19.06.2009 - Avrupa basınından özetler

Avrupa basınından derlediğimiz basın özetlerine bir Lüksemburg gazetesi ile başlıyoruz. Luxemburger Wort gazetesi protesto gösterilerini konu aldığı yorumunda İran’ın çağdışı bir devlet olduğu görüşüne yer veriyor:

“İran’da günlerdir yüz binlerce kişi hileli seçimi, mutlakıyetçi ve sözde başkanlığa dayalı yönetim şeklini, ama öncelikle de, Ahmedinejad’ın sadece kuklası olduğu çağdışı din devletinin Ortaçağ kafalı mollalarını protesto ediyor. Bütün demokratlar, kökleri çok eskilere uzanan bu yüksek kültür toplumunun can pahasına modern çağa atlama gayretini ibretle izliyor. Ama hür doğan insan hala zincirlerini kıramadı. Sadece İran’da da değil. Ama özgürlüğü boğan zincir, sadece onu taşıyan tahammül ettiği kadar dayanabilir. Çünkü insanın gerçek doğası, onu insan yapan özelliği, onun varlık temeli, hürriyettir. Komünizm bu yüzden iflas etmiştir. İran’da ve başka yerlerde, hürriyeti baskı altında tutanlar da başarısızlığa uğramaya mahkumdur. İnşallah bu rejimin sonu, daha fazla kan dökülmeden ve bir an önce gelir.”

Kopenhag’da yayımlanan Information adlı Danimarka gazetesi ABD Başkanı Barack Obama’nın İran yüzünden itibarını tehlikeye attığını savunuyor:

“ABD Başkanı'nın dünya politikası üzerindeki nüfuzu, İran’daki güç dengesini, iki ülke arasındaki yumuşama imkânını tehlikeye sokmadan göstericiler lehine değiştirebilecek kadar fazla. Ama susmakla, reformcu Başkan imajını riske atmış oluyor. Obama’nın, milyonlarca İranlının olumlu değişiklik için cesaretle verdiği mücadelenin ABD açısından fark etmediğini söylemesine anlam vermek zor. Böylece Amerikalılara verdiği, ‘birlikten değişim doğar’ mesajına zarar vermiş oluyor.”

İtalyan La Stampa gazetesi ise, Obama’ya yöneltilen, İran’daki gelişmelere yumuşak tepki gösterdiği şeklindeki eleştiriye şu satırları ayırmış:

“Amerikan kamuoyu İran’daki gelişmelerden etkileniyor ve Cumhuriyetçiler de bu fırsatı seziyor. Cumhuriyetçi Parti başkanlık seçiminde yenilgiye uğramasından bu yana ilk kez Beyaz Saray’ı köşeye sıkıştırmayı başardı. Başkan Obama’yı insan haklarını kararlı bir şekilde savunmamakla suçluyor. Yardımcısı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da Başkan’a baskı yapıyorlar. Biden, Senato’nun nabzını tutarken; bayan Clinton, insan hakları avukatlığında Fransa’nın kendilerini geçmesinden endişe ediyor. Kendini savunmak durumuna düşmesi, Obama’nın liderlik vasfını sarsabilir. Bunu önlemek için daha sert ifadeler kullanması şart.”

Brüksel’deki Avrupa Birliği zirvesinin, Komisyon başkanının yeniden seçilmesiyle ilgili tartışmalara sahne olmasını Hollanda’nın de Volkskrant gazetesi şöyle yorumluyor:

“Zavallı Jose Manuel Barroso. Sempatik Portekizliden beş yıl daha AB Komisyonu’na başkanlık yapması rica edildi. Avrupa Parlamentosu’nun pasiflikle, hükümet başkanlarının ise aşırı faal olmakla suçladıkları Komisyon başkanının görevini hakkıyla yapması beklenemez. Eski bir Komisyon üyesi bu görevi, iki kaynanalılığa benzetmişti. Ama Barroso’ya acımak da olmaz. Hükümet başkanları tarafından aday gösterilebilmek için şahsı için lobicilik yapan kendisi değimliydi?”

Avusturya’nın Kurier gazetesi Barroso’nun yeniden Komisyon başkanlığına aday gösterilmesini eleştiriyor:

“Avrupalı seçmenin Komisyon başkanını doğrudan seçememesi içler acısı bir durum. Jose Manuel Barroso bunu tartışmaya açık olmalı ve herkese yaranmaya çalıştığı vasat çalışmasının hesabını verebilmelidir. Ama AB henüz o olgunluğa erişmedi. Barroso’nun yeniden aday gösterilmesi Avrupa’nın demokrasi açığını gözler önüne seriyor. Avrupa’nın şeffaf olmadığı şeklindeki önyargılar doğrulandı. Koltuk kavgası Avrupa’ya yakışmaz, Avrupa projesine zarar verir ve kamuoyunu hayal kırıklığına uğratır. AB aleyhtarlığı daha da artarsa, buna kimse şaşırmasın.”

Derleyen : Ahmet Günaltay

Editör: Ayhan Şimşek