1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

20 Mart 2013

Kıbrıs'taki kriz ve Obama'nın Ortadoğu gezisi, bugünkü Alman basınında öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/18128
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Leipziger Volkszeitung gazetesi, Güney Kıbrıs'taki ekonomik kriz çerçevesinde Avrupalı poltikacıların izlediği politikaları eleştiriyor.

"Kıbrıs’ın AB’nin kurtarma planındaki kredi koşullarını reddetmesi anlaşılabilir: Zira mevduat hesaplarından vergi alınması, binlerce kişiyi işlemedikleri bir hatadan sorumlu tutuyor. Bu kurtarma planı hayata geçirilseydi bile, uçuruma düşüş yolunda sadece geçici bir durak olacaktı. Örnek olarak, bakınız Yunanistan. Ya da her ne kadar Brüksel bunu görmezden gelmeye çalışsa da Portekiz. Portekiz tasarruf diktasının tüm koşullarını çalışkan, örnek bir öğrenci gibi yerine getirdi. Ama buna rağmen, belki de tam da bu nedenle durumu giderek daha da kritikleşiyor. Kıbrıslıların yardım paketine "Hayır" demesinin yol açtığı endişe, Kıbrıs’ın geleceğinden ziyade, başka ülkelerin bu durumu emsal alması korkusundan kaynaklanmaktadır. Bu ülkeler giderek daha budalaca bir hal alan tasarruf diktasına boyun eğmektense Euro Bölgesi’nden çıkmayı tercih edebileceklerdir."

Stuttgarter Zeitung'un aynı konuya ilişkin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

"Kıbrıslıların şişirilmiş bankacılık sistemlerini, Avrupa’nın normal standartlarına uydurması gerekir. Oysa onlar, Rusya kartını oynamayı deniyor. Ancak Rusya da vereceği her yardımın karşılığını fazlasıyla geri ödetecektir. Örneğin Kıbrıs kıyılarındaki doğal gaz çıkarma planlarından veya Kıbrıs bankalarına nüfuz ederek. Ayrıca Kıbrıs’ın şunu da iyi bilmesi gerekiyor. Bu adımların her birinde Avrupa'dan dayanışma bekleme hakkını daha da kaybedecektir."

Geçiyoruz Kıbrıs'tan Ortadoğu'ya... Frankfurter Allgemeine Zeitung, Obama'nın İsrail, Batı Şeria ve Ürdün'ü kapsayan ve dün başlayan dört günlük Ortadoğu gezisini, şöyle değerlendiriyor.

"Tabii ki Suriye’de büyük bir çatışma var ve İran da bir tehdit oluşturuyor. Ama belki de İsrail ve ABD açısından bu ziyaretin konusu, en önemli ve elzem olanın altını çizme amacı taşıyor: Yani İsrail-ABD ittifakının ölümsüzlüğünü, sarsılmazlığını vurgulamak. Bunda iç politik hesapların da payı var. Ama yine de Başkan Obama’nın bunun için dünyanın yarısı kadar bir yolu tepmesi gerekir miydi? Müslümanlar ve Arapların gönlünü kazanma çabaları sonuçsuz kalan Obama, şimdi ortağı İsrail’e nezaket ziyaretinde bulunuyor. Bunun içinde kendi politikasına dair bir yorum görmek mümkün mü?"

Basın turumuzu Neue Osnabrücker Zeitung’un aynı konuya ilişkin yorumu ile noktalıyoruz:

"Bir zamanlar Filistin devletinin parçası olması öngörülen topraklarda son hız Yahudi yerleşimleri inşa edilmesine bakıldığında İsrail Başbakanı Netanyahu’nun sözleri ne kadar acı bir tat bırakıyor. Obama, bu ikiyüzlülüğün maskesini düşürse ve tıkanmış barış görüşmelerine ivme kazandırsa ne kadar büyük bir umut ışığı olur... Oysa o, bunun yerine, sarsılmaz bir dostluk ve barışın gerekliliğine dair boş sözlerle dolu açıklamalar yapıyor. Obama’nın bundan yaklaşık 4 yıl önce Kahire’de yaptığı ve Arap dünyasında büyük bir umudun fitilini tutuşturduğu konuşması akla geldikçe, bu parlak fikirlerden yoksun sözler, iyice acı veriyor. O dönemde o kadar çok şey vaat ettiği için Filistinlilerin şimdiki hayal kırıklığı da o kadar büyük. Obama’yı alaya alan sloganlar, Filistinlilerin öfkesini ve yılgınlığını gösteriyor."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Beklan Kulaksızoğlu