1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

24.11.2010 - Alman basınından özetler

24 Kasım 2010

Kore Yarımadası’nda tırmanan gerginlik, Almanya’da terörle mücadele tartışmaları ve Papa 16’ncı Benedikt’in değerlendirmelerden oluşan "Dünyanın Işığı" adlı kitabın yankıları, Alman gazetelerinde öne çıkan konular.

https://p.dw.com/p/QGgS

Dün Kuzey ve Güney Kore askerleri arasında deniz sınırı yakınlarında çıkan ve iki Güney Koreli askerin ölümüyle sonuçlanan çatışma tansiyonu yükseltti. İlk ateşi kimin açtığı konusunda ise taraflar birbirini suçluyor. Süddeutsche Zeitung'un yorumu şöyle:

“İki Kore arasında gerilimin tırmanması, hatta bir savaşa yol açması tehlikesi büyük. Bu nedenle Kuzey Kore'nin provokasyonlarının nedenlerine işaret etmek önem taşıyor. Pyöngyang yönetimi önce yeni nükleer tesisini kamuoyuna sunuyor, ardından havada bombalar uçuşuyor. Kuzey'deki diktatörlük gücünü göstermek ve karşısındakileri tavize zorlamak istiyor. Daha fazla gıda, daha fazla yakıt, nükleer programla ilgili görüşmeler ve Kim ailesi içindeki görev devrinin pürüzsüz geçebilmesi adına… Kuzey Kore'nin saldırganlığı kendini korumaya yönelik. Hedef biryerleri fethetmek değil, kendi çöküşünü engellemek.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Kuzey Kore hâlâ 1950'deki Kore Savaşı'nı kendisinin çıkarmadığını iddia ediyor. Dolayısıyla Pyöngyang'ın dün Sarı Deniz'de yaşanan çatışmada ilk ateşi Güney'in açtığı iddiasını ciddiye almaya gerek yok. Ancak Kore Yarımadası'nda durum ciddi. Güney Kore Devlet Başkanı, ordunun gerilimin tırmanmasından kaçınacağını açıklasa da. Kuzey Kore yönetimi, Güney Kore ve ABD'nin rejimi devirmekten başka bir şey düşünmediği inancından vazgeçecek görünmüyor. Güney Kore Devlet Başkanı'nın mesajının yerine ulaşıp ulaşmayacağı, bu anlaşmazlıktaki en büyük bilmece.”

Almanya'da son terör uyarılarının ardından terörle mücadele önlemleri ile ilgili tartışmalar son hız sürüyor… Hrıstiyan Birlik partilerinin, ordunun ülke içinde de görevlendirilmesi önerisini yeniden gündeme getirmesi tepkilere yol açtı. Financial Times Deutschland gazetesinin yorumu şöyle:

“Güvenlik politikalarında ordu, polisin yerine getiremeyeceği ne gibi becerilere sahip, bu sorunun yanıtını bir tek siyasetteki sertlik yanlıları biliyor olsa gerek. Gelecekte bütün tren istasyonları, havaalanları, stadyum ve devlet dairelerinin önünde askerler mi konuşlandırılacak? Yetki dağılımı Anayasa'da açıkça belirlenmiştir. Asayiş ve güvenliğin sağlanması ülke içinde polis ve istihbarat birimlerinin, yurtdışında da ordunun işidir. Polis ve ordu buna göre donatılır ve eğitilir. Terörle mücadeleyi gerçekten iyileştirmek isteyen, polis ve istihbaratı güçlendirmelidir.”

Alman Federal Meclisi Hukuk Komisyonu'nun Hrıstiyan Demokrat Birlik partili Başkanı Siegfried Kauder'in, güvenlik için gerekli durumlarda basın özgürlüğünün kısıtlanması önerisi de sert tepkilere yol açtı. Oldenburg'da yayımlanan Nordwest-Zeitung'un yorumunda şu satırlar yer alıyor:

“Tehlikeli durumlarda apaçık basın özgürlüğünün kısıtlanmasını istemek, sadece Anayasa anlayışının pek gelişmemiş olduğunu değil, aynı zamanda çaresizliğin had safhaya geldiğini açığa koyması açısından alarm verici. Kauder, demokratik bir temel hakkı gerektiğinde ortadan kaldırmayı önermekle, istemeden de olsa, amacı güvensizlik yaymak olan küresel teröre hizmet ediyor. O zaman da akla şu soru geliyor: Siegfried Kauder'in tam da Meclis Hukuk Komisyonu Başkanı olarak kalması kabul edilebilir mi?

Son olarak Papa 16'ncı Benedikt'in çeşitli konulardaki değerlendirmelerinin yer aldığı ve Alman yazar Peter Seewald tarafından kaleme alınan "Dünyanın Işığı" adlı kitapla ilgili yorumları aktarıyoruz. Aachener Zeitung'un yorumu şöyle:

“Papa, Kilise'nin inancı ile ilgili bazı konularda son kararı veren kişi olma iddiasında ısrarlı. Bu hakkıdır da ve sahip olduğu makama da uygun bir iddia. Ama her Katolik teolog ve her dindar Hrıstiyan da inançla ilgili konularda Papa'dan farklı yanıtlar bulma hakkına sahiptir. Teolojik, dogmatik ve din adamlarını ilgilendiren konularda çoğulculuk Papa ve Vatikan'ın zoruna gidiyor.”

Westfälische Rundschau gazetesinde ise şu satırları okuyoruz:

“Çocuklara cinsel taciz skandalının ardından ortaya çıkan sorular Papa'nın düşüncelerini gözden geçirmesine yaramamış gibi görünüyor. Kadınların rahipliği, rahiplere evlenme yasağının kaldırılması, prezervatif tabusu, Katoliklerin cinsel etiği gibi konularda katı tutumunda fazla bir değişiklik yok. Papa, pekçok insan için yaşamın gerçekleri ile katı öğreti arasında derin uçurum olduğunu biliyor. Benedikt, ‘yaşanabilirlik yollarından' bahsediyor, ama ifadeleri gevşek kalıyor. Ticarî bir kitaptan da zaten daha fazlasını beklememek gerek.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Murat Çelikkafa