1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

23.08.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu23 Ağustos 2004
https://p.dw.com/p/Abtb

ABD’nin Irak’ta içinde bulunduğu durum, Guantanamo’daki esirler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Çeçenistan’a gerçekleştirdiği sürpriz ziyaret, AB bütçesi ile ilgili tartışmalar ve Adolf Hitler’in yardımcısı Rudolf Hess’in ölüm yıldönümünde gerçekleştirilen Neo-Nazi yürüyüşü bugünkü gazetelerin yorumlarından seçtiğimiz konular...

Münchner Merkur gazetesinde yer alan yorumda ABD’nin Irak’taki durumu ile ilgili şu satırlar yer alıyor:

‘’Askeri gücü ile böbürlenen Amerika sonra ne olacak sorusunu tamamen gözardı etti. Şimdi her gün bunun cezasını çekiyor ve çekmeye de uzun bir süre devam edecek gibi görünüyor. Galipler, el Sadr gibi kışkırtıcıların potansiyel kazandığı ortamı kendi elleriyle yarattı. Şeytana pabucunu ters giydirecek biri olan Şii imam çoktan kabusa dönüştü. Hem kalan son inandırıcılığını da kaybetmek üzere olan İyad Allavi başkanlığındaki Irak hükümeti için, hem de Necef’te tüm imkanlarını kullanarak el Sadr’a saldırmayı göze alamayan Amerikan birlikleri için...’’

Maerkische Zeitung gazetesinin yorumunda ise Küba’nın Guantanamo Körfezi’ndeki Amerikan üssünde tutuklu bulunan esirlerin durumu konu alınıyor:

‘’İnsanın gözünde canlandırması gerek. Düşünün ki 600 kadar insan ikibuçuk yıldır hayvanlar gibi kafeslerde tutuluyor, hem de kafeslerin sahiplerinin pek de dostane ilişkilere sahip olmadığı bir ülkede. Afganistan’dan Küba’ya sürüklenen bu insanlar ne bir yargıç önüne çıkarıldı ne de kendilerine bir hukuki danışma hizmeti, bir avukat verildi. Bu insanlar ancak Bağdat’taki Ebu Gureyb hapishanesindeki zalim işkence görüntüleri kamuoyuna yansıdığında hatırlandı. Amerikan Yüksek Mahkemesi nihayet geçtiğimiz ayın sonunda Bush yönetimini azarlayarak, hukuki sürecin işletilmesi talebinde bulundu. Hiç yoktan iyidir.’’

Neue Osnabrücker Zeitung’un yorumunda ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dün Çeçenistan’a gerçekleştirdiği sürpriz ziyaret ışığında Rusya’nın Çeçenistan politikası eleştiriliyor:

‘’Putin’in dikkat çekici kısa ziyareti, Çeçenistan’ı askeri baskı altında tutmaya devam etme niyetini açıkça ortaya koyuyor. Moskova yanlısı Devlet Başkanı adayı Alhanov’a destek amaçlı bu ziyaret, önümüzdeki haftasonu yapılacak seçimi neredeyse formalite konumuna düşürüyor. Kremlin’de Putin’in sözü geçtiği sürece Grozni, gerçek bir siyasi nüfuzdan yoksun, Moskova’nın yan kapısı olarak kalacaktır.’’

Hamburger Abendblatt gazetesinin yorumunda ise AB bütçesinin artırılması talebi değerlendiriliyor. Ve üzerindeki mali yük her geçen gün artan Alman hükümetinin Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemesi eleştiriliyor.

‘’Acı kısıntılardan her bir vatandaşın etkilendiği bir dönemde AB için 13.5 milyar euroya varan ek harcamaları düşünmek bile zor. Kaldı ki Almanya ekonomik gücü ile bağlantılı olarak AB kasasına en fazla katkıyı yapan ülke olmayı sürdürüyor. Dolayısıyla Berlin’in, Brüksel’e daha fazla para ayrılmasına hayır demesi gayet anlaşılır bir tutum. Ancak AB genişlemesinin finanse edilebilmesi için getirilen öneriler de yapıcı olmalı. Alman hükümeti herşeye rağmen yine de Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemeyi sürdürüyor. Sonuçta konu kendi mali durumunun kötülüğüne işaret etmekten ibaret değil, önemli olan akıllı tasarruf önerilerinde bulunmak.’’

Hamburg’da yayınlanan Financial Times Deutschland gazetesi, 1 Kasım’da göreve başlayacak yeni Avrupa Komisyonu’nu bekleyen zorluklar arasında mali önlemleri öne çıkarıyor ve Türkiye’nin AB üyeliğine de değiniyor:

‘’Komisyon’un yeni Başkanı Barroso ve sanayiden sorumlu üye Günter Verheugen açıkça şu mesajı verdiler: Önceliklerin önceliği ekonomik reformlar ve ekonomik rekabet gücünün artırılması olacak. Ancak bunlar göreve başlamadan önceki niyet açıklamaları. Bu gündem maddelerinin hayata geçirilmesinin Komisyon’a değil, üye ülkelere bağlı olduğunu Barroso da biliyor. Sorunun bir diğer yönü siyasi takvim ile ilgili. Barosso, sadece ekonomik rekabete odaklanmanın saflık olduğunu yakında anlayacaktır. Önümüzde herbiri AB’yi derin bir krize sürükleyebilecek üç konu var: İlki, AB’nin 2007-2013 yılları arasındaki bütçesi. Bu konudaki tartışmaların şimdiye kadar görülmedik sertlikte geçmesi bekleniyor. İkincisi pekçok ülkede hassas ve duygusal tartışmalara yol açan Türkiye ile üyelik müzakerelerine başlama kararı ve üçüncüsü Avrupa Anayasası tartışmaları. Bu üç hassas konunun zamanlama açısından birbiri ile çakışması, Avrupayı yönetenlerin kabiliyetsizliklerinin bir belgesidir.’’

Adolf Hitler’in yardımcısı Rudolf Hess’in ölümünün yıldönümü, Neo-Naziler’in gövde gösterisine sahne oldu. Hess’in mezarının bulunduğu Wunsiedel şehrinde düzenlenen ve Almanya ve Avrupa’nın diğer ülkelerinden üç bin kadar Neo-Nazi’nin katıldığı anma yürüyüşü geniş yankı buldu. Frankenpost gazetesinin konu ile ilgili yorumu şöyle:

‘’Wunsiedel’daki Neo-Nazi gösterisi sadece bu küçük kente değil, tüm Almanya’nın itibarına zarar verdi. Bu gösterilerin hukuk devletine yakışmadığını söyleyen Belediye Başkanı Beck haklıydı. Bu görüşü, Hess’i anma yürüyüşünü kendi gözleriyle gören yüksek yargıçlar da paylaşacaklardır. Rudolf Hess 1987 yılında kendi isteği üzerine Wunsiedel’da gömüldüğünde bu Hristiyanlık’ın merhametini gösteren saygın bir eylemdi. Ama bu yüzden şehir istemeden de olsa aşırı sağcıların Mekkesi’ne dönüştü. Bu nedenle şimdi aşırı sağa karşı hukuk devletinin gücünü gösteren açık bir eyleme ihtiyaç var.’’