1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

26.05.2004 - Avrupa basınından özetler...

Derleyen: Çelik Akpınar26 Mayıs 2004
https://p.dw.com/p/Abub

Almanya’da koalisyon hükümetiyle muhalefetin yeni Göç Yasası'nda dün akşam nihayet uzlaşmaya varması, bugünkü Alman gazetelerine yoğun olarak yansıdı. Bu konu dışında, ABD Başkanı George Bush’un Irak’a ilişkin yaptığı açıklamaların yankıları da Almanya ve Avrupa basınında ele alınmaya devam ediyor

Göç Yasası'nda varılan uzlaşma için”nihayet” başlığını kullanan Lübecker Nachrichten gazetesi, Göç Yasası'na ilişkin sonu gelmez tartışmaların noktalandığını belirterek şöyle devam ediyor:

”Zamanı gelmiş de geçiyordu bile... Nitekim, siyasi partiler bu konuda vatandaşların gözünde inandırıcılıklarını yitirmek üzereydiler. Başbakan Schröder de tam gol yemek üzereyken uzlaşma sağlayarak, iki büyük anamuhalefet horozonu sakinleştirmeyi başardı.”

Leipziger Zeitung gazetesi, varılan uzlaşmada anamuhalefetin payının büyük olduğu görüşünde:

”Bu uzlaşmayla, akılcı yaklaşımlara fırsat doğmuş oldu. Haziran sonuna kadar modern bir Göç Yasası çıkartıldığı takdirde, bunda bir yandan konuyu üst düzeyde ele alan Başbakan Schröder’in katkı payı olduğu gibi, asıl büyük adımları atma cesaretini anamuhalefet Hıristiyan Birlik partilerinin liderleri Merkel ile Stoiber gösterdiler. Tartışmayı duygusal bir seçim kampanyası konusuna dönüştürmediler. Bu da muhalefetin puan hanesine kaydedildi. Ancak tüm bu olumlu gelişmeler, ilerde ortaya çıkacak yeni ittifakların ilk sinyalleri gibi de algılanmamalı.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Göç Yasası'nda uzlaşma bir yana, aslında Almanya’da yaşayan ikinci üçüncü kuşakların durumunun ne olacağının belli olmadığından yakınıyor ”Aşılabilir Zıtlıklar” başlığını taşıyan yorumda özetle şu görüşlere yer veriliyor:

”Şu anda fiilen mevcut olan göç olgusunu değil, Almanya’ya yeni göçleri düzenleme amacını güden bu yasa, hep tartışma dışı bırakılan siyasi mülteciler konusuna da çözüm getirme iddiasında. Sığınma prosedürünün basitleştirilmesini, bunun ötesinde yabancılar yasasının yeniden yapılandırılmasını hedefliyor. Öte yandan İçişleri Bakanı Otto Schily’nin ‘tehlikeli yabancılar’ tanımlaması da tartışılabilirliğini koruyor. Ancak tüm bu zıtlıklar aşılmaz nitelikte de değil!”

Süddeutsche Zeitung gazetesi ilgili yorumunda, üzerinde uzlaşmaya varılan Göç Yasası'yla özellikle Almanya’da uzun yıllardan beri yaşamakta olan göçmenlerin statüsünün daha güvenli değil, daha güvensiz hale geleceği görüşünü savunuyor. Gazete, Yabancılar Yasası'nın da daha sertleştirilmiş olacağını, 11 Eylül terör eylemlerinin ardından zorlaştırılmış olan oturum izinleri konusunun da daha komplike hale geleceğini belirterek yorumunu şu satırlarla noktalıyor:

”Son şeklini almakta olan bu yasa, uzun yıllardan beri Almanya’da yaşayan göçmenlerle, bu ülkeye yeni gelecek yabancılar arasındaki ayrımı derinleştirecek. Halbuki yasa tasarısı, ayrımın ortadan kaldırılmasını amaçlıyordu. Bu yüzden Sosyal Demokratlar - Yeşiller koalisyonu hükümetinin tüm cesaretini toplayarak, yasayı kendi ölçütlerine göre şekillendirmesi beklenir.”

Rus Kommersant gazetesi, Başkan Bush’un son Irak konuşmasında, bu ülkede devam eden krizden çıkış stratejilerini gösterme konusunda yetersiz kaldığı görüşünü savunuyor:

”İşgal ordusunun Irak’taki durumu gittkçe güçleşiyor. Bu durumda kitlesel protesto eylemlerinin önüne geçilmesi de zorlaşabilir. Ebu Gureyb Cezaevi’ndeki işkenceler, Amerikalıların bir düğün topluluğuna ateş açması olayları, Irak halkını galeyana getirebilir. Şu günlerde Irak’ta tam bir başarısızlığa düşmemek için ABD’nin temel bazı kararlar alması beklenirdi. Başkan Bush, gerçekten de yeni bir plan sundu. Ama bu beş maddelik planda yeni hiçbir şey bulunmuyordu.”

İngiliz sol liberal The Independent gazetesi de, "Sadece hoş konuşma yapmak yeterli değil” başlıklı yorumunda, Başkan Bush’un konuşmasında yeni olan tek şeyin, adını telaffuz ederken hala tipik hata yaptığı Ebu Gureyb cezaevinin kapatılacağı haberi olduğunu vurgulayarak özetle şöyle devam ediyor:

”Yakından incelendiğinde, Başkan Bush’un beş madde içeren konuşmasında eski politikalarını allayıp pullayarak, yeni görünüm içinde sunduğunu ve planın güvenli olmayan bir temel üzerine inşa edildiğini görmek mümkün. Irak’ta intihar eylemleri ve ayaklanmalar devam ettiği ve Amerikan askerleri ölmeye devam ettiği sürece söylenen güzel sözlerin hiçbir değeri kalmaz. Bu durumda oğul Bush’un da babasının kaderini paylaşarak, sadece bir dönem başkanlık yapmakla yetinmesi gündeme gelebilir.”