1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

23 Mart 2012

Bugünkü Avrupa gazetelerinden seçtiğimiz yorumlar Fransa’da 7 kişinin ölümünden sorumlu tutulan ve dün saklandığı evde güvenlik güçlerince öldürülen zanlı ile ilgili.

https://p.dw.com/p/14Pw9
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Fransız Le Figaro gazetesi, konu ile ilgili olarak şu yorumu yapıyor:

“Aralarında üç çocuğun da bulunduğu 7 kişinin öldürülmesi gibi bir barbarlığa tepki olarak ülkede doğan büyük hissiyat, suikastların zanlısı Muhammed Merah’ın bu kadar çabuk bulunduğu gerçeğinin üzerini örtmemeli. Bu, 90’lı yıllardan bu yana birbiri ardına çıkartılan terörizmle mücadelede yasaları, özellikle de 2008 yılında (Fransa) iç istihbarat servisinin oluşturduğu Cristina adı verilen veri bankası sayesinde mümkün olmuştur. Entelektüeller, iç güvenlikten bihaber solcu milletvekilleri, Sosyalist Parti ve bunların insan haklarını savunan bağlaşıkları, kişisel özgürlüklere saldırıları eleştirmek, sadece ten rengi farklı bir kişiye yapıldığı için bir polis kontrolünü kınamak, skandal nidaları atmak için fırsat kolluyorlar. Aynı kişiler şimdi polisin çalışma yöntemlerini sorguluyorlar ve yapılan hataları bulma hakkını kendilerinde görüyorlar.”

Yine Fransız L’Humanite gazetesi, Toulouse’daki dramın arkasından başlayan tartışmaya ilişkin şu görüşleri savunuyor:

“Şimdi artık soru sorma zamanı gelmiştir. Katilin bu noktaya kadar nasıl gelmiş olduğu ve onun Fransız istihbarat birimlerince nasıl takip edildiği karanlıkta kalmamalıdır. Bunun için de (aşırı sağcı) Marine Le Pen’in yaptığı türden kahvehane tiratları ve şaşalı sorgulamalardan farklı şeylere ihtiyaç var. Öte yandan, olan biteni kendi amaçları doğrultusunda kullanmak isteyenlerin bu girişimleri de anında açığa çıkartılmalıdır. En fazla nefret içerikli girişimler aşırı sağcılardan kaynaklanıyor ve bunlar, ırkçı ve barbar bir söylem ile besledikleri nefret ateşini göçmenlerin üzerine doğrultmaya çalışıyorlar.”

Macar gazetesi Nepszava ise yorumunda, dün öldürülen seri cinayetler zanlısı Muhammed Merah’ı analiz ediyor:

“Merah, çılgın, aşırı ve kökten dinci fikirlerin esiri olmuş bir kişiydi. Tıpkı Norveç’te kitlesel cinayet işleyen Anders Breivik gibi, o da, karışık kafasının sözde gerçeklerini, kitlesel cinayetlerle meşru kılmaya çalıştı. Merah da, Breivik de yalnız kurtlardı. İkisi de tüm bir toplumu korkuya ve dehşete düşürecek yetiye sahipti. Bu gibilerine karşı bir şeyler yapabilmek zor. Ve başkalarının da bu olayı kendilerince kullanıp, onların dehşet verici eylemlerini kendilerine örnek almasından endişe edilmelidir.”

İsviçre gazetesi Tages-Anzeiger’in yorumu da Fransa’daki son terörist eylemler kapsamında Fransız istihbarat birimi DCRI’nin rolü ile ilgili:

“Muhammed Merah’ı şüpheliler listesine alan DCRI, Afganistan ve Pakistan’a yaptığı seyahatlerinden sonra Fransa’ya dönüşünde onu acaba yeterince iyi takip edebildi mi? Yoksa, onun aslında radikal ve risk üstlenmeye hazır biri olduğunu gözden ırak mı tuttu? Gerekçe olarak şimdilerde Merah’ın 'tipik bir Selefî' olmadığı, 'yalnız bir kurt' olduğu ve onun serinkanlı bir teröriste ve çocuk katiline dönüşmesinin önceden tahmin edilemediği ortaya atılıyor. Merah’ın Afganistan ve Pakistan’a seyahatlerini de bilinen kanallar üzerinden değil, tek başına organize ettiği belirtiliyor. Ne var ki bu tür gerekçeler, mevcut tartışmayı ortadan kaldırmıyor. Merah hakkındaki bilgiler ortaya saçıldıkça, DCRI’nin onu neden daha dikkatle takibata almadığı zihinleri meşgul ediyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar

Editör: Ercan Coşkun