1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.08.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Ahmet Günaltay16 Ağustos 2004
https://p.dw.com/p/Abtg

Tırmanan şiddetin gölgesinde başlayan Irak Ulusal Konferansı, Necef’teki kritik günler ve Afganistan’daki seçim hazırlıkları bugünkü Alman ve diğer Avrupa basının yer verdiği yorum konularının başında geliyor.

Süddeutsche Zeitung adlı Alman gazetesi geçici meclisi belirleyecek Irak Ulusal Konferansı'nı şöyle değerlendiriyor:

”Geçici hükümeti denetlemek üzere milli konferans tarafından seçilecek geçici milli şuranın yetkileri son derece sınırlı. Öte yandan radikal Şiiler ile Sünni ulema takımı da konferansı boykot ediyor. Amerikan işgal gücü de bu grupların doğrudan muhalefetine karşı koymaya çalışıyor. Bu bakımdan, Bağdat’ta kazanılmasına çalışılan, Necef ve Samara’da heba edilmiş oluyor.”

Avusturya’nın Der Standard gazetesi Necef’teki ateşkes görüşmelerinin başarısızlığa uğramasını konu alan yorumunda şu görüşlere yer vermiş:

”ABD’nin, özerk davranıyormuş izlenimini uyandırmaya çalıştığı Başbakan İyad Allavi sınırsız Amerikan desteği almakla büyük bir riske de girmiş oluyor. Irak ordusunun Necef’te başarılı olacağı şüpheli. Şii lider Mukteda el Sadr kaçabilir ya da Şiiler’in en kutsal mabedi olan İmam Ali Camii havaya uçurulabilir. Taarruz kritik bir döneme rastlıyor. Geçici meclisi belirleyecek olan Bağdat’taki Ulusal Konferans dağılabilir. Lakin Allavi’nin, durmadan oyun bozanlık yapan El Sadr’dan artık usandığı ve ondan kurtulmakta kararlı olduğu anlaşılıyor.”

Alman Neue Osnabrücker Zeitung gazetesi de, ’Ulusal Konferans Irak’ı demokrasiye götüren yol üzerindeki mihenk taşlarından biri olacaktı’, cümlesine yer verdiği yorumunda devamla şöyle diyor:

”Bombalar, çarpışmalar ve artan ölü sayısı bu tabloya hiç uymuyor. Baas rejiminin yıkılmasının üzerinden onbeş ay geçmişken Irak’ın geleceği hiç böylesine belirsiz olmamıştı. El Kaide, Saddam yanlıları ve Şiiler’e kin aşılayan El Sadr durdurulamaz ise Yeni Irak’ın sonu yakındır. Geçici hükümet ve müttefikler ikilemde olduklarından Necef’te nihai harekatı başlatmakta tereddüt ediyorlar. Harekat, halk ayaklanmasına yol açabilir. Ancak el Sadr susturulmaz ise bu radikal Şii vaiz suyu bulandırmaya devam eder. Başbakan Allavi de itibarını yitirir. Böyle bir gelişme son derece kötü sonuçlar doğurur. Çünkü Iraklılar’ın çoğunluğu Allavi yönetiminden güvenlik ve düzenin yeniden sağlanmasını bekliyor.”

Fransız basınının sol liberal temsilcilerinden Liberation gazetesi Necef’teki tehlikeli tırmanışın Başkan Bush’a pahalıya malolabileceğini belirttiği yorumunda şu hususlara dikkat çekiyor:

‘Irak’ın kuzeyini Kürtler’e bırakıp orta kesimlerini de Sünniler’e emanet eden bir hükümetin otoritesine meydan okunması vahim sonuçlar doğurabilir. Mukteda el Sadr’ın Necef’e hakim olması durumunda, yeni Bağdat yönetiminin başı dertten kurtulmayacaktır. Bu durumda ABD Irak’taki askeri mevcudiyetini uzatmak, kesenin ağzını daha da açmak ve daha fazla deniz piyadesinin tabut içinde ülkesine dönmesini göze almak zorunda kalır. Bu nedenle Necef’teki İmam Ali Camii, George Bush’un yeniden başkan seçilme arzusunun toprağa verildiği yer de olabilir.”

Afganistan’daki seçim hazırlıkları da Avrupa basınındaki yorum köşelerini işgal eden konular arasında. Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt adlı Alman gazetesinin yorumu şöyle:

”BM’den nihayet olumlu bir haber geldi. Afganistan’daki seçme hakkını haiz 10,5 milyon kişiden 9,6 milyonu seçmen kütüklerine kaydoldu. Bu rakkama ulaşılacağını kimse tahmin etmemişti. Seçmen listelerinin hazırlanışında bazı hatalar yapılmış, örneğin mükerrer kayıtlarla seçmen sayısı şişirilmiş olabilir. Seçim ve BM yardım ekiplerinin en çok saldırıya maruz kaldıkları Afganistan’ın güneydoğu bölgelerinde kütüklerin çoğu boş kaldı. Ancak Afganistan’da başarıya, yapılması mümkün olan ölçek alınmalıdır.”

İsviçre gazetesi Basler Zeitung Afganistan’daki ilk hür devlet başkanlığı seçimi için yapılan hazırlıkları şöyle değerlendiriyor:

”Afganistan halkı seçimlere güveniyor ve sürekli saldırılardan yılmaksızın kayıt bürolarının önünde kuyruğa giriyor. Bu aynı zamanda BM’in de başarısıdır. Devletler topluluğu, usülsüzlük yapmak yerine seçimlerin ertelenmesinde karar kıldı. Kayıt sırasında ülkedeki asker sayısını ikiye katlayan ABD’nin başarıdaki payı da küçümsenmemelidir.

20 bin Amerikan askerinin Taliban mevzilerine saldırmasının ardında Başkan Bush’un seçimle ilgili düşünceleri de yatıyor olabilir. Ama bu bile, bir kez daha sorumluluktan kaçan NATO’nun davranışından iyidir. NATO üyeleri seçimden önce sivil halkı koruyan asker sayısını arttırmayı vadetmişlerdi. Ama görüyoruz ki, takviye birlikler Afganistan sınırları dışında bekletiliyor.”

Basından seçtiğimiz son yorum Atina olimpiyatlarındaki doping skandalını konu alıyor. Alman Volkstimme adlı Alman gazetesinin yorumu şöyle:

"Dopingi 29. Olimpik branş olarak adlandıranlar da var. Ev sahibi Yunanistan’ın iki süper atletinin yakayı ele vermeleri sporun başındaki en büyük bela karşısında yılmayanları cesaretlendirmişti. Kenteris ve Tanu yıllardır adeta alay edercesine doping yapmaktaydılar. Stad, meydan ve gemilere adı verilen Kenteris kendini, kimsenin el süremeyeceği bir ilah saymaktaydı. Doping tanrısının adı sadece Kostas olabilirdi. Yunan milli olimpiyat komitesi iki atleti müsabakalardan çekmekle, karar sorumluluğunu Uluslararası Olimpiyat Komitesi’ne yüklemiş oldu. Entrika diye buna denir.”