21.07.2009 - Alman basınından özetler

Berlin'de yayımlanan Tageszeitung gazetesi bugünkü yorum sütunlarına Türkiye’deki siyasi durumu taşımış.

“Erdoğan iktidarda kaldıkça, yönetim daha otokrat bir hal alıyor. Ordu gücünü kaybederken 1980 darbesiyle elde edilen antidemokratik yönetim araçları ortadan kaldırılmıyor, kendi çıkarları doğrultusunda şekillendiriliyor. Basın baskı altına sokulurken, din rakiplere gözdağı vermede kullanılıyor. Şu sıra Türkiye’de özgürlükler genişliyor ancak bunun kalıcı ve istikrarlı bir hal alması için sivil muhalefetin oluşması gerekiyor. Bu sivil muhalefet şimdiye kadar ordunun AKP iktidarı karşında üstlendiği rolü, yeni ve demokratik çerçevede devralmalı. Bu toplumsal muhalefet henüz o kadar zayıf ki, Erdoğan padişah edasıyla neredeyse hiç çekinmmeden istediğini yapıyor.”

Halle kentinde yayımlanan Mitteldeutsche Zeitung ise bugünkü yorumunda Almanya’nın Afganistan misyonuna yer veriyor:

“Pazar günü Kunduz’da yaşananlar maalesef günlük hayatın bir parçası haline geldi. Afganistan’da görev yapan Alman askerleri olası saldırılardan ve kendi içlerindeki muhtemel kayıplardan endişeli. Kendilerine saldırılacağı şüphesiyle ateş açıyorlar. Bu esnada Afgan siviller ölüyor. (…) Bu gibi olayların soruşturulması şart. Ancak bunun tek gözü görmeyen bir askeri mahkeme tarafından soruşturulması olmaz. Ağırlığı olan bir savcılık makamının kurulması tüm tarafların yararına olur. (…) Profesyonellik taraf tutma anlamına gelmez hatta tam tersidir.(…)”

Honduras'taki siyasi krizi sona erdirme çabalarının başarısızlığa uğramasından sonra geçici hükümet üzerindeki uluslararası baskı artmaya başladı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton darbeciler tarafından geçici hükümetin başına getirilen Roberto Micheletti'yi, diplomatik çözüm yollarını tıkamaya devam etmesinin sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağı hususunda uyardı. Avrupa Birliği de Honduras'a yapacağı 65 milyon Euru'luk kalkınma yardımını askıya aldı. Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung yorumunda, Honduras’taki siyasi krizin çözümünde ABD’nin olası rolüne dikkat çekiyor:

“Darbeyle iktidara gelen geçici yönetim hak ve anayasaya bağlı olsaydı, uluslararası skandala yol açacak darbe yapmaz, devlet başkanı Zelaya’yı itham ettikleri suçlar yüzünden tutuklar ve kendi ülkesinde yargılardı. ABD’nin konuyla ilgili tavrı ve baskısıysa belirleyici olabilir. (…) Şayet Nobel Barış ödülü sahibi Oscar Arias'ın arabuluculuğundaki barış görüşmelerinden sonuç alınamazsa silah zengini Honduras’ta şiddetin dozu artar ve ülke iç savaşa kadar sürüklenebilir. Hali hazırda kutuplaşmaların olduğu bölgenin bu gibi örneklere ihtiyacı yok.”

Frankfurter Rundschau gazetesiyse bugünkü baş yorumunu geçen hafta Çeçenistan’da kaçırıldıktan sonra İnguşetya’da ölü bulunan Rus insan hakları savunucusu Natalya Estemirova cinayetine ayırmış:

“Batı, Moskova yönetiminin Natalya Estemirova cinayeti karşısındaki tavrını merakla bekliyor. Zira bu sayede Devlet Başkanı Medvedev yönetimindeki Rusya'nın adalet anlayışında değişiklik olup olmayacağı görülecek. Cinayet Batı'nın gözünde Moskova için bir sınav niteliğinde. (…) Medvedev'in cinayete ilişkin duyarlı sözler sarf etmiş olması, Rusya'daki halkın iyi durumda olduğu; özellikle basın ve ifade özgürlüğünün var olduğu anlamına gelmiyor. Bağımsız sivil toplum örgütlerinin talep ettiği hak ve özgürlükler Putin kadar Medvedev için de bağlayıcıdır. (…)”

Derleyen: Meltem Karagöz


Editör: Ahmet Günaltay