1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

26 Mart 2013

Türkiye'de cezaevindeki gazeteciler ve Kıbrıs'ta finans sektörünün ıslahına yönelik uzlaşma bugünkü Avrupa basınının konuları arasında.

https://p.dw.com/p/184JB
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Muhafazakâr İngiliz gazetesi The Times, Türkiye’de basın özgürlüğünü konu aldığı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:  

“New York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi’nden yapılan açıklamada, Türkiye’nin, İran ve Çin’dekinden çok daha fazla sayıda gazeteciyi cezaevine gönderdiğini açıkladı. Örneğin Kürt politikalarının tartışılması ceza kapsamına giriyor. Hükümetin eleştirel gazetecilerin işten atılması için özellikle gazete sahiplerine baskı yapması sinsice bir uygulama. İngiltere eskiden Arjantin ya da Türkiye gibi ülkelerden gazetecilere moral desteği sunuyordu. Ne var ki İngiltere’nin moral destek sunma hakkı diye bir şey yok artık, çünkü ülkemizde de basın özgürlüğü kısıtlanıyor.”

Sol liberal Polonya gazetesi Gazeta Wyborcza, Kıbrıs’ın kurtarılması için varılan uzlaşmayı “Kıbrıs neredeyse kurtarıldı” başlığıyla yorum sütununa taşımış:

“Kıbrıs uzlaşması gerçi krizin üstesinden gelmek için yeni fırsatlar sunuyor ama adanın borç batağında boğulup gitmeyeceğini kimse şimdiden öngöremez. Kıbrıs’taki bankalar yeniden açıldığında küçük mevduat sahiplerinin nasıl davranacağını bilemiyoruz. Öte yandan Avrupa Merkez Bankası’nın Kıbrıs bankalarında likidite sorunu olmayacağını açıklaması bu kesimleri ne ölçüde sakinleştirecektir? Ekonomisinin yarısı finans sektörüne bağımlı olan Kıbrıs ekonomisinin geleceğini de sorgulamak gerekir. Bu sektör olmadan ekonomi nasıl işleyecek?”  

Avusturya gazetesi Der Standard aynı konuda kaleme aldığı yorumunda, krizi iyi yönetme yeteneğine sahip kadroların eksikliğinden yakınıyor:

“Çok sayıda mevduat sahibi ve Avrupalı vergi mükellefi açısından üzerinde varılan bu uzlaşma bir öncekinden daha adil. Çünkü Kıbrıs bankalarının iyileştirilmesi için ortaya çıkacak masrafların faturası -İrlanda’da olduğu gibi- genele çıkartılmıyor. Peki ama sorunların tamiri neden bir haftadan fazla zaman aldı? Euro Bölgesi bakanları bu konuda bir hayli deneyim kazanmış olmalarına rağmen, gelişmelere tepki göstermede neden bu kadar süreye ihtiyaç duydular? Bu, Euro Bölgesi’nin yeni başkanı Jeroen Dijsselbloem’un henüz çok tecrübeli bir bakan olmamasından da kaynaklanıyor olabilir. Bir kez daha ortaya çıkan o ki, Avrupa’nın güçlü yönetici kadroları eksik. Kriz sırasında AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun esamesi okunmuyordu.” 

Hollanda gazetesi Volkskrant, Kıbrıs’ın kurtarılmasının riskleri olduğuna dikkat çektiği yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Kıbrıs’ın kurtarılması, önceden kestirilmesi zor bir dizi riske bağlı. Öncelikle Avrupa’nın önemli ticaret ortağı olan Rusya ile ortaya çıkan siyasî kavga var. Moskova ile baş gösteren ihtilaf Avrupa’nın başını daha da ağrıtabilir. Zengin mevduat sahiplerinin hayal kırıklığı, diğer zenginlerin ürkek davranmasına yol açabilir. Ayrıca, kırılgan konumdaki Euro ülkelerinden sayılan Slovenya ya da İspanya’ya çok miktarda para park etmiş olanlar, sıkıntılı bir durum sezdiklerinde paralarını hızla çekeceklerdir. Bankalara bu tür bir hücum finans sistemini sarsabilir. Zaten Kıbrıs sakin bir ortamdan henüz epeyce uzak. Finans sisteminin ıslahı çalışmaları ülkeyi kısa vadede büyük bir krize sürükleyecektir. Bu durumda Euro ülkeleri yeni kredilere ihtiyaç duyulacağının hesabını da yapmak zorunda.”  

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen Çelik Akpınar

Editör: Beklan Kulaksızoğlu