1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

17.11.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Hülya Topcu17 Kasım 2004
https://p.dw.com/p/Absd

Avrupa basınında bugün ağırlıklı olarak ele alınan konular, Başkan Bush’un güvenlikten sorumlu danışmanı Condooleeza Rice’ın Powell’dan boşalan Dışişleri Bakanlığı görevine getirilmesi, Irak’taki çatışmalar ve Almanya’da Müslümanlar’a dini tatil verilmesi tartışmaları.

Basın özetlerine ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice ile ilgili yorumlarla başlıyoruz. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde, Matthias Rüb imzasıyla yayınlanan yorumda, Rice’ın Dışişleri Bakanlığı’na getirilmesinin Avrupa için ne anlama geleceği sorusuna yanıt aranıyor:

"Rice döneminde Avrupa ile ilişkilerin nasıl olacağını söylemek çok kolay değil. Rice, üniversitede çalıştığı dönemde yaptığı bilimsel araştırmalardan ve baba Bush dönemindeki politik tecrübelerinden tanıyor. İki Almanya birleştiğinde ve Sovyetler Birliği yıkıldığında, Ulusal Güvenlik Konseyi’nin üst düzey çalışanıydı. Rusça, Fransızca ve İspanyolca biliyor. Bazıları Rice’ın, Avrupalılar’ın Amerika’ya karşı kaybettiği güvene macun çekeceğini söylüyor. Ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi ve terörizme karşı yürütülen mücadele gibi konularda ABD’nin politika değiştirmesi beklenmiyor.”

Berliner Zeitung

gazetesinde ise aynı konuyla ilgili yorumda şu satırları okuyoruz:

”Rice döneminde ABD’nin uyguladığı politikalarda fazla bir değişiklik gözlenmeyecek. Uluslararası terörizme karşı yürütülen mücadele ve Amerikan modeline uygun demokrasi ve özgürlüğün dünya geneline yayılması faaliyetleri sürecek. Ancak Rice bunu daha az askeri yöntemlere başvurarak ve tabii ki daha az kurbanın ölmesini mümkün kılmaya çalışarak başarmaya gayret gösterecek.

Bunun böyle olmasını Avrupa da istiyor. Başkan Bush’un çok güvendiği Dışişleri Bakanı Rice ile atlantik ötesi ilişkilerin daha iyi bir düzeye gelmesi hiç de fena olmaz."

ABD’nden Irak’a geçiyoruz. Viyana’da yayımlanan Der Standard, Amerikan birliklerinin Felluce yürüttüğü operasyonu yorum sütunlarına taşıyor:

"Felluce’deki operasyonlarda çok sayıda Amerikan askerinin ölmesi, operasyona neden ABD’ndeki başkanlık seçimlerinden önce başlanmadığını gösteriyor. Irak’taki isyancıların ne kadar güçlü olduğu, bu operasyonla görüldü. İsyancılar, Felluce’de operasyonlar sürerken Musul ve diğer kentlerde misilleme saldırıları organize edecek kadar güçlü. Felluce isyancılardan temizlense bile isyancıların sonu getirilmiş olmayacak.”

Kölner Stadt Anzeiger,

Amerikan askerleri hakkında Irak’ta ortaya çıkan yeni video bandına yer veriyor. Yorumda, ”Amerikan askerlerinin yaralı Iraklıları acımasızca öldürmeleri, savaşın orada gündelik yaşamın nasıl bir parçası haline geldiğini gösteriyor” deniliyor.

Sol liberal İngiliz Independent gazetesi ise isyancıların kaçırdığı yardım örgütü Care’in Irak yöneticisi Margarat Hassan’ın öldürülmesi konusuna değiniyor. Yorumda, hayatını Iraklılar’a yardım etmekle geçiren Hassan’ın bunun karşılığında öldürüldüğü belirtilerek, ”Bunu yapanlar, bu acımasız ölümün kendi işlerine yarayacağına inanıyorsa yanılıyor. Onlara karşı kurulan anti-terörizm cephesi daha da sertleşecek” deniliyor.

Hollanda’daki radikal dinci saldırıları Almanya’da geniş yankı buluyor. Alman Süddeutsche Zeitung gazetesi, Hollanda’daki şiddet eylemlerinin Almanya’ya da yansıyabileceği yönündeki endişeleri mercek altına alıyor. Anette Ramelsberger imzasıyla yayınlanan yorum şöyle:

”Hollanda’da yönetmen Theo van Gogh’un acımasızca öldürülmesinden sonra her başörtünün politik bir simge, her Müslüman’ın radikal dinci, her caminin nefreti yuvası olduğuna inanılan bir suçlama kampanyası başlatıldı. Sanki sokaklarda her an şiddet olayları çıkacak ve şeriat Anayasa gibi geçerli hale gelecekmiş gibi bir histeri ortaya çıktı. Düne kadar liberal düşünenler, birdenbire saf değiştirdi."

Hannover’de yayımlanan Neue Presse, Yeşiller Partili Christian Ströbele’nin Almanya’daki Müslümanlar’ın da dini tatile kavuşması önerisine eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşıyor:

”Almanya’da yaşayan göçmenlerden Alman hukukuna uymaları, tarihi ve kültürünü kabul etmeleri değil, tam tersine Alman vatandaşlarından göçmenlerin din ve kültürlerine uymaları isteniyor. Birçok partinin kızgınlıkla karşıladığı Ströbele’nin önerisi şiddetli bir provakasyon. Ströbele’nin Yeşiller Partisi de bu öneriye tepki gösteren partiler arasında. Şunu unutmamak gerekiyor. Bu tür hayaller çoğu zaman nefret ve şiddetle son buluyor.”

Bir başka Alman gazetesi Stuttgarter Nachricten ise Yeşiller Partili politikacı Cem Özdemir’in, radikal dinci şiddetin önüne geçilebilmesi için Almanya’da gündeme gelen önerilerle ilgili görüşlerine yer veriyor. Özdemir demecinde, Almanya’da imamların camilerde Almanca vaaz vermesi ve polis tarafından kontrol edilmesi yönündeki önerilere karşı çıkıyor. Yorum şöyle:

”Yani polis ve memurlar vaazı izleyecek, insanların aile içinde ya da faaliyet gösterdikleri derneklerde hangi dilde konuştuğunu mu denetleyecek. Radikal dincilerle en doğru mücadele yöntemi, Müslümanlar’ın yaşadıkları topluma sosyal ve mesleki açılardan uyum sağlamalarını mümkün kılmaktır” diyor.