1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

23.02.2004 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Aydın Üstünel23 Şubat 2004
https://p.dw.com/p/Abvc

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in Türkiye gezisi bu sabahki Alman gazetelerinin yorum sütunlarında geniş yer tutuyor.

Düsseldorf’da çıkan Rheinische Post adlı gazetede, Schröder ziyaretinin bir numaralı gündem maddesi olan, Türkiye’nin AB yolculuğu ile ilgili bir yoruma yer verilmiş.

”Schröder, Ankara hükümetinin Kopenhag kriterlerini yerine getirmesi halinde üyelik müzakerelerinin başlayabileceğini belirtiyor. Ancak Almanya’ya iltica başvurusu yapanlar listesinde ilk sırada Türkiye’den gelenlerin bulunması, ülkede nasıl bir hukuk devleti bulunduğu yönünde soru işaretleri uyandırıyor. İnsan hakları örgütleri işkencenin, Kürt ve Hristiyan azınlığa yönelik baskının devam ettiğini bildiriyor. Kim bu verilerin ışığında Ankara’nın AB’ye girmeye hazır olduğunu söylerse, AB’nin kendisine zarar verir. Ankara son dönemde büyük reformlara imza attı. Bu siyasi açıdan zorlu bir yoldu ve takdiri hak ediyor. Ancak reformların şimdi hayata geçirilmesi gerekiyor, aksi takdirde sadece kağıt üzerinde kalacaklar. Ve Türkiye’nin 40 yıldır AB kapısında bekliyor olması şeklindeki gerekçeler de işe yaramaz. AB üyeliğini hiçbir ülke, kapıda belli bir süre beklemekle elde edemez."

Hannoversche Allgemeine Zeitung da yorum sütununda kısa şu görüşlere yer veriyor:

”Türkiye ile ilgili tartışılacak konu, cevaplandırılması gereken soru çok. Örneğin mülteciler. Neden çoğu iltica başvurusu hala Türkiye’den yapılıyor? Ya da finansman. Berlin 25’ler Avrupa’sı ile ilgili yapılan mali planların yükü altında şimdiden eziliyor. Bu noktada Türkiye’nin üyeliğinin üstesinden nasıl gelinecek? Pekala ya askeri konular? Schröder, Türkiye’nin Avrupa’nın güvenliğine yaptığı katkıyı övüyor. Ama Ankara 1999’da olduğu gibi yine askeri teknoloji talebinde bulunursa, bu yardımın ülkedeki etnik azınlıklara karşı kullanılacağı endişesiyle, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller arasında yine bir koalisyon krizi yaşanacaktır.”

Hamburg’dan Financial Times Deutschland’a geçiyoruz. Avrupa’nın verdiği sözü tutması gerektiğini belirten gazetenin yorumu özetle şöyle devam ediyor:

”Zaten uzun vadede Türkiye’nin üyeliği Avrupa’nın yararına. Avrupa’nın güvenliği, müslüman Türkiye’de demokrasinin tam anlamıyla yerleşip yerleşmemesi ile doğrudan bağlantılı. İşleyen bir çoğulculuk ve demokrasinin sağladığı özgürlükler, bütün İslam dünyasına olumlu bir örnek oluşturacaktır. Yok Türkiye’deki süreç başarısız olursa, tüm Ortadoğu’da istikrar tehlikeye girecektir. AB içindeki en büyük Türk azınlığı barındıran Almanya için, Türkiye’nin Avrupa’nın bir parçası olarak kabul edilmesi, entegrasyon alanında da büyük kolaylık sağlayacaktır. Erdoğan, reform alanında önemli adımlar attı. Üyelik perspektifi ise, özellikle iç siyasette ihtiyacı olan yardımı sağlayacaktır. Almanya Başbakanı’nın açık desteği, Erdoğan’ın pozisyonunu güçlendirecektir.”

Neue Osnabrücker Zeitung adlı gazetenin yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

”Yeşiller hariç bütün partilerin içinde bu konuda görüş ayrılığı yaşanıyor. Ankara’nın onyıllardır AB’nin kapısında bekliyor olması, üyelik perspektifi sunulması için tek gerekçe değil. İslam dünyası ile Avrupa arasında bir köprü niteliğindeki Türkiye, önemli bir aracı rolü üstlenebilir. Ancak atılan bütün adımlar takdire değer de olsa, Ankara’nın önemli reformlar yapması gerek. Kısa vadede de gereken sonuçlara ulaşılabilmesi mümkün gözükmüyor. Öte yandan AB’nin de reforma ihtiyacı var. Yeni üyelerin alınmasından sonra birliğin yapısının ne durumda olacağı hala belirsizliğini koruyor."

Almanya Cumhurbaşkanı Johannes Rau’nun, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini tartışmak için henüz erken olduğu yönündeki açıklamaları da geniş yankı uyandırdı. Almanya’nın en saygın gazetelerinden Süddeutsche Zeitung, Rau ile ilgili şu yorumu getiriyor:

”Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarında en üzücü nokta, hakim olan olumsuz hava. Türkiye’nin bugüne kadar başardığı reformlardan tek bir kelime ile bile sözü edilmemiş. Ankara hükümetinin en azından doğru yolda olduğuna dair cesaret verici tek bir ifade kullanılmamış. Ancak Cumhurbaşkanı Rau, böylece açıklamasına iç politik açıdan garip bir renk katmış oldu. Almanya’daki Türkler’in ülkeye kaynaşmasına büyük önem veren Rau, Türkiye’nin Avrupalılaştırılması ile buradaki Türkler’in entegrasyonu arasındaki ilişkiyi dile getirseydi, çok daha olumlu bir mesaj vermiş olurdu.”

Heilbronner Stimme adlı gazetede de, Schröder’in Türkiye ziyareti ışığında, Rau’nun açıklamaları ve Ankara’nın AB üyeliği konusu yorumlanmış:

”Doğrusunu söylemek gerekirse, üyelik ümidi Türkiye’deki reformlara önemli hız kazandırdı. Ama AB’nin önce kendini düşünmesi gerek. Brüksel ne siyasi, ne ekonomik, ne de kültürel açıdan Türkiye’nin kurtarıcısı olamaz. Federal Hükümet ve muhalefetin bir kısmı bunu görmezlikten geliyor ve uzak görüşlülükten ne kadar mahrum olduğunu gösteriyorlar. Türkiye’nin AB’ye kabulü, güçlü ve birleşik bir Avrupa vizyonunu yıkacaktır. Hristiyan Demokrat Birlik lideri Angela Merkel geçen hafta bunu cesurca söyledi. Şimdi de Cumhurbaşkanı şüphesini dile getiriyor. Uzlaşmacı karakteri ile tanınan Johannes Rau’nun da bu yönde bir açıklama yapması, önemli bir işaret.”