1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 2704 Presseschau 1

27 Nisan 2011

Bugünkü Alman gazeteleri ağırlıklı olarak Suriye’de giderek şiddetlenen protesto gösterileri ile Şam yönetiminin protestoculara karşı izlediği sert tavrı ele alıyor.

https://p.dw.com/p/114VX

Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, Suriye’nin Ortadoğu’daki dengeler açısından önemini ele aldığı yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

„Suriye Ortadoğu’daki bütün ülkeler için kilit devlet olma özelliği sürdürüyor. Şam olmadan İsrail-Filistin sorunun çözümlenmesi mümkün değil. İsrail Golan tepelerini işgal altında tutttuğu sürece, Suriye de Hamas’a yaptığı yardımı kesmeyecektir. Lübnan politik, ekonomik ve kültürel açıdan komşu Suriye'ye sıkı sıkıya bağlı. Lübnan'daki militanlarla bağlantı da aynı şekilde sıkı: Suriye'deki Hizbullah ya da ülkedeki Filistinli mücadeleci gruplarla. İran konusuna gelince…Şam, Tahran yönetiminin en önemli müttefiki. Arralarında sıkı işbirliği var. Esad, İranlıların Hizbullah ve Hamas’la ilişki içinde kalabilmesinin garantörü. İşte bu nedenler kötü Suriye'nin, hem dost, hem de düşmanları için, sonunun gelmesi çok sayıda önemli sorun ve soruyu gündeme getirebilecek, şimdiki haliyle ise ne yapacağı kestirilebilen, hesap edilebilen bir muhatap olarak kalmasını sağlıyor.“

Frankfurter Allgemeine Zeitung ise aynı konuyla ilgili yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

„Diktatör, diktatör olarak kalmayı istiyor. Ne Tunus, ne de Mısır’da izlenen yolları takip edecek. AB ve Washington’un dile getirdiği, Suriye’ye uygulanacak yaptırımlar da bu uzlaşmasız tavrın yumuşamasını sağlayamayacak. Ancak Avrupalılar, Amerikalılar ve BM, ülkede devletin yaptığı katliama tepki göstermeli. Suriye’ye yönelik uygulanacak yaptırımların, duyulan öfkenin ifade edilmesinden başka bir anlamı olmayacak. Ancak şu an için bu, tercih edilen bir yol. Esad böyle devam edecekse, o zaman iktidarı barış ve uzlaşma üzerine değil, sadece şiddet ve baskı altına alma üzerine inşa edilecektir. Böyle bir temele dayanan iktidar da uzun soluklu olamaz.“

Rhein-Neckar Zeitung’un aynı konuyla ilgili yorumunda ise Suriye’ye askerî müdahale düzenlenme tartışmaları masaya yatırılıyor:

„Libya’ya olduğu gibi Suriye’ye de askerî bir müdahalede bulunulması imkânsız gibi görünüyor. Bir taraftan NATO ülkelerinin askerî kapasitesi tükenmiş durumda. Diğer taraftan Batı, Müslüman bir ülkede daha savaş açma riskine giremez. Bilhassa sıkı bir biçimde birbirine geçmiş, çok uluslu Suriye’nin parçalanması, bütün bölgeyi yangına sürükleyebilir. Suriye’deki başkaldırının desteklenmesi uluslararası topluma çok pahalıya malolur.“

Bugünkü gazetelerin yer verdiği bir başka konu ise Fransa ve İtalya’nın Tunus ve Libya’dan akın eden mülteciler nedeniyle, Schengen Antlaşması’nın askıya alınmasını talep etmeleri. Saarbrücker Zeitung, bu talebin arkasında iç politik hesapların saklı olduğu görüşünde:

„Aşırı sağcılar Paris hükümetine baskı yapıyor ve Fransa’nın Schengen bölgesinden acil bir biçimde çekilmesini istiyor. Cumhurbaşkanı Sarkozy Roma'da tasarlanan bu öneri ile aşırı sağcı seçmen grubundan puan toplamak istiyor. İtalya Başbakanı Berlusconi de aynı hedef ve azimle hareket ediyor, çünkü o da derin bir kriz içinde. Sarkozy yeniden Cumhurbaşkanı seçilmeyeceğinden korkmak zorundayken, Berlusconi çok sayıda tatsız skandal yüzünden politik kariyerinin sonlanması tehdidiyle karşı karşıya. İşte bu nedenle her ikisinin de Schengen’in askıya alınması talebinin sadece seçim kampanyası şamatasından ibaret olduğu açık. Tek amaçları var: Her ikisi de bu sayede dikkatleri kendi problemlerinden saptırmayı deniyor. Hem de mümkün olduğunca sansasyonel biçimde.“

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Ahmet Günaltay