1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

15 Temmuz 2013

Alman basınından Mısır’daki gelişmeler ve ABD Ulusal Güvenlik Kurumu'nun AB ülkeleri ve Almanya’daki dijital casusluk faaliyetlerine ilişkin değerlendirmeleri seçtik.

https://p.dw.com/p/1985y
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Münih'te yayımlanan Münchner Merkur adlı gazete, Mısır'daki son gelişmeleri yorum sütunlarına taşımış:

“Almanya Başbakanı, ABD ile ağız birliği etmişcesine Mısır'ın gözaltında tutulan devrik Cumhurbaşkanı'nın serbest bırakılması uyarısında bulunması, İslamcı Mursi'nin ülkesini kanlı bir patlama noktasına getirmesinden dolayı ilk bakışta tuhaf gelebilir. Nihayetinde askerlerin müdahalesi ile dinci fanatiklerin ülkede bir dikta rejimi kurmasının önüne geçildiğine dair işaretler var. Ancak bu durum Mursi'nin demokratik yoldan iktidara geldiği ve milyonlarca Mısırlının arzularını temsil ettiği gerçeğini de değiştirmiyor. Bundan dolayı Avrupalı ve Amerikalıların Mısırlı iktidar sahiplerini ulusal barışı sağlamaya teşvik etmeleri daha hayırlı olur.”

ABD Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA) Almanya ve diğer AB ülkelerinde milyonlarca telefon görüşmesi ve internet yazışmalarını izlediği ortaya çıkmış, Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, konuyu açıklığa kavuşturmak üzere ABD'ye giderek, dinleme faaliyetlerine ilişkin görüşmelerde bulunmuştu. Bakan Friedrich, ABD dönüşünde, “ABD'nin izleme faaliyetlerinin tamamen terörizm, kitle imha silahların yayılması ve organize suçlarla mücadeleye odaklandığını” ifade etti. Ancak Bakan'ın açıklaması Alman muhalefet partilerini ikna etmedi. Mannheimer Morgen adlı gazete yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Özgürlükler mi yoksa güvenlik mi? Eskiye dayanan bir anlaşmazlık bu. İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, müttefik ülke ABD'nin dijital casusluk faaliyetlerinin Almanya'daki terör tehlikesinin bertaraf edilmesi açısından çok önemli olduğunu, bu sayede dünya çapında 45 terör saldırısının önlendiğini, bunlardan beşinin de Almanya'daki terör faaliyetleri olduğunu belirtti. Ancak Alman hükümeti bu tür gerekçelerle işin kolayına kaçıyor. Bir ülkenin halkının (teröre karşı) korunması, temel hakların başka bir güç tarafından sistematik bir biçimde ayaklar altına alınmasının gerekçesini oluşturamaz. Soğuk Savaş çoktan bitmiştir. Almanya ise ABD'nin istediği gibi casusluk faaliyetinde bulunabileceği, hükümetinin ise hiçbir şeyden habersizmiş gibi ya da hiçbir şey bilmez gibi tavır alabileceği ve istihbarat servislerini bilinçli olarak karanlıkta bıraktığı işgal altındaki bir ülke değildir.”

Flensburger Tageblatt adlı gazetenin aynı konudaki yorumunda da şu satırları okuyoruz:

“Eğer Alman dış istihbarat teşkilatı BND, gerçekten yıllardan bu yana Alman vatandaşları ve politikacılarının kitlesel biçimde dinlendiğini biliyor idiyse, o zaman İçişleri Bakanı Friedrich'in, başlarda iddia ettiği gibi, hükümetin bu dijital casusluk olayını gazetelerden öğrendiği gerekçesini artık öne sürmesi mümkün değildir. Ya da federal hükümet ile Parlamento Denetim Kurulu, Alman dış istihbarat teşkilatı BND'yi kontrol altında tutamıyor, ki bu da daha kötü bir durum anlamına gelir. Merkel ile Friedrich'e karşı sürek avı başlamıştır. Ancak içine girilen seçim dönemi, gerçeğin ortaya çıkartılması açısından talihsiz bir zamanlama oldu. Ama muhalefet bu duruma aldırış etmiyor. Onlar şimdi ellerine geçirdikleri bu konuyla hükümeti savunma pozisyonuna itmiş bulunuyor.”

Neue Osnabrücker Zeitung'un yorumuna geçiyoruz:

“Anlaşılan o ki Alman dış istihbarat teşkilatı BND, ABD Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA) Alman toprakları üzerindeki dijital casusluk faaliyetlerinden haberdar olmakla kalmamış, bu verilerden kendisi de yararlanmıştır. Hedefin, dış ülkelerde Almanların kaçırılma olaylarının aydınlığa kavuşturulması olduğu söyleniyor. Bu da federal hükümetin tüm olan bitenden habersiz olamayacağını ortaya koyuyor. Zira kaçırılma gibi olaylarda kriz masanın yönetimi hep hükümetlerde olur. Muhalefetin şimdilerde bu konuda bir soruşturma komisyonu kurulması için çağrıda bulunması gerçi etkileyici, ama bu yapılan şey çok az.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Hülya Schenk