1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

19 Ağustos 2014

Alman basınında Almanya’daki silah ihracatına ilişkin tartışmalar ile Ferguson’daki olaylar ele alınıyor.

https://p.dw.com/p/1CxC1
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Alman basınından özetler

ABD'nin Ferguson kentinde siyahî bir gencin polis tarafından öldürülmesi ile başlayan olaylar büyüyor. Stuttgarter Zeitung konuyu ABD Başkanı Barack Obama açısından ele alıyor:

“Obama göreve başlamadan önce kendisini siyahî bir başkan olarak değil, Post-Irkçılık dönemi Amerikası'nın başkanı olarak konumlandırmaya çalıştı. Kendisini, kızlarında yaşamaya devam edecek olan ‘büyük Amerikan tarihinin bir parçası' olarak tanımladı. Bu tarihin, sonsuza kadar gerçekleşmesine katkı sağlamak istediği büyük idealler tarihi olduğunu söyledi. Fakat Obama'nın göreve başlamasıyla tüm halkı saran bu güzel post-ırkçılık dönemi ütopyasının gerçeklerle yer değiştirmesi uzun sürmedi. Giderek daha fazla sayıda siyahî Amerikalı için, post-ırkçılık güzellemeleri dönemi Ferguson'daki gencin öldürülmesi ile tarihe karıştı.”

Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel, koalisyon ortağı Hrıstiyan Birlik partilerinin yoğun eleştirilerine karşın, silah sevkiyatının artırılmasından yana olmadığını açıkladı. Mittelbayerische Zeitung'da konuya ilişkin bir yorum göze çarpıyor:

“Biraz savaş diye bir şey yoktur. Almanya'nın askeri anlamda dünyada nasıl bir rol oynaması gerektiğine ilişkin kamuya açık bir tartışma yürütmemiz gerekiyor. Buna sadece doğrudan müdahale sorusu değil, dolaylı müdahale sorusu da dâhil. Ne kadar acı olsa da bu tartışmanın artık bir neticeye bağlanması şart. Her şeyden önce de bunun vatandaşlara açıklanması gerekiyor. Fakat bu Başbakan Merkel'in görevi. Şu anda Başbakan'ın karar alma konusundaki açığını kendi lehine kullanacak kadar zeki Ekonomi Bakanı'nın değil.”

Frankfurter Rundschau gazetesinde de aynı konuda bir yoruma yer veriliyor:

“Silah sevkiyatı ne zaman meşru, ne zaman değil? Alman savunma politikasının özünü savaş silahları denetim yasası ile dış ekonomi yasası beliriliyor. Fakat savunma ürünleri ticaretini güvenlik ve kalkınma politikasının odağına yerleştirmeye engel olan ne? Yanıt şu: Adına layık bir Alman ve Avrupa savunma ve güvenlik politikası eksikliği. Ölçülü bir strateji kriz bölgelerine müdahalede bir eylem kılavuzu olmakla kalmaz, aynı zamanda silah ihracatında da yardımcı olur. Sevkiyat meşruiyet kazanır, anlaşılır hale gelir ve etik açıdan da savunulabilir durumda olur.”

Heilbronner Stimme gazetesinde de savunma ürünleri ihracatına ilişkin yorum görülüyor:

“Savaş silahları ihracatına ilişkin olarak son 14 yıldır aynı temel ilkeler geçerli. Şayet insan hakları ihlalleri engellenebilecekse, savaşçılara silah sevk edilmesini talep etmek siyasi açıdan yoruma açık bir alan olabilir. Ne olursa olsun Sigmar Gabriel'in Almanya'nın dünyaya olabildiğince az sayıda silah göndermesi yönündeki tutumu, Hrıstiyan Birlik içindeki patırtıdan ziyade, bu ilkelere dayanıyor. Geçen yıllardaki cömertlik ise bu yasaların sınırların dışına çıkarak yorumlanmasıydı. Bunun teamül hukukuna dönüşmesi engellenmeli.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Özay