1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

18.03.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen Tuba Tuncak18 Mart 2004
https://p.dw.com/p/AbvK

Alman ve Avrupa basınında bugün ağırlıklı olarak İspanya ile ilgili yorumlar göz çarpıyor. İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar’ın Madrid saldırlarının ardından suçu ETA örgütüne yüklemeye ve basını bu yönde manipule etmeye çalışması eleştiriliyor. Financial Times Deutschland adlı Alman gazetesinin İspanya’nın eski Başbakanı Jose Maria Aznar ilgili yorumu şöyle:

”Politik yalanların gündelik hayattakilerden farkı yok. Beyaz yalanlar, maval okumalar, inandırıcı olmadığı için gülüp geçilenler yalan çeşitlerinden birkaçı. Ama bazı yalanlar var ki; bunlar, boyutları ve arkasında gizlenen hainlik açısından bir sistemin temel değerlerini sarsabilir. Bu tür yalanlar sadece kararları manipule ettikleri için değil, genele yayıldıkları için de son derece yıkıcı oluyor. Bunlar, derin ve onarılamaz bir güven kaybına yol açıyor. Madrid saldırılarının üzerinden birkaç saat geçmemişti ki Başbakan Aznar telefona sarılarak ‘El Periodico’ gazetesinin genel yayın yönetmenini aradı ve sorumluluğun ETA’ya ait olduğu garantisini verdi. İspanya’nın yurtdışı temsilciliklerine de aynı mesajı dünyaya yaymaları talimatı verildi. Hatta İspanyol hükümeti, BM’nin olayı ‘ETA saldırısı’ kınamasına neden olacak denli açık belirtiler bulunduğunu açıkladı. Aznar’ın partisi, manipülasyonlarına rağmen amacına ulaşamadı. Başka ülkelerdeki demokratik hükümetler de bu olaydan yalanların sadece ahlaksal olmadığı değil, aynı zamanda uzun dönemde istenilen başarıya ulaştırmadığı dersini çıkarmalı.”

İspanya’da yayımlanan El Periodico gazetesinde ise Aznar’ın dikkafalı tavrı ile AB’nin idare edilebilirliğine zarar verdiğini yazıyor. Bu durumun İspanya’nın kendi menfaatlerini de zedelediğini savunuyor. Yorumda, Aznar’ın AB anayasa tasarısına yönelik vetosu, AB’nin mali kaynaklarının kullanımı konusundaki uzlaşmaz tavrı, örnek olarak gösterilerek eleştiriliyor. Fransa’da yayımlana Le Monde, ”İspanya’da seçimi neden Sosyalistlerin kazandığı” sorusunu irdeliyor. Yorum şöyle:

”İspanyol halkı pek çok kişinin iddia ettiği gibi korkudan değil, öfkeden Aznar’ın partisini seçmedi. Halk, hükümetin kendilerini aldatmaya, diğer yandan da İslamcı terörün izi sürülürken tüm sorumluluğu ETA’ya yıkmaya çalışmasını affetmedi. Bu manipülasyon çabası, Irak‘taki kitle imha silahlarına ilişkin sarfedilen diğer yalanları hatırlattı. Bu nedenle seçimlerin sonucu, ‘terörizme teslimiyet‘ değil, ‘demokrasi adına bir ders‘ olarak algılanmalı.”

Avusturya gazetesi Kurier’in yorumunda, Aznar’ın tarihe başarılı bir başbakan olarak geçme şansı varken ”yalancı kont” olarak geçeceği belirtiliyor. Danimarka gazetesi Berlingske Tidente‘de, “Aznar‘ın yüzlerce kişinin öldüğü bir terör saldırısını, kendi politik amaçlarına alet etmeye çalışması kabul edilemez” deniyor. Bu davranışın, Aznar’ın ‘başarılı ve takdire değer Başbakan‘ ününe, kara bir leke sürdüğü belirtiliyor.

Alman gazetelerindeki diğer yorumlarla devam ediyoruz. Berliner Zeitung satırlarında, radikal dincilerin Fransa’ya, okullarda türbanın yasaklanması nedeniyle saldırı tehdidinde bulunmasını işliyor. Almanya’daki iç güvenlik tartışmalarına da atıfta bulunulan yorum şöyle:

”Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, okullarda tüm dini sembollerin yasaklanmasını istemişti. Bu tanıma sadece türban değil, kipa ve haç da giriyor. Bu nedenle İslamcı teroristler Fransa’ya saldırıda bulunmakla tehdit ediyorlar. Bu konu Almanya’yı da ilgilendiriyor. Müslüman fanatiklerin hedefi, tüm dünyadaki Hristiyan ve Yahudiler. Madrid saldırlarından sonra dedikleri gibi: Siz Hristiyanlar yaşamı seviyorsunuz, biz ise ölümü. Tehlikeyi ciddiye almalı ve ona kararlı biçimde karşı çıkmalıyız. Çünkü teroristlere karşı ne kadar etkili ve birlik içinde mücadele edersek saldırlarını o kadar çabuk önleyebilir ve sona erdirebiliriz.”

Wiesbadener Kurier adlı gazetede ise radikal dinci terörün kaynağına inmek gerektiğini savunuyor. Yorumda, İsrail ve Filistin anlaşmazlığının, terörün beslendiği en önemli kaynaklardan olduğu kaydediliyor. Süddeutsche Zeitung gazetesi ise yorumunda ise kabul etmesi ne kadar zor da olsa, batı dünyasının terörle yaşamaya alışması gerektiği ifade ediliyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung, Almanya’daki terör ve iç güvenlik tartışmalarını uyum surunu ile ilişkilendiriyor. Yorum şöyle:

”Dünyadaki tüm Müslümanlar gibi Almanya’da bulunanların da camilerde anlatılan, Kuran kurslarında ve evlerde çocuklara öğretilenler hakkında ortak bir sorumluluk taşıdığı açık açık söylenmeli. Pek çok kişi, sadece Müslüman azınlık değil, Müslüman olmayan çoğunluk da gerçekleri uzun zaman görmezden geldi. Hükümetin Yabancılar Sorumlusu Beck, Almanya’daki yabancılar politikasının gettoların oluşumuna yol açtığını söylerken haklı. Ama önemli olan Beck’in dediği gibi çoğunluğun, Almanya’da yaşayan Müslümanlar‘a kapılarını açması değil. Çünkü uyum çift yönlü bir yol ve karşı tarafın da ödemesi gereken borcun farkına varması gerekiyor.”

Perşembe günleri yayımlanan haftalık Die Zeit gazetesinde, ”İslamcı faşizmin atağı” başlıklı yazıda, İspanya’daki saldırlarla birlikte terörün Avrupa kıtasında da kendisini gösterdiği vurgulanıyor. Yorumda, Almanya Başbakanı Schröder ile Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’ın terörün oluşum sebepleri ile mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin sözleri hatırlatılıyor. Yorum şöyle sürüyor:

"Peki ama İslamcı terör diyalog istemiyorsa, kaynağında eşitsizlik ve az gelişmişlik yatmıyorsa ne olacak? Cihad yanlıları neden Suudi hanedanlığına, Suriye’deki diktatörlüğe ya da Mısır’da halkını yüksek doğum oranları ile ekonomik küçülte arasında düşkünlüğe mahkum eden Mübarek rejimine saldırmıyor da suçsuz İspanyollar‘ın canına kıyıyorlar?”