1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

27.02.2007 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Cem Sey27 Şubat 2007

Srebrenitza katliamı hakkında Lahey’deki Birleşmiş Milletler mahkemesinin verdiği karar, İran’a yönelik yaptırımlar, Almanya’da “Cihat” isminin kullanılmasının mahkeme kararıyla serbest bırakılması ve Türkiye-Avrupa Birliği müzakereleri, bugünkü basın özetimizin konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/AbjD

Berliner Zeitung, Srebrenitza katliamı hakkında Lahey’de alınan kararı ele alıyor ve o dönemde kentteki Müslümanların uluslararası camianın kendilerine verdiği söze güvendiğini hatırlatıyor:

“Olay yerinde, komutanları katliamdan önce Mladic’le rakı içen Hollandalı mavi bereliler vardı. Lahey kararı ışığında, gerçekleşmeyen yardımın da soykırıma yardım olarak görülmesi gerekmez mi?”

Frankfurter Allgemeine Zeitung ise, Bosna’ya tazminat verilmeyeceğini belirtiyor ve „mahkemeye göre bu, ancak Belgrad’ın olaya etkili şekilde müdahele ettiğinin kanıtlanması durumunda olanaklı olurdu” diyor.

Buna karşılık Neues Deutschland, Sırbistan’ı korumaya alıyor ve şöyle yazıyor:

„Birleşmiş Milletler birlikleri de yardım edemedi. Belgrad ise en azından Bosnalı Sırplara ambargo uyguladı. Yugoslav Halk Ordusu Bosna’daki iç savaşa müdahele etseydi, kimbilir ne büyük bir yaygara kopardı.“

Tagesspiegel ise, „ne Srebrenitza’da hareketsiz kalan mavi bereliler için Birleşmiş Milletler’den, ne de Sırbistan’dan hesap soruluyor. Binlerce dul ve yetime bir cent bile tazminat verilmeyecek” diye yazıyor ve ekliyor: „Ama ‚Batı’, bu ülkeyi demokrasi ve hukuk devletinin nimetlerine ikna etmeye çalışıyor. Ne gülünç.”

Süddeutsche Zeitung bugün yayınladığı bir yorumda, İran’a karşı takınılacak tavrı ele alıyor:

„Mantıklı olan ne? Avrupa’nın isteksiz yaptırım politikası gerçi Güvenlik Konseyi’ndeki güçleri birarada tutmaya yarıyor, ama İran’ı gerçekten korkutmuyor. Amerika’nın yeni kas gösterisiyse, ancak Tahran’daki hükümeti gerçekten sallayabilirse katlanılabilir bir sonuç sağlar. Peki ama, ya askeri dinamik durdurulamaz, İran provokasyonlara silahla karşılık verir ve Washington’daki kontrol mekanizması –Irak Savaşı’ndan önce olduğu gibi- işlemezse ne olacak? Bush hükümetinin strateji oyunlarına güvenmek zor.“

Bulvar gazetesi Bild bugün ilginç bir yorum yayınlıyor. Almanya’da yaşayan ve İslamcı olarak tanınan bir Arap’ın oğlunun adını ‚Cihat’ koymasının, Alman mahkemesi tarafından, „Arap dünyasında bu çok sık kullanılan bir isim“ gerekçesiyle kabul edilmesini kınıyor Bild ve „Nerede yaşıyoruz?“ diye soruyor:

„Yani oğlan ‚Kutsal Savaş’ adını taşıyor. Berlin mahkemesinin bu anlaşılmaz ve dünyanın gerçeklerinden uzak kararı sadece bu zavallı oğlan için bir ceza değil. Aynı zamanda terör karşısında diz çökmek ve sözde cihadın tüm kurbanlarıyla alay etmek anlamına geliyor. Bu yargıçlar İsrail, Irak ya da dünyanın başka yerlerinde hergün insanların korkakça intihar saldırılarında öldüğünü unuttu mu? İslamcı aşırılar karşısında böyle diz çökenler, hukuk devletini feda eder! Bu kararın ışığında başka çılgınlar ve körler başka isimler de bulur: Haçlı şövalyesi, Hitler veya Stalin’e ne dersiniz? Yargıçlar babanın sınırdışı edilmesine karar verse, bu bir cesaret ve kararlılık işareti olurdu.”

Tagesspiegel gazetesiyse bugün, Avrupa Birliği’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn’in, Haziran sonuna kadar dört müzakere başlığının daha Türkiye’yle müzakereye açılmasını beklediğini haber veriyor. Gazete Rehn’in, “Mart ayında işletme ve sanayi politikası açılabilir. Ayrıca ekonomi ve para politikası, mali denetim ve istatistik başlıkları da açılabilir” dediğini yazıyor. Haberde Rehn’in, Ankara’yı Ceza Yasası’nın 301. maddesini kaldırarak düşünce özgürlüğünü güvenceye almaya çağırdığı da belirtiliyor.