1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

17.06.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Hülya Topcu17 Haziran 2004
https://p.dw.com/p/AbuM

Avrupa basınında bugün Brüksel’de başlayan iki gün sürecek olan AB devlet ve hükümet başkanları zirvesi, Irak ve Suudi Arabistan’da petrol sanayine yönelik saldırılar ve Rusya’da petrol devi Yukos’un patronu Michael Hodorkovski’nin dün başlayan davasıyla ilgili haber ve yorumlar dikkat çekiyor.

Basın özetlerimize bugün Brüksel’de başlayan ve iki gün sürecek olan AB devlet ve hükümet başkanları ile zirvesiyle ilgili yorumlarla başlıyoruz. Paris’te yayımlanan La Depeche du Midi gazetesinde şu satırlar yer alıyor:

”AB’nin Anayasa taslağı politik bir Avrupa yaratılması için gerekli olan, ancak şu anki AB’de eksik olan federalizm ögesine sahip. Ancak AB ülkelerinden liderler bu şansı değerlendirmek yerine Anayasa’nın kanatlarını kesmek istiyor. Çünkü ulusal çıkarlarını mı, yoksa Avrupa Birliği’nin çıkarlarını mı gözeteceklerine hala karar verebilmiş değiller. Zirvede de hangi noktalarda uzlaşabilecekleri sorusuna yanıt aramaktan çok üzerinde uzlaşma sağlayamadıkları konularına yoğunlaşacaklar ve bunun bir listesini çıkaracaklar.”

Londra’da yayımlanan The Times gazetesi ise AB Komisyonu Başkanı Romano Prodi’nin yerine kimin geleceği konusunu yorum sütunlarına taşımış. Yorumda, daha 18 ay öncesinde İspanya’nın eski başbakanı Jose Maria Aznar’ın bu görev için isminin geçtiği anımsatılıyor, ancak Irak Savaşı yüzünden sergilediği tavır nedeniyle şansının azaldığı belirtiliyor. Gazete, bu göreve AB’nin ortak savunma ve dış politika yüksek temsilcisi Solana’nın getirilmesini tavsiye ediyor:

"Aznar, ABD’nin Irak’a müdahalesini destekleyince, birdenbire Aznar’ın şansı azaldı. Almanya ve Fransa, Aznar’ın bu görev için şansının olmadığını düşünüyr. AB devlet ve hükümet başkanları, pek de iyi olmayan bu koşullar altında başka bir İspanyol’u, AB’nin ortak savunma ve dış politika yüksek temsilcisi Javier Solana’yı bu göreve getirmeli. Solana bu görev için bugüne değin adı geçen herkesten çok daha güvenilir bir aday."

Alman Süddeutsche Zeitung gazetesinde ise Alexander Hagelüken imzasıyla yayınlanan yorum, ”Prodi’ye benzemeyen biri aranıyor” başlığını taşıyor. AB devlet ve hükümet başkanlarının zor sayılacak bir dönemde komisyon başkanını seçtiğine dikkat çekilen yorumda, Avrupa Parlamentosu seçimlerine vatandaşların ilgisiz kaldığının ve iktidardaki partilerin seçmenlerce bozguna uğratıldığının altı çiziliyor. Komisyon başkanlığı için adı geçen Avusturyalı Wolfgang Schüssel ile AB Komisyonu’nun Dış İlişkiler temsilcisi Chris Patten’a şans tanımayan yorum şöyle devam ediyor:

”Geriye Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt ile Lüksemburglu meslektaşı Jean-Claudi Juncker kalıyor. Her ikisi de Avrupa konusunda tecrübeli yetenekli ve uzlaşmaya açık politikacılar olarak tanınıyor. Komisyon‘un 25 üyeyi tek vücut haline getirebilecek, yetenekli bir başkana ihtiyacı var. Yeni başkan, 1980’li yıllarda bu görevi çok başarılı biçimde yürüten Jacques Delor kadar şanslı olmayacak. Delor başkan olduğu sırada, AB’de François Mitterand ya da Helmut Kohl gibi AB projesine sıcak bakan ve Birliğin büyümesi için çaba gösteren liderler vardı. Birliğin şimdiki liderleri ise genişlemeye sevinmiyor, tam tersine bunu yük olarak görüyor. Bu koşullar altında göreve kim gelirse gelsin işi zor olacak.”

Paris’te yayımlanan muhafazakar Le Figaro gazetesi, Irak ve Suudi Arabistan’da petrol sanayine yönelik saldırılara ayırmış yorum sütunlarını:

”Bu saldırıların verdiği iki mesaj var. İlk mesaj, Irak’a. Saldırılarla ülkenin yeniden inşasının kendi petrol geliriyle yapılamayacağı mesajı verilmek isteniyor. İkinci mesaj ise batıya. Irak’taki petrol musluğunun katılması OPEC’in üretimi arttırarak fiyatları düşürme çabalarını tehlikeye atıyor. Dünya genelindeki en büyük petrol devi Suudi Arabistan’da bir süredir El Kaide örgütü hayli güçlendi. Teröristler buradaki petrol tesislerine zarar verirse ne olur? Suudi Arabistan, Irak Savaşı’ndan sonra zaten bir kaosa sürüklenme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. El Kaide burada bir petrol krizi yaşanmasına neden olabilir."

Moskova’da yayımlanan ekonomi gazetesi Wedemosti ise petrol devi Yukos’un patronu Michael Hodorkovski’nin dün görülmeye başlayan davasına geniş yer vermiş. Yorum özetle şöyle:

”Rusya Federasyonu Devlet Başaknı Vladimir Putin, Boris Yeltsin’in tarihi yolunda mı ilerliyor? Yeltsin, devlet kademelerinde imtiyaza son vereceği sözüyle iktidara gelmiş, ancak görev süresinde bir dizi yolsuzluğa imza atmıştı. Yeltsin, ailesine ve yakın çevresine sağladığı kolaylıklarla dikkatleri üzerinde toplamıştı. Şimdi Putin, Yukos’a darbe vurup ve şirketi yakın çevresindeki kişilere peşkeş çekerse, o zaman Yeltsin’in oligarşisine karşı kendisininkini oluşturmuş olur.”