1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

26.02.2010 - Alman basınından özetler

26 Şubat 2010

Türkiye'deki son gelişmeler, ABD'deki sağlık reformu tartışmaları, El Kaide'nin izlediği taktik ve Almanya'da koalisyon hükümetinin yaşadığı sıkıntılar, bugünkü Alman gazetelerinden aktaracağımız yorum konuları.

https://p.dw.com/p/MBZx
Fotoğraf: picture-alliance / dpa

26 Şubat 2010 Cuma gününün basın özetlerine Frankfurter Allgemeine Zeitung’un Türkiye’deki siyasi gelişmeleri konu alan yorumuyla başlıyoruz. Yorumda, son tutuklamalarla dünya kamuoyunun da ilgisini çekmeye başlayan iktidar ile ordu ve adli bürokrasi arasındaki gerginliğin hukuki kuralları zorladığına işaret ediliyor:

“Silahlı kuvvetlerle Kemalist elit zümrenin, muhafazakâr AK Parti iktidarına kuşkuyla ve hatta düşmanca baktığı zaten sır değildi. Ama, son tutuklama dalgasının da gösterdiği gibi, bütün askerî zirvenin 2003 ve 2004 yıllarındaki askerî darbe hazırlığına karıştığı gerçekten tasavvur edilebilir mi? Türk adaleti, bu ve benzeri suçlamalarla zaten üç yıldır Ergenekon grubunun peşinde. Yargının hareket tarzı ile belge ve dinleme protokollerinin düzenli aralıklarla gazetelerde yayınlanması, hukuk devleti kurallarına tam uyulmadığı izlenimini uyandırıyor. Orduya bu yöntemle haddinin bildirilmesi, demokrasinin zafere ulaştığı anlamına gelmez.”

Alman gazetelerinden derlediğimiz basın özetlerine, Washington'daki, Demokrat ve Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin katıldığı, Amerikan sağlık zirvesini konu alan yorumla devam ediyoruz. Süddeutsche Zeitung’un yorumu özetle şöyle:

“Başarı kazanamayan bir Başkan, başarısızlığa uğramış bir Başkan’dan daha kötü şöhret sahibi olur. Barack Obama da çıkış yolunu, iklimin korunmasını erteleyip, sağlık zirvesiyle Kongre’yi yumuşatmaya çalışmakta arıyor. Saatlerce süren Beyaz Saray’daki tartışmalar siyasi tiyatro hanesine yazılmalı. Çünkü kimse buluşmanın mutlu sonla noktalanmasını beklemiyordu. Bu düzenlemenin öncelikli amacı, Kongre’de sağlık reformunu frenleyen ama ikinci planda kaldıkları için göze çarpmayan Cumhuriyetçi ‘istemezükcüleri' teşhir etmekti. Obama, Cumhuriyetçi rakiplerinin, nasıl barikatçı ve blokajcı olduklarını gözler önüne sermeye çalışıyor. Onları başka türlü adlandırmak da zaten mümkün değil.”

Die Welt gazetesinden aktaracağımız yorumda ise, El Kaide’nin sızdığı İslam ülkelerinde uyguladığı taktik ele alınıyor:

“Cezayir'den Endonezya'ya kadar geniş bir kuşak üzerinde, eski kumanda merkeziyle bağlarını koparmış özerk terör hücreleri faaliyet gösteriyor. El Kaide bu özerk yapılanmalara teori, organizasyon ve silah yardımı yapıyor. Karşılığında da bu örgütler El Kaide propagandasını yayıyor. Teröristler bomba tarifesini internetten, malzemesini ise karşı köşedeki yapımarketten temin ediyor. El Kaide lisanslı teröristler sayesinde, merkezi kumanda yapısının dağıtılmasını telafi ediyor. Terör şebekesinin çözülmekte oluşu aynı zamanda tehlikeli bir öz dinamikleşmeye de yol açıyor. Kumanda hakimiyetinin kaybedilmesi terör eylemlerinin kontrolünü de zorlaştırıyor. Başını alıp giden ve bütün dünyaya yayılan terör faaliyetleri hem tehlikenin kestirilmesini zorlaştırıyor hem de El Kaide’ye terörle mücadele tedbirlerine karşı bağışıklık kazandırıyor.”

2009’un Eylül ayındaki genel seçimlerle iktidara gelen Almanya’daki Hrıstiyan Birlik-Hür Demokrat koalisyonunun bir türlü ahenk içinde çalışmayı başaramaması, sık, sık Alman gazetelerinin yorum sütunlarına konu oluyor. Düsseldorf’ta yayımlanan Handelsblatt gazetesinde şu satırları okuyoruz:

“Koalisyon ortakları arasındaki sürtüşmeler artık vergi indirimi ya da sağlık sigortası primleri gibi somut konulardan kaynaklanmıyor. Koalisyon hükümetinin küçük ortağı olan Hür Demokrat Parti sanki paranoyaya kapılmış gibi, Hristiyan Birlik kanadının koalisyon protokolünü kısmen değil tamamen ihlal ettiği düşüncesine saplanıyor. Liberaller, büyük koalisyon ortağının, dört ay önce varılan anlaşmaya uymamaya daha başından kararlıymış gibi davranıyorlar. Böylece hükümet ortakları daha şimdiden, büyük koalisyonun dört yıllık yasama süresinin sonunda bile düşmediği duruma düşüp, ortak zemini tamamen yitirmiş oluyorlar.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa