Alman basınından özetler
17 Eylül 2012Neue Osnabrücker Zeitung, “Pro Deutschland“ adlı aşırı sağcı grubun İslam karşıtı filmin tamamını Berlin'de gösterme planlarını eleştiriyor:
“Pro Deutschland grubunun aşırı sağcı üyelerinin dünya genelinde Müslümanları kızdıran videoyu yayınlamak istemesi iğrenç bir davranış. Filmi Berlin’de kamuoyu önünde gösterime sunmayı planlıyorlar. Bunun sanat veya fikir özgürlüğü ile bir ilgisi kalmadı. Daha ziyade yasaların ihlali sözkonusu: Ceza Kanunu’nun 166’ncı maddesine göre dine yapılan eleştiri toplumda barışı zedeleyebilecek olması durumunda yasaklanabilir. Pro Deutschland grubunun amacı da açıkça seçilebiliyor. Müslüman karşıtı ideolojilerine saplanıp kalarak, hırsla Batı ile İslam dünyası arasındaki mevcut uçurumu derinleştirmek için çabalıyorlar.”
Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi de aynı konuda yorum yapıyor:
“Geride kalan iz, fikir özgürlüğünün hiç de hoş olmayan şekilde menfaat sağlamak için kullanılması. Ve hızlı iletişim teknolojilerinin, yapılması gereken toplumsal tartışmaların önüne geçtiğini görüyoruz. Ancak toplumsal platformda bu tartışmalar telafi edilmezse standartlar, fiillerin gücü tarafından belirlenir. Bunun neler getireceğini de görmek mümkün: otosansür.”
Kölner Stadt-Anzeiger adlı gazete de aynı konuda benzer bir yorum yapıyor:
“İnternetin uluslararası ve doğrudan etkisinin karşımıza sürekli olarak aşılması gereken yeni zorluklar çıkardığını kabullenmek gerek. İnsanları yanlış bilgilendirmek, onları sistematik olarak kandırmak ve bir hedefe yöneltmek kolaylaştı. Herhangi bir uluslararası servis sağlayıcıdan internete konmuş olan kışkırtıcı video, bir bombadan daha fazla tahrip gücüne sahip olabilir. Bir başka deyişle; teröristlerin artık ellerini kana bulamaları gerekmiyor. Kışkırtıcı bir film çekip, bunu internette koyup, tanıtabilirler. Kaosa yol açmak hiç bu kadar kolay olmamıştı.”
Frankfurter Rundschau gazetesi ise Almanya'da Neonazi cinayetlerine dair istihbarat birimlerinde yaşanan skandalları yorumuna konu alıyor:
“Ardı ardına yapılan ihmaller ve örtbas etmeler hiç olmadığı kadar ivedi şekilde güvenlik birimlerinin yeniden yapılanması sorusunu gündeme getiriyor. Anayasayı Koruma Teşkilatı, parti programlarını okumak, söylemleri takip etmek gibi gerekli bilgilerin büyük kısmını kamuya açık internet sayfalarından elde ediyor. Bunu diğer birimler de yapabilir. Suç, şiddet ve halkı kışkırtmak söz konusu olduğunda ilk sorumlu merci ise polis. Servislerin demokratikleştirilmesi taleplerinde temel soru, aşırı sağcılar arasında görevlendirilen bağlantı adamları. Bu paradokstan başka bir şey değil: Hukuk devletini korumak için, kontrol dışı ve hukuk devleti ilkelerine aykırı bir yapıya müsamaha etmek istiyor muyuz?”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Deniz Eğilmez
Editör: Beklan Kulaksızoğlu