1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1901 Presseschau 2

19 Ocak 2011

Tunus'taki protestolar, Apple yöneticisi Steve Jobs'un sağlık sorunlarının şirkete etkisi ve AB'nin yeni mali krizleri engellemek için aradığı çözüm, Avrupa basınının yorum konularından bazıları.

https://p.dw.com/p/zzZi

AB Yunanistan ve İrlanda örneğinden yola çıkarak benzer krizleri yaşamamak için çözüm arayışı içinde. Bu bağlamda borç batağındaki ülkelere yardım amacıyla hayata geçirilen AB kurtarma fonunun miktarının artırılması önerisine Almanya ve Fransa'nın karşı çıkmasını, İspanya'dan sol liberal El Pais gazetesi şöyle yorumluyor:

"AB Maliye Bakanları, Almanya ve Fransa'nın çekinceleri nedeniyle Kurtarma Fonu'nun miktarının artırılmasını reddettiler. Berlin fonun, problemli ülkelerin devletin maliyesinde yeniden yapılanmaya gitmeye devam etmesi ve tasarruflar konusunda da sorumluluklarını yerine getirmelerinin kesinleşmesinin ardından reforme edilmesinde ısrar ediyor. Almanlar ve Fransızlar'ın reform konusunda koşulların yerine getirilmesi halinde bu konuda sergiledikleri direnişten de vazgeçeceklerinin emareleri görülüyor. AB üyesi ülkelerin büyük bölümü ise bütçenin disipline edilmesi konusunda Almanlar kadar tutkulu değil."

Fransız Paris-Normandie ise bugünkü sayısında, Tunus'ta devam eden protestoları ele alıyor. Yorum şöyle:

"Tunus'ta gerçekten özgür seçimler yapılana, halkın, kendi seçtiği yönetime kavuşmasına kadar, biraz daha yol katedilmesi gerekiyor. Eski devlet başkanı Bin Ali döneminde takibata uğrayan ve siyasî yaşamdan uzak tutulan muhalefet, oynaması gereken rolü yeniden öğrenmeli. Yıllar süren diktatörlük nedeniyle tırpanlanan siyasi partiler, siyasi seçim kampanyası yürütebilecek hızlı bir politik mekanizma inşa etmeli. Bunların tamamı için zamana ihtiyaç var. Yakınındakilerin, Bin Ali'nin milislerince vurularak öldürüldüğünü gören insanların yaşadığı hayal kırıklığı anlaşılabiliyor. Dün hükümeti terkedenler, ne koşulda olursa olsun, ateşe benzin dökmekten kaçınmalı."

Hollanda'dan de Volkskrant, bilişim sektörünün devlerinden Apple'ın, gazete basan yayınevlerine yaptığı muameleyi eleştiriyor. Gazete, Apple'nin, yayınevlerini iPadlerde gazetelerin okunabilmesi için baskı altına aldığını belirterek, şu yorumu yapıyor:

"Yayınevleri baskı altında. Gazetelerinin iPad'de okunabilmesi için Apple'ye yatırım yaptılar. İlk kez sanal alemde para kazanabilmek için gerçek bir şans gördüler. Apple başlarda bunu ücretsiz temin etti. Şimdi ise abonelerinden ödeme yapmalarını ve yayınevlerinin de kazançlarının yüzde 30'unu kendisine vermesini istiyor. Bunu yapmayanlar Apple'nin uygulamasından çıkarılıyor. Hukuki açıdan bakıldığında bunun işlemesi mümkün. Ancak Apple'nin imajı bu uygulama nedeniyle mutlaka zarar görecektir. Yayınevleri dişlerini gıcırtarak Apple'ye para ödüyorlar. Ancak orta vadede bu teknoloji devine olan bağımlılıklarını azaltacak Apple'nin rakiplerinin başarılı olmasını umud ediyorlar."


Salzburger Nachrichten ise yine Apple ile ilgili yorumunda, şirketin bir numaralı ismi Steve Jobs'un sağlık sorunlarını ve bunun şirkete etkisini yorumluyor:

"Steve Jobs Apple'nin en güçlü ama aynı zamanda da en zayıf tarafı. Böylesine bir figürün karizması, bir şirket için önemli bir varlık ve zaiyata uğradığında da durumu tersine çevirebilecek büyük bir ipotek. Steve Jobs'un hastalığı yenmesi ve yine şirketin başına geçebilmesi temenni ediliyor. Ancak böyle olsa bile Jobs ve Apple, yönetimi gözle görülür, daha geniş bir temele oturtursa iyi eder. Apple'nin devrimci ve yenilikçi ruhunun Steve Jobs sonrasındaki dönemde de ayakta tutulabilmesi ancak bu şekilde mümkün olur."

İtalya'dan La Stampa ise Başbakan Silvio Berlusconi'nin adının yeni bir seks skandalına karışmasını değerlendiriyor:

"Halk tarafından seçilen bir Başbakan, bizlerden biri değildir. Başbakan bizden daha iyi olmalı ya da en azından böyle bir izlenim bırakmalı. Çünkü o, bir ülkenin dünyaya sergilenen fotoğrafı. Ve işte bu nedenle, riyakârlığın kutsal kurallarına saygı göstermeli. Yani kötü huy ve alışkanlıklarını dizginlemeli ya da onları örtbas edebilmeli. Tıpki John F. Kennedy, Bettino Craxi ya da François Mitterand'ın yaptığı gibi. Eğer yakalanırsa da o zaman özür dilemeli ve ortaya çıkanları inkâr edip, özel yaşama saygı gösterilmesi gerektiği ya da kendisine komplo düzenlendiği gibi başka konulardan bahsetmemeli."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Beklan Kulaksızoğlu