1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

19.05.2009 - Avrupa basınından özetler

19 Mayıs 2009

19.05.2009 tarihli Avrupa gazetelerinin başlıca gündem konularını Washington'da yapılan Obama-Netanyahu görüşmesi ve inişli çıkışlı bir seyir arz eden Rusya ile Batı arasındaki ilişkileri oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/HtJn

İspanya'nın başkenti Madrid'de yayımlanan ABC, Netanyahu-Obama görüşmelerine atıfta bulunarak, ABD Başkanı'ndan Ortadoğu'da mucize yaratmasını beklemenin doğru bir yaklaşım olmayacağının altını kuvvetle çiziyor:

“Obama, seçim kampanyasında kullandığı 'Yes, we kann- Evet, yapabiliriz' sloganının hayata geçirilmesinin pek de kolay olmadığını, göreve geldikten sonraki ilk siyasi girişimlerinin ardından anlamıştır mutlaka. Obama'nın tıpkı İran'a yaptığı uzlaşmaya dönük açıklamalarının istenen karşılığı görmemesi gibi, Netanyahu ile görüşmesinde Beyaz Saray'ın Ortadoğu ile ilgili İsrail'le yaptığı baskılar da havada kaldı. Bu deneyim, Amerikan Başkanı'nın Ortadoğu'da yaşanan çekişmelerde ancak sınırlı rol oynayabileceğini gösterdi. Elbette Obama, dünyanın en güçlü devletinin başındaki lider olarak, bu konuda daha cesur davranmaya, girişimlerde bulunmaya muktedir. Ancak yine de bu zorlu bölgede mucize yaratmasını ummak beyhude bir bekleyiş olur; en azından bugün için.”

İtalya'da yayımlanan La Stampa bugünkü nüshasında Rusya-Batı ilişkilerini yorum sütunlarını taşıyor. Sözkonusu gazete ilgili yorumunda, Rusya’nın Batı’yı bir tehdit olarak algılamasının yanlış bir yaklaşım olduğunu savunuyor:

“AB ve NATO'ya giren eski Sovyetler Birliği ve Doğu Bloğu ülkeleri, adı geçen birliklerin getirdiği üyelik şartları nedeniyle Rusya'nın güvenliğini hiçbir şekilde tehdit etmiyor. Öyle ki ülkenin batı sınırı, tarih boyunca hiçbir bu kadar güvende olmamıştı. Ancak Rusya, bu gerçeği görmemek konusunda ısrarcı tutumunu devam ettiriyor. NATO ve AB, Rusya için tehditten çok barış garantisi anlamına geliyor. Buna rağmen Moskova, güttüğü milliyetçi dış politika nedeniyle bu açık olguyu algılamakta güçlük çekiyor.”

Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de yayımlanan sol-liberal Nepszabadsag gazetesi ise Sri Lanka'da sona eren iç savaş sonrası devlet güçlerinin izlediği politikaların yeni bir savaşı tetikleyebileceğine dikkat çekiyor:

“Dış dünyanın, zafer sarhoşu Sri Lanka yönetimini ve ordusunu barış yanlısı bir tutuma çekip çekemeyeceği son derece şüpheli. Yönetimden beklenen asıl hamle elbette militanlarla değil, Tamil azınlıkla yapılacak bir barıştır. Askeri operasyonlar sona erdi, ancak ülke yönetimi söz konusu etnik azınlığa barış elini uzatmadığı ve onların yasal özerklik haklarını tanımadığı sürece Tamil Kurtuluş Kaplanları yeniden çatışma sahnesine çıkabilir. Bu tür ihtilaflar sadece askeri zaferlerle sona erdirilemediğinden, uzun soluklu yeni bir iç savaş alevlenebilir."

Son olarak Fransız basınından bir alıntı aktarıyoruz. Paris'te yayımlanan Le Courier Picard, Mynmar'daki askeri cunta tarafından ev hapsine tabi tutulan barış yanlısı Nobel ödüllü muhalefet lideri Aung San Suu Kyi'nin durumu yorumluyor:

“Sağlık sorunlarıyla boğuşan bu küçük kadının yegâne suçu, ülkede iç barışın tesis edilmesi için askeri rejime direnmesi ve halkı adına demokrasi mücadelesi vermesi. Uluslararası kamuoyu, ülkesinde çok sevilen bu demokrasi ve barış abidesi için harekete geçti. Ancak ne yazık ki, askeri cunta, Avrupa'nın tehditlerine ve ambargosuna kulaklarını tıkamış durumda. Ancak daha önce edinilen tecrübeler de gösteriyor ki, kısa vadede etki göstermesi için uygulanan radikal ambargolar, söz konusu ülke halkının acı çekmesinden başka bir işe yaramıyor.”


Derleyen: Özlem Coşkun

Editör: Murat Çelikkafa