1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

18 Nisan 2013

Almanya’nın ekonomik beklentileri ve Federal Meclis‘in Kıbrıs yardım paketine onay vermesi, bugünkü Alman gazetelerinden derlediğimiz yorumların konuları.

https://p.dw.com/p/18J12
Fotoğraf: Fotolia

Esslinger Zeitung adlı Alman gazetesi ilkbahar ekonomik tahmin raporunu konu alan yarımında şu görüşlere yer veriyor:

“Almanya’nın ekonomik bakımdan yıllardır ayakta kalmayı başarmış olması gerçekten takdir edilmeli. Güney Avrupa’nın kriz ülkeleri, ekonomisinin geliştiği, işsiz sayısının az olduğu, sosyal güvenlik bütçesinin açık vermediği ve vergi gelirlerinin arttığı Almanya’yı gıptayla izliyorlar. Ama başkasına bakmak aynı zamanda hata ve beceriksizliğini gözler önüne seren kendi durumunu da tartmak, demektir. Bunun idrakinden değişiklik için güç ve cesaret alınabilir. Bu tespit aynı zamanda, kendini sürekli şikâyet etmek zorunda hisseden Almanlar için de geçerlidir.”

Berliner Zeitung, Kıbrıs yardım programının Alman Meclisinin tartışılıp karara bağlanmasına ayırdığı yorumda alternatifsizlik iddiasıyla meclisin baskı altına alındığını savunuyor:

“Alman Meclisinin yardım paketini onaylamaktan başka çaresi olmadığı doğruysa bu karşı argümanların olmamasından değildir. Siyaset ve finans dünyalarındaki statükonun korunması için kaçınılmaz sayılan evet oyları, Federal Meclis’in bin bir zorlukla kazandığı karara katılma hakkını ortadan kaldırmaktadır. Hatta daha da ileri gidip, parlamentoya şantaj yapıldığı bile söylenebilir. Milletin temsilcisi usulen söz hakkına sahip ama kararlara yön verme yetkisinden elinden alınıyor. Bu durumda genel kurulda yapılan oylamalarla sözde demokrasi işletilmiş oluyor. Hal böyle olunca da, ‘Almanya'nın Alternatifi’ gibi şüphe uyandıran partilere zemin hazırlanıyor. Olan, solmaya yüz tutan demokrasiye oluyor.”

Rostock’ta yayımlanan Ostsee-Zeitung Kıbrıs’ın iflastan kurtarılmasında izlenen yolun parlamenter demokrasiye gölge düşürdüğünü vurguluyor:

“İflasın eşiğindeki Kıbrıs’ı kurtarmak amacıyla hazırlanan yardım paketine yine ‘sistemik önem’ gerekçe yapıldı. Bütün kapıları açan ‘alternatifsizlik’ iddiası son üç yılda on iki kez işletildi. Demek ki Kıbrıs sistemik önemi bakımından Avrupa’nın kaderini tayin edebilirdi. Almanya’nın en fakir eyaletinin üçte ikisi kadar yurtiçi hasıla yaratan bu küçük adanın koca Avrupa’yı felakete sürükleyebileceği iddiasına kim inanır? Buna göre, battığı takdirde komşu köydeki bankayı da iflasa sürükleyebileceği için en küçük köy bankasının da sistemik sayılması gerekmez mi? Sistemik önem artık içi boş, ama siyasi niyetlere ciddiyet havası veren bir kavram olup çıktı. Kıbrıs’ın, genel kuruldaki lâf cambazlığıyla pazarlandığı gibi gerçekten kurtarılabileceği zaten şüpheli. Kesin olan, ayrılan yardımın yetmeyeceği. Yunanistan iki kez can simidi atılmasına rağmen borç faiz ve taksitlerinin altında eziliyor. Geçen yıl ortakları Portekiz’e 28 milyar euroluk yardım yapmış. Bu paranın sadece 800 bin eurosu bütçeye aktarılmış, 27 milyardan fazlası ise alacaklılara ödenmiş. Slovenya da eklenince, iflasın eşiğindeki Euro ülkelerinin sayısı altıya çıkmış olacak.”

Kıbrıs yardım paketiyle ilgili bir diğer yorum da Maerkische Oderzeitung gazetesinde yayınlandı:

“Kıbrıs küçük ama bankacılık sektörü büyük. Ama en büyük bankası bile Almanya’nın en küçük bankasına ancak yetişiyor. Alman Meclisi ise Kıbrıs’ın acilen on milyar euroya ihtiyacı olduğunu kabul ediyor. Kıbrıslılara acıdığından değil, Kıbrıs’ın batmasının bütün ortak para bölgesini tehlikeye atacağı gerekçesiyle. Anlaşmalara göre mali yardımın ilk şartı borçlunun sistem açısından önemli olması. Kıbrıs’ın gerçekten bu kadar önemli olup olmadığı ancak battıktan sonra anlaşılabilir. Krizle mücadeleye önce küçük mevduat sahibinin de ortak edilmeye kalkışılması bütün Avrupa’da huzursuzluk yarattı. Bütün Avrupalılar banka hesabının tehlikede olduğunu düşünmeye başlarsa bu işin sonu hayırlı olmaz.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Hülya Schenk