1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

21.09.2009 - Avrupa basınından özetler

21 Eylül 2009

Almanya’da 27 Eylül seçimleri öncesi genel durum ve Fransa’daki Clearstream skandalında dava süreci, bugünün Avrupa basınının başlıca konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/JlUz
Fotoğraf: AP

İspanyol El Periodico gazetesi, Almanya Başbakanı Merkel’i seçimlerin tartışılmaz favorisi olarak görüyor.

“Merkel ya da Merkel. Alman Başbakan, seçimler sonrası için alternatifsiz konuma gelmeyi başardı. Yeni hükümeti de Merkel’in kuracağına kesin gözüyle bakılıyor. Belirsizlikte kalan sadece Merkel’in liberallerle mi, yoksa şimdiki gibi Sosyal Demokratlarla mı iktidarı paylaşacağı. Ülkenin resesyondan çıkmaya başladığı ve Almanların güvence aradığı bir dönemde Merkel yarışa tartışılmaz favori olarak giriyor.”

Zürih’te yayımlanan Tages-Anzeiger gazetesi de aynı görüşü paylaşıyor:

“Bir mucize olmazsa Merkel, başbakanlık koltuğunda oturmaya devam edecek. Merkel bu başarıyı biraz da rakiplerine borçlu. Sosyal Demokrat Parti kendi içinde bölünmüş, personelin enerjisi tükenmiş durumda. Başbakan adayı Frank-Walter Steinmeier her ne kadar sempatik bir insan ve iyi bir dışişleri bakanı olsa da seçim mücadelesini son anda lehine çevirebilecek biri değil. Hele söz konusu olan rakip Merkel ise. Angela Merkel son dört yılda pekçok şeyi doğru yaptı, ekonomideki canlanmayla puan topladı. Kriz patlak verdiğinde de çek defterine sarıldı. Sosyal Demokratlar’ın en temel tezlerini ellerinden almak için onların reçetelerinden kopya çekti. Merkel’in şimdi bunun meyvelerini toplaması, soldaki yoldaşlar için fazlasıyla saçma olsa gerek.”

Avusturya'dan Die Presse gazetesi ise liberal Hür Demokrat Parti’nin, seçimler sonrasında Hristiyan Birlik partileriyle koalisyona gitme kararını değerlendiriyor yorumunda.

“Hür Demokrat Parti lideri Guido Westerwelle’ninki stratejik açıdan doğru bir karar. Hristiyan Demokrat Birlik partisini fazlasıyla sosyal demokrat politikalar izlemek, düzeni korumaya yönelmek ve güvenilirliğini yitirmekle eleştiren öfkeli seçmeni kendisine çekebilecek. Ancak Westerwelle diğer yandan kendisini Birlik partilerine fazlasıyla bağımlı hale getirdi. Kurulacak bir koalisyonda kimin söz sahibi olacağı şimdiden belli. Bazı konularda Başbakan Merkel şimdiden liberallere sırt çevirmiş durumda. Liberallerin çekirdek programında yer alan vergi reformu içinse yüksek kamu borçları nedeniyle zaten hareket alanı kalmadı.”

Fransa’da ClearStream-skandalıyla ilgili olarak ilk duruşma bugün yapılıyor. Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, parti içindeki rakibi eski Başbakan Dominique de Villepin’i seçimler öncesinde hakkında karalama kampanyası yürüttüğü gerekçesiyle dava etmişti. Fransız Le Midi Libre gazetesinin yorumu şöyle:

“İki başrol oyuncusunun da kaybedeceği çok şey var. Davayı açan Nicolas Sarkozy’nin de sanık sandalyesinde oturan ve siyasi geleceği bu duruşmaya bağlı olan eski Başbakan de Villepin’in de. Ancak Sarkozy’ye mahkeme salonunda gerçekten de yer var mı? Sonuçta Cumhurbaşkanı olarak dokunulmazlığa sahip. Davacı olarak sahneye çıkarak, seleflerinin davranış kodeksini kırmış oldu. Daha önce hiçbir Fransız cumhurbaşkanı bir davaya dahil olmamıştı.”

Liberation gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Duruşmalar, belgelerin tüm kamuoyu önünde incelenmesi durumunda gerçekleri su yüzüne çıkarırlar. Ve davadaki aktörlerin psikolojik baskı altında dürüst ifadeler vermeye zorlanması durumunda. Fransa’da demokrasinin sağlığı için gerçeklerin gün ışığına çıkması şart. Sonuçları ne olursa olsun.”


Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Hülya Köylü