1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

22.04.2009 - Alman basınından özetler

22 Nisan 2009

Basında bugün öne çıkan konu, kişisel verilerin korunması. Özel şirketlerin, müşterilerine ait kişisel bilgileri yeterince koruyamaması ve bu bilgilerin internet ortamında satılması yeni bir tartışma başlattı.

https://p.dw.com/p/Hbjz
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

Almanya'da federal hükümetin özel bilgilerin korunmasından sorumlu yetkilisi Peter Schaar'ın hükümet ve iş dünyasına yönelik eleştirileri bugünün Alman basınında büyük yankı buldu. Schaar son dönemde yaşanan veri skandallarına dikkat çekerek, iş dünyasını, veri koruma yasalarının sertleştirilmesini önlemek üzere hükümete baskı yapmakla, hükümeti de verilerin korunmasını yeterince ciddiye almamakla suçladı. Schaar dün sunduğu yıllık raporda veri koruma yasalarının sertleştirilmesini ve 11 Eylül saldırıları sonrasında çıkarılan terörle mücadele yasalarının gözden geçirilmesini istedi. Bonn kentinde yayımlanan General-Anzeiger gazetesinin konuyla ilgili yorumu şöyle:

“Federal hükümetin özel bilgilerin korunmasından sorumlu yetkilisinin kamuoyu önünde gerçekleri bu kadar açık bir şekilde ifade etmesine ender rastlanır. Demiryolları şirketi Deutsche Bahn, Telekom, marketler zinciri Lidl ya da temizlik ve parfümeri ürünleri zinciri Müller. Çalışanların, müşterilerin ve özel kişilerin veri gizliliği hakkının nasıl yontulduğunu açıkça gözler önüne serdi. Özellikle de içinde yaşadığımız elektronik çağda şirketlerin, müşteri ve çalışanların verilerini tarayıp, başkalarına iletmesi korku verici. İşletmelerde veri koruma, güven koruma anlamına gelir. Güven bir kez yara aldı mı, işletme içi barış tehlikeye girer, üretkenlik olumsuz etkilenir. Sonuçta bu işletmelerin de çıkarına değil.”

Frankfurter Allgemeine gazetesinin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Alman Federal Meclisi Cuma günü, 2011 yılında yapılması planlanan nüfus sayımını gündemine alacak. Ancak bu sefer, yaklaşık 25 yıl öncekinden farklı olarak nüfus sayımı çok da büyük infiale yol açmayacak. O dönemde vatandaşların şeffaflaştırılması tehlikesi öne çıkarılıyordu. Şimdi ise bu tehlike gerçek oldu. Örneğin genetik teşhisin imkanları ile veri toplama çılgınlığı, birlikte, yeni bir insan tablosunun ortaya çıkmasına yol açabilir. Yasa koyucu şimdi bunun önüne geçmek istiyor. Veri koruma yasasında reformun, bu yasama döneminde gerçekleştirilebileceği konusunda haklı şüpheler var. Sonuçta iş dünyasının haklı ve haksız çıkarları ayrıştırılıp, bireylerin haklarına karşı tartılmak zorunda.”

Kölnische Rundschau gazetesinin yorumunda ise bireylerin de kendi üzerlerine düşeni yapması gerektiğine dikkat çekiliyor:

“Verilerin birbiriyle birleştirilerek her vatandaşın neredeyse tam bir profilinin çıkarılması teknik olarak mümkün. Bu durum alarm vermeli. Yeni elektronik kimliklerin çözülmesi, devlet ya da suçluların tek bir çip ile banka bağlantılarını, parmak izi ve elektronik imzaları biraraya getirmesi ve en kötü durumda sağlık kartı ve vergi numarasıyla diğer gizli bilgilere de ulaşılması ihtimali gözardı edilemez. Üstüne üstlük internette arkadaş sitelerine girip de özel yaşamı ve çevresiyle ilgili bilgiler de verenler tamamen şeffaf hale geliyor. Pek çok vatandaş bu konuyu hafife alıyor. Bu konuda yardım edebilecek tek kişi, yine kişinin kendisi. Veri akışını frenleyerek, müşteri kartlarını düzene sokup, sadece en gerekli şeyleri özel belgeler arasına alarak ve özellikle de sanal dünyada mümkün olduğunca az iz bırakarak.”

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın Cenevre’deki BM Irkçılıkla Mücadele Konferansı’nda yaptığı İsrail karşıtı konuşmaya tepkiler sürüyor.

Süddeutsche Zeitung, Ahmedinejad'ın konuşmasını Ortadoğu’daki yeni gerçekler ışığında değerlendiriyor:

“BM, Cenevre’deki ateşli konuşma için bir forum sunarak Ahmedinejad’a iyilik etmiş oldu. Ama bunun İran Cumhurbaşkanı’na bir şey kazandırdığı söylenemez. Çünkü şu an Ortadoğu’da kartlar yeniden dağıtılıyor, ABD Başkanı Barack Obama, için için yanan ateşi söndürmek istiyor ve bu doğrultuda yeni ittifaklar arıyor. Ahmedinejad’ın bu gürültülü tavrının nedenlerinden biri de siyasi olarak ortada çırılçıplak kalmamak. Zira İranlılar’ın bölgede çok da sevildiği söylenemez. Tahran yönetiminin egemenlik hırsı ve nükleer programı, Suudi Arabistan’dan Mısır’a bölge ülkeleri tarafından açıkça reddediliyor. Tüm bu devletler, İsrail ile İran arasında çıkabilecek bir askeri çatışmada iki ateş arasında kalmaktan korkuyor. Amerikan Başkanı Obama’nın yeni Ortadoğu girişiminin Arap dünyasında pek çok destekçi bulmasının, İran’ın ise dost bulmakta zorlanmasının nedenlerinden biri de bu.”



Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Murat Çelikkafa