1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

19.10.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar19 Ekim 2004
https://p.dw.com/p/Absy

Türkiye’nin AB üyeliği, Türk politikacıların Avrupa’ya ziyaretleri ve temasları Alman ve Avrupa medyasında, gazetelerde boy boy yayımlanmaya devam ediyor. Süddeutsche Zeitung gazetesinde “Anadolu Delikanlısı” başlığıyla yayımlanan yorumda da yine Türkiye’nin AB üyeliği konusu işleniyor. Yorum özetle şöyle:

”Türkiye bir konuda Avrupa’ya yakınlaşmış durumda: Paketleme sanatında. Ankara’daki paketleme uzmanlarının son dönemde yaptıkları saygıyı hak ediyor. Başbakan Erdoğan‘dan Dışişleri Bakanı Gül’e, oradan büyükelçilere ve konsolosluklara kadar herkes Avrupa yolculuğunda elele vermiş durumda. Buna paralel olarak, örneğin Bavyeralı gazeteciler ve bakanlar, Türkiye’deki gelişmeleri, ”Anadolu delikanlısı”nın Avrupa ile birleşmeye ne kadar hevesli olduğunu bizzat görmeleri için ülkeye davet ediliyorlar. Bunlar yapılırken, iki büyük reklam spotu sürekli tekrarlanıyor: Birincisi: Türkiye‘nin daha şimdiden Avrupa’nın dünya görüşü ve değerlerine sahip çıktığı mesajı. İkincisi: Türkiye’nin üye oluncaya dek herşeyin daha iyi olacağı. Bu, ”gönülleri alma girişiminin‘ ilginç sonuçları olacaktır. Türkiye’nin Birlik üyeliğine eleştirel gözle bakan bazı ülkeler görüşünü değiştirip, diğer safta yerini alacaktır. Ezeli düşman Yunanistan, Türkiye’nin üyeliği için nedereyse ortak bir paydada birleşmiş durumda görünüyor. AB’nin üç büyüklerinden Gerhard Schröder, Jacques Chirac ve Tony Blair çoktan Türk kampanyasının parçası durumuna geldiler bile. Bazı başkentlerde Merkel gibilerinin arada bir bozuk sesler çıkartması ise Ankara’yı pek ırgalamıyor. Ne var ki Erdoğan, Avrupa hükümetlerini ikna etmiş gibi görünse de Avrupa halklarının çekimserliği devam ediyor. Ve Türkiye’nin üyeliği için referansların dozu arttıkça, Avrupalı‘nın Ankara‘ya muhalefeti gittikçe tırmanabilir. Bu yüzden, Türkiye’den uzun erimli bir strateji belirlemesi beklenir. Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda güzel görüntüsünün bir hayaldan ibaret olmadığını kanıtlaması gerekmektedir.”

Berlin’i ziyaret etmekte olan Türk Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Süddeutsche Zeitung gazetesine verdiği demeçte görüşlerini dile getiriyor. Makalede Gül, Türkiye’ye 17 Aralık’ta üyelik için müzakere tarihi verilmesi durumunda, bunun bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. Gül, Günter Verheugen’ın İlerleme Raporu’nda yer alan tüm tavsiyelerinin kabul edilmesi gibi birşeyin de sözkonusu olmadığını vurguluyor. Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin AB üyesi ülkelerin iç politik tartışmalarına kurban edilmemesi gerektiğini belirten Gül, Türkiye’ye adil davranılması gerektiğini ve reform sürecinin de geri dönülmez bir aşamada olduğunu belirtiyor. Bakan Gül, ”Temel demokratik ilkelere ve insan haklarına saygılı olan Müslüman bir toplumun mümkün olduğunu kanıtlıyoruz” şeklinde konuşuyor. Alman Hristiyan Birlik partilerinin Türkiye’ye ”imtiyazlı ortaklık” öneresini ise Gül, ”kabul edilemez” olarak niteliyor. Gül, AB’nin yeni üyesi Kıbrıs Rum yönetiminin de Türkiye’ye veto koymayacağını beklediğini söyleyerek, genişleme konusunda yeni üyelerin engel çıkartmama sözünün bulunduğunu anımsatıyor. Abdullah Gül, Türkler‘in Kıbrıslı Rumlar‘a yaptıkları jestlerin dünya tarafından kabul edildiğine, sadece Kıbrıslı Rumlar‘ın bunu görmezden geldiğine dikkat çekerek, ”Daha ne yapalım, artık onların birşey yapması lazım” şeklinde konuşuyor. Almanya’dan tank alımı konusuna ilişkin olarak da Türk Dışişleri Bakanı, ”şu an için gündemde böyle bir konunun olmadığını” vurguluyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung

gazetesinin aynı konuda manşetten verdiği haber, ”imtiyazlı ortaklık uzlaşması” başlığını taşıyor ve Fransız Sosyalistleri‘nin birdenbire bu formülü keşfederek benimsediklerini aktarıyor. İlgili makalede, Fransız Sosylasitleri‘nin lideri François Hollande’ın, AB’nin Türkiye’ye tam üyelik yerine "imtiyazlı ortaklık" opsiyonunu elinde tutması gerektiği, bu çözüm formülünün Fransa Meclisi’nde çoğunluğun onayını alabileceği de yer alıyor.

Almanya’daki Opel otomobil işletmelerinde gelinen kritik noktanın ekonomiye olası yansıması konusunda İtalyan La Repubblica gazetesinde şu satırları okuyoruz:

"Alman ekonomisinin üzerindeki kara bulutlar yoğunlaşıyor. Ve Opel’deki anlaşmazlık, sosyal atmosferi etkiliyor. Vergi gelirlerinde beklenilen geriye gidiş ise Berlin’in Avrupa İstikrar Paktı’nı dördüncü kez ihlal etmesine yol açacak. Öte yandan, Alman Merkez Bankası, aylık raporunda ham petrol fiyatlarının yükselmesinden endişe duyduğunu bildiriyor. Opel’deki anlaşmazlık, işyerlerinin kapatılması tehlikesine karşı girişilen iş bırakma eylemleri ise görüntüyü daha bozan faktörler arasında bulunuyor.”