1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

16.09.2011 - Alman basınından özetler

16 Eylül 2011

Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın Libya ziyareti öncesinde Fransa ve İngiltere liderlerinin Trablus ve Bingazi'ye yaptığı sürpriz ziyaret ve Libya'nın geleceği bugünün Alman basınında öne çıkan yorum konuları arasında…

https://p.dw.com/p/12a76

Basın turumuza, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Pazar günü başlayacak Almanya ziyareti öncesinde Frankfurter Allgemeine Zeitung'a verdiği mülakatla başlıyoruz.  Günümüzde Almanya ile Fransa arasında var olan yakın ilişkilerin Almanya ile Türkiye arasında da olması gerektiğini belirten Gül, “Bugün Avrupa’da sağlıklı iki millet var: Almanya ve Türkiye” diye konuşuyor. Almanya’nın ABD gibi bir göç ülkesi olduğunu kaydeden Türkiye Cumhurbaşkanı, siyasî ve ekonomik açıdan gücünü korumak istiyorsa, Almanya'nın bunu kabul etmek, bu gerçeği görmek zorunda olduğunu belirtiyor. Gül, Türkiye’nin Avrupa’dan uzaklaştığı yönündeki endişeler karşısında, AB üyeliğinin Türkiye için ilan edilmiş stratejik bir hedef olduğunu, AB ile ilişkilerin ekonomik yaşamdaki konjonktürel dalgalanmalara bağlı olmadığını vurguluyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve İngiltere Başbakanı David Cameron’un dün Libya’ya yaptığı sürpriz ziyaret de bugünün Alman basınında geniş yer alıyor. Ziyaret, Erdoğan'ın bugünkü Libya temasları çerçevesinde değerlendiriliyor.

Maerkische Oderzeitung'un yorumu şöyle:

“Sarkozy ve Cameron Libya ziyaretini muhtemelen bu kadar aceleye getirmezdi. Şovu Erdoğan'a kaptırmak istemediler… Paris ve Londra, Kaddafi'ye karşı savaşta Batılı ülkeler arasında itici gücü oluşturdu. Bunun karşılığında isyancılar onlara yeniden imar pastasında büyük bir dilim vaat etti. Bunun dışında petrol sektöründe kârlı işler dönüyor.  Ankara da Türk inşaat firmaları için Kaddafi döneminden kalma uzun vadeli ihaleleri güvenceye alma peşinde. Büyüyen siyasî emeller de cabası. Erdoğan'ın Balkanlardan Orta Asya ve Kuzey Afrika'ya nüfuz kazanma çabalarının bu boyutuyla Osmanlı İmparatorluğu'nun iktidar coğrafyasını hatırlatması tesadüf değil.”

Essen kentinde yayımlanan Westdeutsche Allgemeine Zeitung'un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Uluslararası koalisyon önce Kaddafi'nin ordusuna karşı zafer kazanması için isyancılara hava saldırılarıyla destek verdi. Şimdi de henüz kaygan zemindeki geçici yönetime yeni ve demokratik bir Libyanın inşasında yardım etmesi gerekiyor. İnsani yardım, yaptırımların kaldırılması, yatırımlar, bilgi ve güven… Kaddafi'ye karşı askerî ittifakta öncü rol oynayan Sarkozy ve Cameron yaptıkları yıldırım ziyaretle savaş sonrası Libyasında da ön sırada oturmak istediklerini açıkça gösterdiler. Libya'ya alelacele gitmelerinin nedeni de buydu. Petrol zengini bu çöl ülkesinde savaş henüz sona ermemiş olsa da geçiş hükümetinin siyasî sempatisini ve kârlı ihaleleri kazanmak için yarış başladı. Türkiye Başbakanı Erdoğan Libya yolcusu, uluslararası hammadde şirketleri sırada bekliyor. Çünkü Libya'da söz konusu olan sadece demokrasi ve özgürlük değil, aynı zamanda ülkenin petrol ve doğalgaz rezervleri.”

Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumu ise şöyle:

“Fransa ve İngiltere’nin Kaddafi’nin en atak partnerleri arasında yer aldıklarını ya da güya insanların hayatını kurtarmak için başlatılan bir operasyonda mart ayından bu yana 50 bin kişinin öldüğünü hatırlatmak mızmızlık mı olur acaba? Eski rejim düştü ama uygulamada eski üst düzey yetkililer şimdi yeni görevlere getiriliyor. Şimdi enkazın arasından kârlı anlaşmalar yapma zamanı. Muzaffer NATO ülkelerinin bir zamanlar doğalgaz ve petrol ticareti için Kaddafi ile yaptığı gibi. Bu anlaşmalar yürürlükte. Altı aylık aranın ardından yine milyarlar akacak. Yeni iktidar şeriat temelinde bir rejim kuruyor. Kadın hakları, ve diğer insan haklarına elveda.”

 

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay