1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.06.2009 - Alman basınından özetler

16 Haziran 2009

Bugünkü Alman gazetelerinde İran’daki seçimlerin ardından patlak veren olaylar ve Yemen’de kaçırılan yabancılarla ilgili yorumlar ön planda.

https://p.dw.com/p/IAV4
Fotoğraf: dpa

Berlin'de yayımlanan Tageszeitung, İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in gücüne işaret ediyor:

“Aslında herkes yaşanan seçim rezaletinin sorumlusunun Hamaney olduğunu biliyor. O işin içinde olmasaydı, seçimlere usulsüzlük kesinlikle karışmayacaktı. Onun tarafından atanan Anayasayı Koruyucular Konseyi üyelerinin büyük bir kısmının, ona bağlı olduğu biliniyor. Konsey, incelemesinde seçimlerde hile yapıldığı sonucuna varırsa, Hamaney tamamen gözden düşecektir. İran'daki huzursuzlukların devam edip etmemesi ya da daha da yayılıp yayılmamasında ise Musevi ya da selefleri Hatemi ve Rafsancani'nin rolü hiç de az değil. Nitekim ülke yönetiminin iki önemli gücü Ayetullah Hamaney ve ordu tarafından daha önce olduğu gibi yine sindirilmeleri durumundaya Musevi'ye oy verenler trajik bir şekilde hayal kırıklığına uğrayabilirler.”

Almanya'nın ulusal gazetelerinden Die Welt de muhafazakârların gücünü kaybetmek istemediğini dile getiriyor:

“Her şeyden önce İran'daki rejim, seçimlere hile karıştırıldığı iddiaları üzerine yapılan barışçıl protesto gösterilerine acımasız bir şiddetle karşılık veriyor. Devrim lideri Hamaney de koparılan gürültü üzerine yönetimin üzerindeki baskıyı azaltmak için seçim sonuçlarının gözden geçirilmesi kararını vermek zorunda kaldı. Ancak bu adım, protestoları dindirmeye yetmedi. Yüz binlerce kişi, dün öğleden sonra Mir Hüseyin Musevi için Tahran'a gelerek seçimlerin yinelenmesini istedi. Diğer yandan Hamaney ve Ahmedinejad ise devam eden nükleer krizde sert tutumlarını sürdürmek için riske girmek istemiyor. Görünüşteki meşruiyetlerini kaybetmemek için de manipülasyon ve şiddete başvurarak, yarışın ikinci tura kalıp, Ahmedinejad ve Musevi arasında yeni bir seçim yapılmasını engellemeye çalıştılar. Oysa şu anda yaşananlar, rejim için, Musevi'nin olası bir zaferinden çok daha tehlikeli sonuçlar doğurabilir.”

Yemen'in kuzeyindeki Saada bölgesinde geçen hafta yedi Alman, bir İngiliz ve bir Güney Koreli olmak üzere toplam dokuz kişi kaçırılmıştı. Yemen güvenlik yetkilileri, dün ikisi Alman üç kadının cesedini buldu. Aralarında üç çocuğun da bulunduğu kaçırılan diğer yabancıların akıbeti ise hâlâ bilinmiyor. Alman basını Yemen'deki bu olaya geniş yer veriyor. Stuttgarter Nachrichten gazetesinde yer alan değerlendirme şöyle:

“Yemen'deki kaçırma olayında bu kez para hiç gündeme gelmedi. Direnişçiler, belki de hem iktidar sahiplerine, hem de tüm dünyaya, bölgenin önemli ülkelerinden Yemen'in güçsüzlüğünü göstermek istiyordur. Ancak her ne gerekçeyle olursa olsun, bu ülkeye gitmek etmek isteyen turistler ve yardım örgütleri, olası tehlikelere karşı uyarılmıyor. Yemen'de bulunan her yabancı tehdit altında. Peki yardım örgütleri, gelecekte de çalışanlarını bu tür tehlikelere maruz bırakmaya devam edecek mi? Zira Yemen'de sadece bölgesel sorunlardan kaynaklanan çatışmalar yaşanmıyor, terör örgütü El Kaide de orada iyi organize olmuş durumda. Nitekim cesetlerin bulunduğu yer, teröristlerin saklandığı bölgenin çok da uzağında değil.”

Schwäbische Zeitung'da da Yemen'deki olaya ilişkin bir yorum göze çarpıyor. Gazete, ülkede El Kaide'nin güçlendiğine işaret ediyor:

“Yemen hükümeti, bu vahşi cinayetlerden hemen Şii isyancıları sorumlu tuttu. Ancak Sanaa'daki merkezi Yemen hükümetine karşı yıllardır mücadele eden Şii isyancılar, şimdiye dek hiç yabancı kaçırmadı. Terör uzmanlarına göre, hükümet tarafından dile getirilen iddia kulağa inandırıcı gelmiyor. Bölgedeki yabancı muhabirlere göre, terör örgütü El Kaide, orta ve güney Yemen'in yanı sıra artık kuzeyde de varlık gösteriyor ve bu, Yemen hükümeti için büyük bir tehlike. Bu nedenle de cinayetleri Şii isyancıların üzerine atmış olabilirler.”

Derleyen: Hülya Köylü

Editör: Murat Çelikkafa