1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

27.04.2007 - Alman basınından özetler...

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu27 Nisan 2007

Bugünkü Alman gazetelerinin yorum köşelerinde öne çıkan konular, Amerikan Kongresi’nin Irak’tan asker çekme takvimi için karar alması, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Batı’ya karşı yaptığı sert çıkış ve Alman ordusunda askerlerin hoşnutsuzluğunu yansıtan anket.

https://p.dw.com/p/AbiX

Ostsee Zeitung Amerikan Kongresi’nin, Irak ile ilgili mali kaynağı asker çekme takvimine bağlayan kararını şöyle yorumluyor: "Nobel ödüllü Fransız yazar François Mauriac bir zamanlar ciddi bir uyarıda bulunmuş: ’Devlet adamları cerrahlar gibidir. Hataları ölümcüldür’ demişti. ABD Başkanı George Bush’un Irak’taki hataları 600 bin Iraklı ve 3 bin 200 Amerikalının yaşamına mal oldu. Kongre son noktayı koydu: Irak’tan ilk Amerikan askerlerinin 1 Ekim’den itibaren çekilmesi isteniyor. Bush bu tarihi kararı büyük ihtimalle veto edecek olsa da Kongre üyelerinin bu kararı bir şeyi çok açık gösteriyor. O da Amerika’nın, ikinci bir Vietnam korkusu içine saplanmış olduğu.”

Kölner Stadt-Anzeiger ise ABD yönetimi ile parlamenterler ve halkın görüşlerinin zıtlığına dikkat çekiyor ve şu yorumda bulunuyor: “Bush ve yakın siyasi çevresi Irak’ta yeni bir stratejik başlangıca inanırken Amerikalılar’ın çoğu Irak sayfasının artık kapanmasını istiyor. Irak’taki Amerikan birliklerinin komutanı David Petraeus’un daha fazla zaman istemesi görüntüye uyuyor. Ama istediğini elde edemeyeceği açıkça görülüyor. Demokratlar Bush’u istifaya zorlayamayacaktır. O’nun veto gücüne karşı yapabilecek fazla bir şey yok. Ama yine de Irak’tan Amerikan askerlerinin çekilmesi an meselesi."

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Batı’ya yaptığı sert çıkış bugünkü Alman gazetelerinde geniş yankı buldu. Frankfurter Allgemeine Zeitung’un yorumu şöyle: "Putin iki ay önce Münih’te pekçok kişiyi etkileyen iyi kurgulanmış bir çıkış yapmış, Amerika’nın füze savunma sistemi planlarını eleştirmişti. Başarı bağımlılık yapar. Rus lider şimdi de 1999 yılında revize edilen Avrupa’daki konvansiyonel askeri güçlerle ilgili anlaşmadan çekilmekle tehdit ediyor. Gerekçesi, Rusya’dan farklı olarak NATO ülkelerinin anlaşmayı meclisten geçirip yürürlüğe sokmamaları. Evet doğru. Ama NATO ülkelerinin şartı Rus askerlerinin Gürcistan ve Moldova’dan tamamen çekilmesiydi. Rusya da bunu yapmadı. Füzeler, radarlar, tanklar... Sonunda Rusya’nın Batı ile ilişkisinin büyük ölçüde askeri bir şekilde tanımlandığı eski günlere geri mi dönüyoruz?”

Ulm’de yayımlanan Südwest Presse ise Rusya’nın anlaşmadan çekilme tehdidinin yeni olmadığını belirterek bu tehdidin nedeninin şöyle irdeliyor: “Anlaşma zaten uzun süredir Ruslar’ın gözüne batıyordu. Rusya özellikle Çeçenistan, Gürcistan ve diğer huzursuz bölgelere anlaşmanın öngördüğünden daha fazla asker göndermek istiyor. Bu yüzden anlaşmaya uymadılar ve Gürcistan ve Moldova’dan çekilmediler. Aradan geçen zamanda Baltık ülkeleri NATO’ya üye oldu. Rusya’nın kuzey cephesini tehdit altında görmesinin nedeni bu. Rusya NATO genişlemesini hala içine sindiremedi. Putin karşılıklı nükleer caydırıcılık doktrinine hala o kadar sıkı sıkıya bağlı ki füze savunma sistemi ile ilgili yeni stratejilere kendisini açması kolay değil.”

Maerkische Zeitung ise Putin’in NATO içindeki çatlağı değerlendirmeye çalıştığı yorumunda bulunuyor: “Putin’in satranç hamlesi NATO’yu hedef alıyor. NATO üyeleri füze savunma sistemi konusunda şiddetli fikir ayrılıkları içinde. Üye ülkelerin çoğu, sadece iki müttefiği kapsayan Amerikan planına askeri açıdan kuşkuyla yaklaşıyor. Almanya gibi Rus doğalgazına bağımlı ülkeler Moskova ile ilişkileri uzun vadeli bir şekilde bozacak bir durum istemiyor. Amerika’nın füze kalkanını eski Varşova Paktı üyesi iki ülkeye konuşlandırmak istemesi sadece Rusya’yı hiddetlendirmekle kalmıyor, NATO’nun iç bütünlüğünü de tehdit ediyor.”

Landshuter Zeitung’un yorumu ise Alman ordusundaki memnuniyetsizliği yansıtan ordu sendikasının açıkladığı anket: “Aynı selefi gibi Savunma Bakanı Jung da Alman ordusunun başarı hikayelerini anlatmaya devam ediyor. O da mı ordunun durumu ile ilgili sadece bakanlığının süsleyip püslediği raporları okuyor? Hükümetin eski ordu temsilcisi Penner ordu yönetimini birkaç kez, ülke içi ve yurtdışındaki askerlerin içinde bulundukları kötü koşulları farklı göstermekle suçlamıştı. ‘Parıldayan ordu’ etiketinin altında, ihtiyaçlarının karşılanacağı vaadlerinin siyasilerce yerine getirilmemesinin öfkesi ve hayal kırıklığı var. Bütçenin 3 milyar euro artırılması gibi.”