1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

27.01.2005 - Avrupa basınından özetler

Derleyen: Cem Sey27 Ocak 2005

Bugünkü Avrupa gazetelerinde Auschwitz Toplama Kampı’ndaki tutsakların kurtarılmasının 60. yıldönümünün yarattığı tartışmalar, Irak’ta işkence iddiaları, İran’a olası bir askeri müdahele ve Alman Anayasa Mahkemesi’nin ülkede yüksek öğrenimin paralı hale getirilmesine olanak sağlayan kararının yankıları dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/Abro

Auschwitz Toplama Kampı’ndaki tutsakların kurtarılışının 60. yıldönümü Avrupa’da geniş şekilde tartışılmaya devam ediyor. Avusturya’da yayımlanan Der Standard, Auschwitz’in kurtuluşunun yıldönümüne ilşkin bir yorum yayınlıyor bugün ve Viyana’daki hükümetin bu yıldönümünde yapılan anma törenlerine katılmamasını eleştiriyor:

„Avusturya’da bu tarih özel yaşamda kuşkusuz hatırlanıyor, anılıyor ve yas tutuluyor. Ama hükümet, nazikçe ifade edecek olursak, bu yıldönümünü görmezden gelmeye çalışıyor. Ne bir anma töreni, ne bir konuşma, ne de bir çelenk bırakma var. 2005 yılında Avusturya tarihinin son iki bölümü, yani 1938-1945 arasıyla ondan sonrası, yeniden yazılmak zorunda değil. Eksikliği duyulan, bu tarihle nasıl hareket edileceğini anlatan küçük bir el kitabı. Avusturya’nın, doğru dürüst bir hatırlama kültürüne gereksinimi var. Avusturya halkının işgal altında çektiği sıkıntıların hatırlanmasının, Avusturyalılar'ın daha önce işlediği suçlarla ilişkilendirilmesi de buna dahil olmalıdır, Auschwitz’in bugün temsil ettiği şeyi Başbakan’ın sözleri ve tavırlarıyla göstermesi de.“

Kopenhag’da yayımlanan Information ise, Danimarka’nın kendi sorumululuklarının farkında olmamasını, Irak’ta işkence iddialarıyla bağlantılı olarak eleştiriyor:

„Irak polisinin sık sık işkence yapması birilerini şaşırtıyorsa, biraz daha gerçekçi olunması talep edilebilir. Iraklı polisler berbat bir eğitim ve teçhizata sahip ve kendilerini bombaların ve silahlı saldırıların tercih edilir hedefi ilan eden silahlı grupların büyük baskısı altında. Yabancı askeri birlikler de Iraklılara, zaten yıllarca Saddam Hüseyin diktatörlüğünden tanıdıkları kötü bir örnek oluşturdu. Sadece, tanık olduklarında yabancı askerlerin kötü muameleyi engellediği haberleri, gönüllere biraz su serpiyor. Fakat genel olarak biz Danimarkalılar, birlikte işgal ettiğimiz ülkedeki olumsuz gelişmelerin sorumluluğunu almayı reddediyoruz.”

Financial Times Deutschland, İran konusunda Avrupa ülkelerinin tavrının değişebileceğine dikkat çekiyor bugünkü yorumunda.

“Londra tavrını değiştiriyor bile. Daha geçtiğimiz yıl Dışişleri Bakan Jack Straw askeri bir saldırıyı ‘düşünülemez’ ilan ederken, Başbakan Tony Blair, İran’ı durdurmakta askeri bir harekatın tek çare olup olmadığı sorusunu, önceki gün, ‘bir saldırı gündemde olmasa da, evet’ şeklinde yanıtladı.Diğer Avrupalılar'ın da bu çizgiye gelmesi ve Tahran’ın nükleer heveslerine karşı askeri seçeneği tek çare olarak meşrulaştırması tehlikesi var. Çok sık olduğu gibi bu kez de Avrupa, sorunu tüm yönleriyle ele aldıktan sonra, İran’ın nükleer silahlanmasını kabullenmenin, bunu bombalayarak yok etmeye kalkmaktan daha akıllıca olacağını hiç tartışmadan, kendi tavrını Washington’un belirlemesine izin verme yolunda.”

Alman Anayasa Mahkemesi’nin dün aldığı bir kararla ülkede yüksek öğrenimin paralı hale getirilmesinin önünü açması, bugün Alman basınının gündeminin birinci sırasında. Ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi Bild, şu yorumu yapıyor:

“Şu ana kadar yüksek öğrenimi zengin ve yoksullara devlet hediye ediyor. Artık bu bitiyor. Bu ne anlama geliyor? Çocuklarını tek başına yetiştiren tezgahtar kadınların ve inşaat işçilerinin artık profesör çocuklarının eğitiminin bedelini ödemeye ortak olmak zorunda kalmaması anlamına geliyor. Bu da adil. Fakat ücretli yüksek öğrenim, bunu lüks bir mal haline getirmemelidir. Bu nedenle ücretler, burs ve ucuz kredilerle tamamlanmalıdır.”

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung ise, Anayasa Mahkemesi kararının zayıf kaldığı bir nokta bulunduğunu belirtiyor:

“Hakimler eyaletlerin yüksek öğrenim ücretlerini sosyal bakımdan yumuşatacağından hareket ediyor, ama bunu ısrarla talep etmiyor. Oysa bu gerekliydi. Birlik partilerinin yönetimindeki eyaletler ve işverenler yüksek sesle ücret alınmasını istiyordu. Fakat ucuz kredi ve burs verme konusunda pek bir çaba göstermiyorlar."

Muhafazakar Die Welt ise kararı sevinçle karşılıyor:

“Anayasa Mahkemesi çağ açan bir karar aldı. Bu karar eyaletlere, özellikle de yüksek okullara, çoktan başlaması gereken federal bir rekabete girme olanağını veriyor. Eşitlik sağlamayı amaçlayan ve verimi sıfırlayan Alman yüksekokul finansman sistemi, yerini verime yönelik bir sisteme bırakabilir.”