1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

22.11.2005 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Tuba Tuncak22 Kasım 2005
https://p.dw.com/p/AboQ

Alman ve Avrupa basınında bugün Almanya’daki iktidar değişimi, İsrail iç politikasındaki gelişmeler, Türk siyaseti ve ekonomisinin gündemi ve BM’nin AIDS raporu öne çıkıyor.

Alman “Süddeutsche Zeitung”un yorumu, Angela Merkel başkanlığındaki yeni hükümetle ilgili:

“İtibar, çoğu kez politik başarının anahtarıdır. Kendisine güven duyulmayan bir hükümet gerekli reformları, hayata geçirmekte zorlanır. Büyük Koalisyon’u oluşturan partilerin oy oranı birbirine çok yakındı. Bu matematiksel oran nedeniyle, itibar kazanma yeni hükümetin öncelikli işlerinden olacaktır. Hıristiyan Birlik ile Sosyal Demokratlar, bu itibarı kazanabilmek için iki rakip partinin zoraki evliliği şeklinde bir görüntü çizmemeli.”

Alman “Die Welt”in yorumuna göz atıyoruz:

“Şimdiye kadarki hükümetlerin neden olduğu ya da görmezden geldiği problemler düşünüldüğünde, Merkel’ın kıskanılası bir konumda olmadığı görülecektir. Yeni hükümet kamu sektörünü geriye çekerek vatandaşların kişisel sorumluluğuna daha fazla yer açmalıdır. Bağış yapmaya meraklı ülke konumundaki Almanya, renkli televizyon ve basit donanımlı bir cep telefonunu sosyal yardım kapsamında insanlık onuruna yakışır en alt standart olarak gördüğü müddetçe kendi işlerliğine zarar verir.

“Stuttgarter Zeitung” ise Merkel’ın selefi Gerhard Schröder başkanlığındaki hükümetin bir bilançosunu çıkarıyor:

“Yeni Vatandaşlık Yasası, Göç Yasası, eşcinselere evlenme hakkı tanınması ve modern bir aile politikası... Bunlar, Sosyal Demokrat - Yeşiller hükümetinin başarıları. Bu yasal düzenlemeleri ancak akılsız aşırı muhafazakarlar değiştirmek isteyecektir. Bunların yanı sıra Almanya, Irak Savaşı’na katılmamış olmasını da Schröder ve Dışişleri Bakanı Joschka Fischer’e borçlu.”

“Münchner Merkur”, Almanya’da ilk kez bir kadının başbakanlık koltuğuna oturmasını yorumluyor:

“Bugünü tarihi olarak nitelemek abartılı olmaz. Cumhuriyetin ilk kadın başbakanı, ülkenin ikinci Büyük Koalisyonu’nu yönetmek üzere göreve geliyor. Ama hiçbir şey görüldüğü kadar toz pembe değil: Yeni koalisyon ortakları, birlikteliklerini başka alternatifi olmayan, bir mantık evliliği olarak görüyor. Sürekli işsizlik, devlet bütçesindeki açık ve iyice kızışan uluslararası rekabet, yeni hükümetin davranış biçmini belirleyecek. Bu nedenle, ne Merkel’ın ne de ekibindeki erkeklerin kendilerini gerçekleştirmeye vakti olmayacak.”

“Hannoversche Allgemeine”, Merkel hükümetinin olası dış politikasını irdeliyor:

“Merkel, göreve gelir gelmez dış politikada bazı başarılara imza atarsa kimse şaşırmasın. ABD Başkanı George Bush’un bir kez daha seçilme ihtimali yok gibi görünüyor, Vladimir Putin’in görev süresi 2008’de doluyor, Tony Blair yıpranmış bir görüntü sergiliyor, Jacques Chirac ise yolun sonunda. Tüm bu liderler, dünya siyaset sahnesinden birer birer çekilirken taze seçilmiş bir Alman Başbakanı’nın nüfuzu doğal olarak daha büyük olacaktır.”

Bugünkü Alman basınında, Türkiye ile ilgili analiz haberler de göze çarpıyor. “Süddeutsche Zeitung” Şemdinli’deki olayları irdelediği yazısına yarım sayfa ayırmış. Kai Strittmater imzalı yazı, “Bombalar, ajanlar ve derin devlet” başlığını taşıyor. Jandarmanın terörle mücadele birimi üyelerinin karıştığı bombalama olayının, Türkiye’de Kürt sorununu yeniden alevlendirdiği belirtilen yazı şöyle sürüyor:

“Yaşananlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için bir sınav niteliğinde. Belki de şimdiye kadarki iktidarı döneminde karşısına çıkan en zor sınav. Bu sınavdaki başarısı, Türkiye’nin gerçekten hukuk devleti yolunda olup olmadığını gösterecek ya da gerçekleştirilen reformların, AB’ye yönelik bir göz boyama olup olmadığını.”

“Frankfurter Algemeine”nin ekonomi ekindeki bir analiz ise “Arap ve İsrailli yatırımcılar, Türkiye’yi keşfediyor” başlığını taşıyor. Türkiye’nin yabancı yatırımcılar için git gide daha cazip hale geldiği vurgulanan yazıda “Petrolden kazanılan dolarlar yatırım olanakları arıyor” deniyor.

“Süddeutsche Zeitung” bugünkü baskısında, AB dışişleri bakanlarının ortak askeri donanımın tedariki konusunda Birlik dışındaki ülkelere de fırsat tanıması eleştiriliyor. Yazıda, bu önlemin ancak daha düşük bedelle daha yüksek kalite güvencesi verecekse işe yarayacağı, AB’nin asıl üye ülkelerinin verdikleri sözleri yerine getirmesine ihtiyaç duyduğu belirtiliyor.

Alman basını yorum sütunlarında, BM’nin son AIDS raporunu da konu ediyor. Yorumlarda, HIV taşıyıcılarının rekor düzeyde artması, aydınlatma kampanyalarının başarısız olmasına bağlanıyor.

Fransız gazetesi “Le Mond”un İsrail Başbakanı Ariel Şaron’un yeni parti kurma kararını “riskli bir satranç hamlesi” olarak niteliyor. Gazete, Şaron’un erken seçime kadar yeni partisini bir temele oturtmak için zamanın az; Likud ile İşçi Partisi’nden milletvekillerini kendi partisine çekebilmenin de güç olduğunu yazıyor.

Hollanda’da yayımlanan “De Volkskrant”ın yorumu ise şöyle:

“Şaron ile Likud partisi arasındaki ayrılık ilk olarak Gazze Şeridi’nden çekilme planı kararı sırasında kendini göstermişti. Bu adım, partinin sağ kanadı tarafından sert biçimde eleştirilmiş ve Şaron, İşçi Partisi’nin o zamanki lideri Şimon Peres ile birlikte denize açılmıştı. Peres’in halefi Amir Peretz’in koasliyondan ayrılma kararı ise İsrail siyasetindeki değişikliği hızlandırdı. Ama önümüzdeki seçim kampanyasının konuları sadece “güvenlik ve Filistinliler ile barış” olamaz. Şaron pek çok İsrailli’ye fayda sağlamayan kötü ekonomi politikasından da sorumlu. Bu durum İşçi Partisi’ne oy kazandırabilir.“