1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

25.11.2005 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu25 Kasım 2005
https://p.dw.com/p/AboN

Alman basınında bugün, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in ilk yurtdışı gezileri, eski Başbakan Gerhard Schröder’in İsviçreli medya devi Ringier ile yaptığı anlaşma ve kadınlara karşı şiddetle mücadele günü ile ilgili yorumlar öne çıkıyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Başbakan Angela Merkel’in Paris, Brüksel ve Londra’ya gerçekleştirdiği ilk yurtdışı gezilerini yorumluyor:

“Başbakan Merkel’in göreve gelişinin ilk 48 saatindeki gezi programı, dış politika ve Avrupa politikasının ana hatlarını gösterir nitelikte: Ahenk, denge, güvenilirlik. Belki Londra’daki siyasi elit Merkel’in ilk nezaket gezisini Tony Blair’e yapmasını ummuştur. Ama bu budalaca bir düşünce olurdu. Avrupa; Almanya, Fransa ve İngiltere’nin makul ve hedeflerine kilitlenmiş bir işbirliği yapmaları durumunda ilerler. Düşman cephelere ayrıldıklarında değil.”

Westdeutsche Allgemeine Zeitung, Merkel’in Almanya’da gerek rakipleri gerekse parti arkadaşları tarafından önceden hafife alındığını, ancak rakiplerini ve kötü dostları bertaraf ederek kendini kabul ettirdiğini belirterek, yeni Başbakan’ın ilk yurtdışı gezilerinde de saygı uyandırdığı görüşünü savunuyor. Paris, Brüksel ve Londra’daki temaslarında Merkel’in büyük beğeni topladığını belirten gazete Merkel’in övgüleri hakettiği yorumunda bulunuyor.

Viyana’da yayımlanan Der Standard gazetesi de Merkel’in yurtdışı gezilerini yorum sütunlarına taşımış:

“Alman - Fransız ekseni daha önce olduğu gibi, iyi ya da kötü işliyor. Türkiye konusunda üslup değişti. Ankara ile üyelik müzakerelerinin başlaması yönünde, geçtiğimiz Aralık ayında Brüksel’de alınan karar kağıt üstünde hala geçerli. Diğer yandan, Alman devleti mali açıdan hala o kadar bitkin ki bırakın Brüksel’i, kendi ülkesinde bile büyük atılımlar yapabilecek durumda değil. Yani hiçbir şey olmayacak mı? Tam olarak böyle de denemez. Sonuçta koalisyonun ve Başbakan’ın değişmesine rağmen Berlin’in çıkarlarında büyük bir değişiklik olmadı. Süreklilik devam ediyor.”

Mannheimer Morgen gazetesi ise büyük koalisyonun yabancılar politikasını yorumluyor ve Başbakanlık’ta entegrasyon ve yabancılardan sorumlu müsteşarlığa atanan Hıristiyan Demokrat Maria Böhmer’in başarı şansını sorguluyor:

“Böhmer, liberal rotasıyla Hıristiyan Birlik partileri içinde sözünü geçirebilecek mi acaba? En azından entegrasyon ve yabancılar konusunu nesnelleştirmek isteyen Başbakan’ın desteğine sahip. Hıristiyan Birlik partileri geçtiğimiz yıllarda Göç Yasası konusunda hükümetle çekişme içine girdi, Sosyal Demokrat - Yeşiller koalisyonunu ‘multikulti zırvacıları’ diye aşağıladı ve bu tavırları nedeniyle haklı olarak sadece seçimleri düşünmekle eleştirildi.’’

Siyasete veda eden eski Başbakan Gerhard Schröder’in İsviçreli yayınevi Ringier’de danışmanlık yapacağının açıklanması geniş yankı buldu. Handelsblatt gazetesi, Schröder’in Sosyal Demokrat Parti’ye karşı hala sorumluluk hissettiğini, büyük koalisyonu kamuoyunda eleştirmeme sözü verdiğini hatırlatarak Schröder’in yeni işini şöyle yorumluyor:

“Ringier’in Schröder’den uluslararası alanda siyasi ve ekonomik kapıları açmasını beklediği açık. Çin olsun, Körfez ülkeleri olsun Schröder bu konuda oldukça tecrübeli. Schröder Başbakan olarak yurtdışı gezilerinde Alman şirketlerinin ekonomik çıkarları için yoğun çaba gösteriyordu. Şimdi eski Başbakan olarak bunu yabancı şirketler için de yapabilecek.”

Nordwest Zeitung’un yorumu ise şöyle:

“Evet, Schöder bir zamanlar medya Başbakanı olarak bilinirdi. Kendisini kamuoyunun içinde, erişilebilir bir Başbakan imajıyla takdim etti. Son seçim kampanyasında ise gazetecilerden dostu pek kalmamıştı, düğününe davet edilmiş olanlar bile Schröder’e sırtını döndü. Gerhard Schröder, artık medya danışmanı. Eski Başbakan’ın tam da uluslararası bir İsviçreli şirketi seçmesi Alman yayınevi sahiplerinden intikam olsa gerek.”

Neues Deutschland gazetesi Kadınlara Karşı Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla Almanya’da kadınların içinde bulunduğu ikileme dikkat çekiyor:

“İyi haber: Almanya’da yüzyıllarca görmezden gelinen kadınlara karşı şiddet sorunu artık yılda bir gün de olsa kamuoyunda tartışılıyor. Büyük ilerlemeler kaydedildi. Şiddete maruz kalan kadınlar yardım alabiliyor, kaçacakları barınma mekanları, yasal hakları var. Kötü haber ise; kadınlarla ilgili projelerin her kuruş için mücadele vermesi gerektiği. Yeni hükümetle durumun daha da kötüye gidebileceği endişesi var. Thüringen eyaleti 25 kadın evinden 14’ünü kapatmayı planlıyor. Eyaletler, belediyeler sorumluluklarından kaçıyor. Mali şartlar nedeniyle eşlerine bağımlı hale gelen kadınların şiddetten kaçmaları da zorlaşıyor. Kadınların boş laflardan fazlasına ihtiyacı var.”