilir. Hükümetlerin başka her türlü tepkisi vatandaşlarına karşı sorumsuzluk olur.”

İtalyan gazetesi Corriere della Sera ise ABD’nin Irak politikasını yorumluyor. Gazete, Beyaz Saray için sadece Bush’un yeniden Başkan seçilmesinin önemli olduğunu vurguluyor. Bu nedenle Bush’un, tırmanan şiddete rağmen egemenliğin 30 Haziran’da Iraklılar'a devri konusunda ısrarcı olduğu belirtiliyor.

Irak’taki rehin alma olayları da Alman basınında geniş biçimde yankı buluyor. Mannheimer Morgen, Irak’ta yabancıları rehin alan grupların taleplerinin birbirinden farklı olduğuna dikkat çekiyor. Ancak gazete, Irak’ta şiddetin tırmanmasını direnişçilerin değil, işgal güçlerinin stratejiden yoksun olmasına bağlıyor.

Hannoversche Allgemeine Zeitung ise terörle mücadele sırasında unutulmaması gereken değerlere dikkat çekiyor. Yorum şöyle:

”Terör ağı, ülkelerin sınırlarını aşan bir duruma geldi. İslamcılar, soğukkanlı katiller ve profesyonel propagandacılar olduklarını kanıtladılar... Batı ise şu günlerde polisiye ve askeri operasyonlarla İslamcı terörle mücadeleye yoğunlaşmış durumda. Ama tehlike, uzun dönemde silahla savuşturulamaz. Batı, demokrasi, insan haklarının korunması gibi kendi değerlerini hatırlamalı ve inandırıcı biçimde hayata geçirmeli.”