1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

16 Temmuz 2012

Suriye krizi, sünnet yasağı, Euro kurtarma tedbirleri ve FIFA Başkanı Blatter hakkındaki rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, bugün Alman gazetelerinde öne çıkan konular.

https://p.dw.com/p/15YhQ
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Suriye krizi, Almanya’daki sünnet yasağı, Federal Anayasa Mahkemesi’nin Euro kurtarma tedbirleri ile ilgili kararını Eylül’de açıklayacağını duyurması ve FIFA Başkanı Blatter hakkındaki rüşvet ve yolsuzluk iddiaları, bugün Alman gazetelerinde öne çıkan konular.

Suriye'deki durum ile ilgili Frankfurter Allgemeine adlı gazetenin yorumu şöyle:

“Sünni çoğunluk ile Alevi, geniş anlamıyla iktidarı elinde bulunduran Şii azınlık arasındaki çatışmanın özünün mezhep eksenli olduğu her geçen gün daha çok belirginleşiyor. İran’ın isyancıları bastırabilmesi için Esad rejimine personel desteği de verdiği yönünde söylentiler var. Ancak ne bu söylentilerin ne de Tremse Köyü’ndeki katliama yönelik farklı iddiaların doğruluğu kesin olarak saptanabilir. Peki gerçekten Balkanlar’da olduğu gibi, hedefli katliamlarla istenilmeyen etnik grupların gözü korkutularak semtlerini ve şehirlerini terk etmeleri ve bu yolla etnik temizliğin önünün açılması mı isteniyor? Suriye, şiddet bataklığında kaybolmanın eşiğinde.”

Almanya’da bir mahkemenin sünneti "yaralama suçu" olarak değerlendirdiği karar gazetelerde geniş yer bulmaya devam ediyor. Sünnet yasağı tartışması, Bild gazetesinin de yorum sütununa yansımış:

“Bir mahkeme kararının bu kadar öfkeye yol açması, pek rastlanan bir durum değil. Köln’de bir mahkeme, dini amaçla yapılan sünnetleri cezai bir eylem olarak değerlendirmiş ve dünya çapında milyonlarca Yahudi ve Müslüman’ın yoğun tepkisine neden olmuştu. Hangisi daha önemli, küçük bir çocuğun vücudunun dokunulmazlığı mı yoksa binlerce yıllık bir gelenek mi? Bu kesinlikle zor bir soru. Ancak yine de en kısa zamanda bir karara bağlanması gerek! Adalet Bakanı'nın taraflardan sabırlı olmalarını istemesi ve bürokrasinin çarklarının yavaş döndüğünü söylemesi, kabul edilemez, zira konu çok acil! Olaya açıklık getirecek bir yasaya ihtiyacımız var. Hem de günün birinde değil, hemen. Aksi takdirde birçok aile yurtdışına gidecek ya da oğullarını yasadışı yollardan sünnet ettirecek. Sahte doktorlar, çocukların hayatını tehlikeye sokabilir. Bunu da kimse istemez!”

Almanya'da Federal Anayasa Mahkemesi, Euro kurtarma tedbirlerinin anayasaya uygun olup olmadığını değerlendirmeye aldı. Mahkeme uygun olmadığı sonucuna varırsa AB istikrarı için öngörülen düzenlemeler Almanya'da yürürlüğe giremeyecek. Dün yapılan açıklamada kararın 12 Eylül’de açıklanacağı duyuruldu. Düsseldorf’ta çıkan Handelsblatt gazetesi, bu gelişmeyi şu satırlarla yorumluyor:

“Merkel'in Euro'yu kurtarma reçetesi bütçe disiplini ve milyarlık yardımların bileşiminden oluşuyor, en prestijli projesi ise Malî Pakt. Eğer Karlsruhe’deki yargıçlar iki paketten birisini iptal ederse, o zaman Merkel, Avrupa siyaseti açısından inandırıcılığını kaybeder. Önemli bir bölümü Federal Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble tarafından tasarlanan Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) sadece Almanya tarafından imzalanamazsa, bu hemen İtalya ve İspanya’ya karşı bir spekülasyon dalgasına yol açacaktır, bu da Euro’yu tarihe karıştırabilir. 12 Eylül, Euro için kader günü konumuna geldi.”

Son günlerde sık sık rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelen Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği FIFA Başkanı Sepp Blatter, Almanya’nın 2006 Dünya Futbol Şampiyonası’nın ev sahipliğini satın aldığını imâ etmişti. Freiburg merkezli Badische Zeitung adlı gazetenin konuyla ilgili yorumu özetle şöyle:

“Almanya'ya yönelik iddialar doğru olsa bile, Blatter'in imâlı sözler sarf etmek yerine, açık açık kimi kastettiğini söylemesi gerek. Dışarıdan bakan birisi, Zürih'te son bir hamle, son bir çekişme yaşandığı kanısına varıyor. Konumu yıpranan Blatter, FIFA'daki icraatini sorgulayacağına, eski mesai arkadaşlarının adına leke sürmeyi tercih ediyor. Bu onun için alışılmış bir yol, ancak yine de sergilenen çok kötü bir stil.”