1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

17 Aralık 2012

ABD’de bireysel silahlanma, Almanya’da güvenlik kameraları tartışması, öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/174IR
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

ABD'yi sarsan okul katliamının ardından silahlanma yasasının sertleştirilmesi çağrıları, Almanya’da terör tehlikesi ve “güvenlik kameraları” tartışmaları ile Suriye'deki durum, bugünkü Alman gazetelerinden seçtiğimiz yorumların konuları.

Berliner Zeitung gazetesi, ABD Başkanı Barack Obama'nın Newtown’daki kanlı okul baskınının ardından yaptığı konuşmada tartışmalı silah yasasında değişiklik sinyalleri vermesini şöyle değerlendiriyor:

“ABD’de silah lobisi ve Cumhuriyetçiler, silah yasasında değişikliğe gidilmesini, bunun bireysel hakların ihlali anlamına geleceği, Anayasa'nın İkinci Düzenlemesi'ne aykırı olacağı gerekçesiyle her seferisinde engelliyorlar. Onlara kalsa 1791 yılında ABD'yi kuranlar, o kaotik dönemde çatışmaların ortasındayken, bugünün Amerika'sında, şehirlerin ortasındaki evlerinde silah bulundurmak isteyenleri düşünmüştü.  Tabii ki gerçek durum böyle değil. ABD Anayasa Mahkemesi, 2010 yılında bu maddeye dayanarak bireysel silahlanma konusunda neredeyse sınırsız bir güvence tanımış olsa bile, gerçek başka. Aslında ABD'de hız sınırı, kamusal alanlardaki güvenlik kameraları ya da en ufak terör endişesi nedeniyle telefonların dinlemesi gibi uygulamalarla özgürlüklerin ve temel haklarının ne kadar da kısıtlanmış olduğu göz önüne alındığında, hem Yüksek Mahkeme kararı, hem de Cumhuriyeçilerin tutumunun ne kadar absürt olduğu ortadadır."

Berlin'de yayımlanan bir başka gazete Der Tagesspiegel ise yorum sütunlarında Almanya'daki terör saldırısı girişimi sonrasında güvenlik kameraları tartışmasını ele alıyor.

"Suç olaylarının önlenmesi sadece güvenlik kameraları ile yapılacak bir iş değil. Muhtemelen buna karşı sadece bir yöntem etkili olabilir: Havaalanları ve tren istasyonlarında, özellikle giriş bölümlerinin daha fazla sivil veya üniformalı polis görevlisi tarafından kontrol edilmesi. Kamusal alanlarda ya da Noel panayırları gibi hedef olabilecek kalabalık mekânlarda kesinlikle daha fazla polis memuru görev yapmalı. Ancak daha fazla polis personeli için devletin parasının olmadığı gibi karşı argümanlar, hâlihazırdaki ekonomik kriz göz önüne alındığında belki matematiksel açıdan doğru gözükebilir ama kesinlikle yanlıştır.  Daha fazla güvenlik için daha fazla para istenirse her zaman bulunur. Gerektiğinde bu amaç için çıkarılabilecek vergiler sayesinde.”

Reutlinger General-Anzeiger gazetesinde aynı konuyla ilgili farklı bir yorum dikkat çekiyor:

"Bu konuyla ilgilenen herkes iki şeyi çok iyi bilir. Birincisi tren garları ve havaalanlarındaki güvenlik kameralarından elde edilen deliller her yıl yüzlerce suç olayının aydınlatılmasına yardımcı oluyor. Ayrıca genelde düşünülenin aksine, hassas bölgelerde güvenlik kameraları bulunmasının kişisel mahremiyetin korunması açısından hiçbir sakıncası bulunmuyor. Zira biz Almanya genelindeki yaklaşık 6 bin 500 kamera tarafından zaten izleniyoruz. Bu bizim kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlamasa da ağır silahlarla donatılmış üniformalı güvenlik görevlilerinin her köşeye yerleştirilmesi, güvenlik kameralarına alternatif bir çözüm olamaz."

Basın turumuzu Düsseldorf merkezli Handelsblatt gazetesinin Suriye krizine ilişkin yorumu ile noktalıyoruz:

"Suriyelilerin durumu çaresizlikten başka bir şey değil. Hâlihazırda umut olabilecek tek şey, Rusya ve İran’ın siyasi adım atıp, Esad’ı koltuğunu bırakmaya razı etmeleri. Ancak bu yönde bir işaret yok. Batılı ülkeler, Rusya ve İran’a yeni öneriler içeren hiçbir sinyal vermezken, Moskova ve Tahran, Esad ile bağlarını koparmıyor. Ancak diktatörün koltuğundan indirilmesiyle birlikte, kısa süre içinde rejimin de sonu gelecektir. "

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Ayhan Şimşek