1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

25.04.2005 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar25 Nisan 2005
https://p.dw.com/p/Abqq

Bugünkü bölgelerüstü Alman gazetelerinde, 1915’teki Ermeni olaylarının kapsamında ayrıntılı çok sayıda makale, haber ve yoruma yer verilmiş. Biz de basın özetlerimizi bugün sadece Alman gazetelerinden seçtiğimiz bu konuya ayırdık:

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin birinci sayfadan verdiği haberin başlığı: „Ermenistan soykırımın tanınmasını istiyor“ şeklinde. Haberde, Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan’ın, uluslararası topluluğa çağrı yaparak, 90 yıl önce Osmanlı topraklarında Ermenilerin kitlesel olarak kıyılmasının, ‚soykırım’ olarak kabul edilmesini ve kınanmasını istediği yer alıyor. Haberde ayrıca, Rus televizyonuna verdiği dünkü mülakatta Koçaryan’ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan aldığı son bir mektupta, Türkiye’nin bu konudaki görüşlerini hala yumuşatmadığını saptadığına değiniliyor.

Aynı gazetenin politika sayfasında da „Zor Yakınlaşma“ başlığı altında yayımlanan haberde, Türkiye ile Ermenistan’ın soykırımdan 90 yıl sonra birbirine ancak temkinli yanaştığı belirtiliyor. Ayrıntılı haberde özetle şu satırları okuyoruz:

„Kulisler ardında birşeyler yapılıyor. Türk medyası da bu girişimleri temkinli bir biçimde halka aktarıyor. Örneğin Milliyet gazetesi, Türkiye ve Ermenistan dışişleri bakanları Gül ile Oskanyan’ın gizli buluşarak, 10 maddelik güven artırıcı bir pakette anlaştıklarını haber veriyor. İki ülke arasında düzenli uçuş seferleri ve diğer alanlarda da işbirliğine gidilmek için görüş birliğine varıldığı bildiriliyor... . „

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin makalesinde, iki ülke arasındaki tarihi ilişkiler, ve tarihi olayların değerlendirilmesindeki zorluklara ayrıntılı bir biçimde değiniliyor. Sosyal bilimci Hikmet Özdemir’in bir süre önce kamuoyuna açıkladığı, Birinci Dünya Savaşı’ndan kalma bir İngiliz haritasında, bugünkü Van ve Antalya yakınlarındaki Kilikya’da iki Ermeni devleti kurulmasının öngörüldüğü de haberde yer alıyor. Makalenin sonunda da, Türkiye’de yaşayan gazeteci yazar Hrant Dink’in görüşleri aktarılıyor. Hrant Dink’in, diasporadaki Ermeniler Türkiye’den tazminat ve toprak istemlerinde direttikleri sürece, Türkiye’nin de tavrında değişiklik olmayacağı ve soykırımı tanımamakta ısrar edeceği yönündeki sözleri de haberde okuyucuya yansıtılıyor.

Süddeutsche Zeitung gazetesinin politika sayfasında da, „Ermeni soykırımının 90.cı yıldönümü dünya çapında anıldı“ başlığıyla aktarılıyor. Alt başlıkta, barış için dualar okunduğu belirtirilirken, Türk gazetelerinin Türkiye’nin kendi tarihine farklı yaklaşmasını talep ettikleri de belirtiliyor. Milliyet gazetesinden Can Dündar’ın, 1915 yılında ölenler için iki ülke sınırında bir anıt dikilmemiş olmasını eleştirmesi, Hürriyet gazetesi yazarı Murat Bardakçı’nın da, Türk tarihçilerin Ermenice bile bilmediklerini ve uluslararası arenada kabul görmüş bilimsel bir kitap yayınlayamadıkları yönündeki sözleri makalede yer alıyor.

Süddeutsche Zeitung gazetesinde ayrıca Alman Katolik Kilisesi Konseyi Başkanı Wolfgang Huber’in, 90 yıl önceki olaylarda Almanya’nın da suç payı olduğu gerekçesiyle Ermeni halkından özür dilediği haberi aktarılıyor. Berlin Eyalet Meclisi salonlarında ise Almanya ve Ermeni toplumu temsilcilerinin anma töreni düzenledikleri, Eyalet Meclisi Başkanı, sosyal demokrat Walter Momper’in, bugün Türkiye’de yaşayanların tarihi olaylarının suçunu taşımadıklarını, ancak sorumluluk taşıdıklarını belirttiği, Almanya’nın da suç payı olduğu için Ermeni halkından özür dilediğine de haberde değiniliyor.

Süddeutsche Zeitung gazetesinde Türkiye ile ilgili başka bir haberde ise, işkence yaptıkları iddiasıyla İskenderun’daki bir mahkemede yargılanan dört polis memurunun beraatinin Uluslararası Af Örgütü Amnasty tarafından eleştirildiği bildiriliyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde Türkiye ile yine farklı bir konudaki yorumun başlığı ise, „milliyetçilik dalgası“ başlığını taşıyor. AKP’nin zayıf bir dönemden geçmekte olması nedeniyle Türkiye’de şaşırtıcı gelişmeler olduğu belirtilen, Rainer Hermann imzalı yorumda özetle şö görüşler dile getiriliyor:

„Türkiye’nin AB’ne yakınlaşması sırasında milliyetçilik kavramı neredeyse unutulmaya yüz tutmuştu, ancak şu sıralarda Türk milliyetçiliği yeniden hortladı. Orman Bakanı’nın hayvan adlarını değiştirme çabalarından, Hitler’in ‚Kavgam’ kitabına ve Amerikan karşıtı bir kitaba aşırı ilgiye, 1920’de İstanbul’un İngiliz işgali sırasında ölen askerlerin şu günlerde, şehit olarak toprağa verilme törenlerine, Mersin ve Trabzon’da bildiri dağıtan geçlere linç girişimlerine kadar bir dizi gösterge de bu gelişmeyi örnekliyor. Aşırı sağcı Ülkü Ocakları çatı örgüt başkanı Harun Öztürk, örgüte şu sıralar gençlikten büyük akın olduğunu, bunun da, AKP’nin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehlikeye düşüren politikaları nedeniyle gerçekleştiğini vurguluyor. Başbakan Erdoğan’ın yakın danışmanlarından Ali Bulaç, AKP’nin siyasi geleceğini AB perspektifine bağladığını, şimdi de çaresiz bir biçimde milliyetçi dalgaya bakakaldığını belirtiyor. Bulaç, AKP’nin reform ve demokratikleşme bekleyen kitlelerin sesine kulak vererek, bu sürece devam etmesinin tek doğru yol olduğuna da işaret ediyor. Her ne kadar çok doğru bir tavsiye de olsa, uygulamaya konulması şu sıralar zor görünüyor.“