Alman basınından özetler

Halle kentinde yayımlanan Mitteldeutsche Zeitung, Neonazi cinayetlerini soruşturma sürecinde eleştirilerin hedefi haline gelen Anayasayı Koruma Teşkilatı ile ilgili tartışmaları irdelediği yorumda şu ifadelere yer veriyor:

“Anayasa düşmanı ve terörist örgütlerin takibinde gizli servis yöntemlerine başvurulması, ne yazık ki demokrasilerin vazgeçemeyeceği bir unsurdur. Bu savunma sisteminin daha etkin bir şekilde organize edilmesi gerektiği ise meselenin bir başka boyutu. Buradaki asıl sorun, eyalet teşkilatlarının devre dışı bırakılarak gizli servis faaliyetlerinin merkezîleştirilmesinin doğru olup olmadığı. Bu durumda birbirleriyle işbirliği yapma zorunluluğu doğan resmî mercilerin sayısında da artış olacaktır. Ancak hâlihazırda böyle bir işbirliği arzusu ve ruhunun var olduğu söylenemez. Daha da vahim olan nokta ise yapılan takibatların titizlikten uzak olması ve toplanan verilerden gerekli sonuçların çıkarılamamasıdır.”

Almanya’nın Kuzey Ren Vestfalya Eyalet Yönetimi, tartışmalı bir karara imza atarak özel İsviçre bankası Coutts’ta hesabı olan Alman müşterilerin verilerini içeren bir CD’yi 3,5 milyon euroya satın aldı. Eyalet Yönetimi, böylece İsviçre’ye kara para transferi yapan Almanları tespit etmeyi ve vergi kaçakçılığından kaynaklanan gelir kaybını telafi etmeyi amaçlıyor. Bu adım, gerek Almanya gerekse İsviçre’de hararetli tartışmaları da beraberinde getirdi. Güney Almanya’da yayımlanan Schwäbische Zeitung’un konuyla ilgili yorumuyla devam ediyoruz basın turumuza:

“Alman makamlarının, kanun dışı yollardan veri elde etmeye çalışması elbette hayli netâmeli bir konu. Zira bu, tıpkı bazı İsviçrelilerin yaptığı gibi, kara para aklayarak köşeyi dönmeyi ‘dünyanın en olağan şeyi’ olarak görme garâbetiyle eşdeğer bir tutum. Ancak böyle tartışmalı bir yöntemle gelir etmenin ne kadar doğru olduğu yönünde İsviçre’de hiç olmadığı kadar haraketli bir tartışma yürütülüyor. Eğer İsviçreliler ‘vergi cenneti’ olarak anılmaktan rahatsızlık duymaya başladıysa son CD satışının tetiklediği tartışmalar boşa gitmemiş demektir.”

Son olarak futbol dünyasıyla ilgili bir yorum aktarıyoruz. Bugünlerde yine sık sık rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelen Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği FIFA Başkanı Sepp Blatter ile Alman futbolunun yöneticileri arasında ipler hafta sonu iyiden iyiye gerildi. Önce Alman Profesyonel Kulüpler Birliği DFL Başkanı Reinhard Rauball, rüşvet ve yolsuzluk iddiaları nedeniyle FIFA Başkanı Blatter’in derhal istifa etmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine karşı atağa geçen Blatter, Almanya’nın 2006 Dünya Futbol Şampiyonası’nın ev sahipliğini satın aldığını imâ etti. Düsseldorf merkezli Rheinische Post'un konuyla ilgili yorumunda özetle şu satırları okuyoruz:

“Sepp Blatter, bugüne kadar pek çok istifa talebine ustaca karşı koymayı başardı. Ancak bu kez işin içinden kolayca sıyrılması zor görünüyor. Zira rüşvet skandalına karıştığına dair şüpheler oldukça kuvvetli. Nitekim son iddialar karşısında sergilediği hırçın tavır, Blatter'in ne kadar zor durumda olduğunun bir göstergesi. Oysa FIFA Başkanı, benzer iddiaları daha önce son derece serinkanlı ve mâhir bir şekilde geri çeviriyordu. Şimdiyse iyiden iyiye köşeye sıkışmışa benziyor. Kendini bir ülkenin devlet başkanı kadar önemli gören Sepp Blatter, önce 2014 Dünya Şampiyonası’nın ev sahipliğini yapacak Brezilyalı yetkilileri ortada bıraktı, ardından da üye sayısı bakımından dünyanın en büyük futbol federasyonu olan Alman Futbol Federasyonu’na saldırdı. FIFA Başkanlığı koltuğunda oturmasına yıllarca destek veren Blatter’in kadim dostları artık Alman futbolunda söz sahibi değil. Yeni yönetim kademesi Sepp Blatter’e cephe alınca, İsviçreli futbol adamı 2006 Dünya Kupası’nın ev sahipliğine atıfta bulunarak, Almanya'yı rüşvetçilikle suçladı. Burada son derece ucuz ve tutarsız ithamın yanı sıra koltuğunu korumak adına çaresiz bir çırpınış söz konusu. Lakin bu, beyhude bir çırpınış.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Murat Çelikkafa

Editör: Başak Özay