1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

20.01.2006 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Yeşim Kasap20 Ocak 2006
https://p.dw.com/p/Abnk

Bugün basın özetlerinde, Tahran yönetimi ile Batı ülkeleri arasındaki nükleer program kavgası sürerken, Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’ın, “Teröre nükleer silahla cevap veririz“ diye tehdit savurmasına ilişkin yorumlar, El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in son ses bandı ve Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinde, Alman vatandaşlığına geçmek isteyen Müslümanlar için hazırlanan vicdan testiyle ilgili yorumlar göze çarpıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’ın nükleer tehdidine ilişkin olarak Financial Times Almanya gazetesinde şöyle deniliyor:

„Chirac, sadece Fransa’nın bir nükleer güç olduğunu hatırlatmaya çalışmadı. Aslında Batı’nın terör karşısında farkıl silahlara, yani nükleer güce sarılması gerektiğini anlatmaya çalıştı. Şartlar değiştiği için güvenlik doktrinimizi de değiştirmeliyiz diyen Chirac’ın bu çıkışı çaresizlik ifadesi aynı zamanda. Kendisini de dedidği gibi, atom bombası ’kullanılmayacak türden bir silah’…“

Avusturya’da yayımlanan sol liberal Der Standard gazetesine göz atıyoruz:

„Fransa Cumhurbaşkanı sözde İran yönetimini pazarlığa zorlamak için tehdit savurdu. Ne var ki bu Chirac’ın sarfettiği sözlerden sonra tarafların masaya oturma şansları hemen hemen hiç kalmadı. Chirac, İran’ın iddiasını, Batı’nın tehdidi altında ve bu nedenle kendilerini savunmak durumunda olduklarını, doğrulamış oldu.“

Almanya’nın yerel ölçekli gazetelerinden Maerkische Oderzeitung, Chirac’ın tehdidini, içpolitik bir manevra olarak değerlendiriyor:

„Anlaşılan son zamanlarda itibar ve güç kaybeden Chirac, sivri bir çıkış yapıp puan toplamak için İran krizi gibi bir olayı bekliyordu. 16 ay sonra Fransa’da yeniden cumhurbaşkanlığı seçimine gidilecek. Haftalarca süren banliyö ayaklanmaları sırasında Chirac’ın sesi soluğu çıkmadı. Şimdiyse kendini kanıtlamaya çalışıyor. Ancak Chirac’ın söyledikleri, Avrupa Birliği’nin Iran’a karşı belirlediği ortak stratejiyle falan ilgilisi yok. Daha çok ABD Başkanı Bush’unkilere benzer türden bir çıkıştı bu.“

Ancak Chirac’ın çıkışına olumlu bakan yayın organları da var. Onlarda biri İsviçre’de yayımlanan Neue Züricher Zeitung gazetesi:

„Jacques Chirac gerçekleri söyledi. Terörle mücadele, öyle kültürlerarası diyaloğun geliştirilmesi, sınır denetimleri, polisle, şüphelileri takip etmekle filan yapılmaz. İran’ın gözünü korkutmak, ancak Fransa Cumhurbaşkanı’nın aklına geldi. İyi ki de Bush’tan önce davrandı. Çünkü eğer Bush benzer bir konuşma yapsaydı, o zaman işler değişirdi. Chirac hem kendi ülkesine hem de Avrupa’ya büyük bir hizmette bulundu.“

Tehdit savurarak dikkatleri üzerinde toplayan biri daha var: El Kaide lideri Usame Bin Ladin. Ladin’in ABD’de yeni saldırılar olacağını haber vermesine ilişkin olarak sol liberal İngiliz The Guardian gazetesinde yazanlara bakıyoruz:

„Bin Ladin’in ses bandı, iyi düşünülmüş bir medya aksiyonuydu. Dünyanın en ünlü teröristi, ABD’ye adeta dil çıkarıp ‚Bush beni yakalayamaz’ dedi. Bu bant hem Bin Ladin’in dostlarını, hem de düşmanlarını şöyle bir silkeledi. Tabii Bin Ladin’in söylediklerine de kulak vermek gerek. Bin Ladin, ABD’nin Afganistan ve Irak’tan askerlerini çekmesi karşılığında ateşkes öneriyor. Ama Batı bunu barış önerisini olarak algılamamalı. Bin Ladin sadece zaman kazanmaya çalışıyor.“

İtalyan Corriere Delle Sera gazetesinde şu satırlar dikkat çekiyor:

„Bin Ladin terör tehdinde bulundu ama ne kadar yorgun göründüğü de dikkatlerden kaçmamalı. Ayrıca pazarlık ve ortak zeminde buluşma mesajları da vardı.“

Basın turumuzda son konu, Almanya’nın Baden-Württemberg Eyaleti’nde Alman vatandaşlığına geçmek için başvuran Müslümanlar için hazırlanan vicdan testi. Birçok Alman gazetesi, vicdan testinin Federal Meclis’te tartışılmasını ve bunun yankısını sütünlarına taşımış. Yerel ölçekli Badische Zeitung gazetesi şu yorumu yapıyor:

„Baden-Württemberg Eyalet İçişleri Bakanı Rech, bugüne kadar bu testin neden aşağılayıcı ve böylece hukuken yanlış olduğunu anlamadı. Bu test gülünç ve utanç verici. Utanç verici demişken, SosyaL Demokrat Parti’nin, Meclis’teki tartışma sırasındaki tutumu da utanç vericiydi. Önce testi eleştirdiler, sonra Yeşilleren getirdiği, testte değişiklik yapma önerisini reddettiler. Böylece koalisyon ortaklarına ne denli bağlı olduklarını sergilediler. Siyasi arenada bu gibi manevralar alışılmış bir durum olabilir, ama Sosyal Demokrat Parti giderek inandırıcılığını kaybediyor.“

Başka bir yerel Alman gazetesi olan Westfaelischer Anzeiger’de de şöyle deniliyor:

„Bu vicdan testiyle Alman pasaportu almak isteyen Müslümanların gerçek düşünceleri açığa çıkartılamaz. İnsanların gelenek ve düşüncelerini bir kağıt parçasıyla değiştiremezsiniz… Devlet göçmenlerin bilgisini ve Alman topulumuyla iletişimlerini artıracak önlemler alsa çok daha yararlı olur. Örneğin göçmenlere Anayasa ile ilgili kurs verilebilir, buna karşılık devlet memurları da İslamiyet hakkında aydınlatılabilir.“