24.12.2008 - Avrupa basınından özetler

Doğal gaz ihracatçısı 14 ülkenin dün Moskova'da oluşturdukları karteli yorumlayan Avusturya'nın başkenti Viyana merkezli Der Standart, bu oluşumu "tuhaf bir ortaklık" olarak nitelendiriyor:

"Burada özellikle zamanlama çok ilginç. Zira doğal gaz fiyatları, birkaç aylık gecikmeyle de olsa genelde ham petrol fiyatlarını takip ediyor. Malum, yaz aylarından beri petrol neredeyse yüzde 70 ucuzladı. Doğal gaz fiyatlarındaki gidişatın yönü, üretim masraflarından ziyade Kremlin'in ne kadar paraya ihtiyaç duyduğuna bağlı. Avrupa'nın en büyük doğal gaz tedarikçisi olan Rusya, fiyatları istediği gibi belirleyebiliyor. Tek bir tedarikçiye fazlasıyla bağımlı hale geldik. Bu tuhaf bir ortaklık ve aynı zamanda hayli pahalıya malolan bir yanılgıydı."

Avrupa basınındaki yorum sütunlarında işlenen bir diğer konuysa Yunanistan'daki şiddet olayları. Neue Zürcher Zeitung adlı İsviçre gazetesi, Atina'daki hükümetin artık sallanmaya başladığını savunuyor:

"Muhafazakâr politikacı Kostas Karamanlis, Noel günlerinde olayların durulmasını ve üniversiteleri işgal eden eylemcilerin evlerine geri dönmelerini umuyor. Hükümet, olayların başından beri çekimser kalmayı tercih etti. Ancak bu çekimserlik, halkın büyük bir bölümü tarafından 'çaresizlik' olarak algılandı ve iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi'ne yönelik eleştiriler arttı. Bu partinin geleneksel tabanı olan orta direk, son günlerde dükkanların, otomobillerin ya da banka şubelerinin ateşe verildiğine şahit oldu. Hükümetinse gerek kamu düzenini gerekse vatandaşların mal varlığını korumaktan aciz olduğu görüldü. Nitekim halkın memnuniyetsizliği anketlere de yansıyor. Yunanlıların yüzde 77'si, Başbakan Kostas Karamanlis'in kötü bir kriz yönetimi gösterdiğini düşünüyor."

Avrupa gazetelerinden derlediğimiz basın turumuzda son olarak Belçika'daki hükümet krizine dair bir yorum aktarıyoruz. Paris'te çıkan muhafazakâr eğilimli Fransız gazetesi Le Figaro şu değerlendirmeyi yapıyor:

"Belçika yine hükümetsiz kaldı. Bu kez sebep Flaman ve Valonlar arasındaki anlaşmazlık değil, Fortis Bank'ı iflastan kurtarma süreciydi. Gerçi iflas son anda önlendi ama bu olay Belçika ekonominin ne kadar kırılgan bir zemine sahip olduğunu da gösterdi. O gün bugündür her şey daha da kötüye gidiyor. Umulur ki, bu krizden Belçikalılar gerekli dersi almış olsunlar ve iç münakaşalarla uğraşmak gibi bir lükse sahip olmadıklarını idrak etsinler. Zira ülke bu süreçte tam anlamıyla felç oldu ve yönetilemez hale geldik. Avrupa'daki zincirin en zayıf halkası olan Belçika'nın, krizin ilk kurbanı olmasını belki eski başbakan Wilfried Martens önleyebilir."