1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

17.02.2010 - Alman basınından özetler...

17 Şubat 2010

Alman basınında bugün Pakistan'da Taliban'a karşı devam eden operasyonlar ve Yunan ekonomisinin durumu ön plana çıkıyor.

https://p.dw.com/p/M3Yt
Fotoğraf: AP

Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi, Pakistan’ın Taliban’a karşı savaşta oynadığı rolü irdeliyor:

“Pakistan tüm gücüyle terör şebekesine karşı çıksaydı nihayet büyük başarılar kazanılmış olabilirdi. Pakistan’ın Ketta kentinde saklandığı tahmin edilen Taliban lideri Molla Ömer’den Afganistan sınır bölgesinde bulunan Usame bin Ladin ile yardımcısı Eyman el Zevahiri’nin yakalanmasına… Henüz bu aşamaya gelinmedi. Ancak Taliban’ın iki numaralı adamı Molla Birader’in yakalandığı haberi, teröre karşı savaşın artık daha etkin bir şekilde yürütülebileceği umudunu doğurdu. Taliban yenilmez değil. Ancak Pakistan’ın artık kararını vermesi gerekiyor.”

Saarbrücker Zeitung'un yorumu ise şöyle:

“Taliban’ın askerî beyninin yakalanmasının ardından adamlarının ve emir komutasındakilerin işbirliği ortamına çekilmesi kolaylaşacaktır. Bu Irak’taki benzer koşullarda belirleyici rol oynamıştı. El Kaide lideri Ebu Musab el Zerkavi'nin devredışı bırakılmasının ardından Sünnilerin daha ılımlı olanları Amerikalılarla işbirliğine yanaşmıştı. General McChrystal, şimdi Afganistan'da da benzer bir etki yaşanmasını umuyor. ABD Başkanı Barack Obama'nın Afganistan'da istikrar için verdiği mücadele soluk kazandı. Obama aynı zamanda ülkesinde kendisini teröristlere karşı yeterince kararlı hareket etmemekle suçlayanlara da haddini bildirmiş oldu.”

Yunan ekonomisindeki durum ve krizden çıkış yolları ile ilgili tartışmalar AB'de gündemin ana konusu olmayı sürdürüyor. Berlin'de yayımlanan Tageszeitung gazetesi Yunanistan'ın günah keçisi yapıldığı eleştirisinde bulunuyor:

“Yunanistan'ın kamu borçları İtalya'nınkinden daha düşük. Mevcut bütçe açığı ise İspanya ya da İrlanda'dakinden daha derin değil. AB'de görülen dayanışma eksikliği bir kısırdöngü. Yunanlı bir iş kadınının ya da bir beldenin aldığı her kuruş kredi, Kuzey Avrupa'ya göre yüzde 5 daha pahalı hale geldi. Yunan ekonomisi bu şekilde işlerliğini yitirdi. Tabii ki Yunanistan'ın borç batağından çıkması gerekiyor. Ama ültimatomlarla değil, Brüksel'den gelecek sağlam yardımlarla. Yunanistan'ın kendisinin de birşeyler yapması gerekiyor. Geçici tasarruf önlemleri tek başına yeterli değil. Lüks mallara ek katma değer vergisi, kara paraya karşı mücadele, bankalar ve zenginlere ek vergi gibi önlemler gerekli.

Berliner Zeitung ise Yunanistan krizi ışığında Avrupa ortak para birimi euronun durumunu irdeliyor:

“Kriz, euronun Avrupa için fazla sıkı bir korse olduğunu ortaya koydu. Daha başlangıçta ayrı ayrı yapılan denetlemeler ve borçlanmayı sınırlayan gevşek Maastricht kriterleri, uyumlu bir para birliği bölgesi yaratmak için asla yeterli olmadı. Euro bölgesi ülkeleri 1998 yılında riskli bir bahis oynayarak, Avrupa'nın birlik sürecinin hızlı bir şekilde tamamlanacağından, sosyal politikalar ve vergi politikalarının hızla uyumlu hale geleceğinden ve Avrupalıların daha gezici olacağından yola çıktılar. Ancak bahis kaybedildi. AB'deki uyum sürecinde sürpriz atılımlar gerçekleşmezse Euro gelecek krizlerden birinde parçalanacaktır.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay