1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

27.05.2011-Alman basınından özetler

27 Mayıs 2011

Srebreniça katliamının baş zanlısı eski general Ratko Mladiç’in tutuklanması, Sırbistan’ın AB üyelik sürecine etkileri ve Fransa’da devam eden Sekizler Grubu zirvesi, bugünkü Alman basınında öne çıkan yorum konuları…

https://p.dw.com/p/11OxS

Magdeburg'da yayımlanan Volksstimme gazetesi, Sırp hükümetinin, Mladiç'in tutuklanmasını AB üyeliği için kullanmak istediği yorumunda bulunuyor.

“Sırp devleti yıllar sonra nihayet Mladiç'in yakasına yapıştı ve onu Lahey'deki BM Savaş Suçluları Mahkemesi'ne teslim edecek. Belgrad yönetimi şimdi tezgahındaki malın reklamını yapıp fiyat söyleyen çığırtkan pazarcı gibi davranıyor. Devlet Başkanı Boris Tadiç için bu mal karşılığında AB'nin ödemesi gereken fiyat, Sırbistan'ın hızlı bir şekilde üyeliği için kapıların açılması. Beyefendiler, burada oyun oynamıyoruz.”

Mitteldeutsche Zeitung da benzer bir değerlendirmede bulunuyor:

“Mladiç'in tutuklanmasının gayet açık bir hedefe, AB imkanlarından yararlanma hedefine hizmet ediyor oluşu karşısında insan bu işin ne kadar ahlakî olduğunu sormadan edemiyor. Kaldı ki Sırbistan'ın ekonomik durumu iyi değil. Yolsuzluk ve adalet sistemindeki sorunlar ortadan kalkmadı. Bosna-Hersek ve Kosova'daki dış politik rolü kuşkulu. AB'nin ise şu an çok büyük iç sorunları var. ‘Balkan kasabının' yakalanması tabii ki iyi bir haber ve kapı Sırbistan'ın yüzüne kapatılmamalı. Ama şu da bir gerçek: Belgrad'ın Avrupa'ya giden yolu hâlâ çok uzun.”

Neue Osnabrücker Zeitung'un yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Srebreniça kasabının yakalanması, Sırp ulusu için bir zaferdir. Mladiç’in tutuklanmasıyla nihayet Balkan savaşlarının karanlık bir sayfasını kapatmış, ve böylece Avrupa’nın kapılarını kendileri için ardına kadar açmış oldular. Miloşeviç, Karaciç, Mladiç ve diğer savaş suçlularının Balkanlar'da devredışı kalması, aynı zamanda 15 yıl önce katliamı durduran, ABD öncülüğündeki müttefik güçlerin de bir hizmetidir. Öncesinde Avrupa eli kolu bağlı, soykırıma seyirci kalmıştı. Bu üzerinde düşünülmesi gereken pasifizm özellikle de Almanya'da genel kabul görüyor. Ancak adalet galip gelmeseydi, Mladiç ve diğer katiller hala serbest dolaşıyor olacaktı.”

Süddeutsche Zeitung ise eski Yugoslavya örneğinden yola çıkarak askerî müdahalelerin gerekliliğini savunuyor:

“Srebreniça adı müdahalenin sembolüdür. Sadece Almanya değil, pek çok ülkede genel hava, karışmama yönünde. Afganistan ve Irak’taki zorlu savaşların ardından askerî müdahale çok tehlikeli, uzun zaman alan ve masraflı bir iş olarak reddediliyor. Tek tek bakıldığında bunun için geçerli nedenler de var. Ama bunlar, güçlünün elinden geldiğince zayıfı koruması gerektiği ilkesini sorgulamaya yol açmamalı. Toplu katliamlar engellenmeli, caniler durdurulmalı. Mladiç’in kanlı eylemlerinden çıkarılacak en önemli sonuç budur.”

Fransa'nın Deauville kasabasındaki Sekizler Grubu zirvesi sürüyor. Frankfurter Rundschau gazetesi, Avrupa ülkelerinin statükocu tutumunu eleştiriyor.

“Devletler kendi kendilerini kutlamaya başladıklarında, kibirliliğe eğilim doğar. Fransa’nın Deauville kasabasındaki G8 zirvesinde bunun örneği çok güzel bir şekilde görülüyor. Zirvenin sloganı, ‘Yeni bir dünya, yeni fikirler.’ Sanki burada bir araya gelenler geçmiş devirlerin kökleşmiş eliti değil de, 21’inci yüzyılın bayraktarlarıymış gibi. Ezeli G8 formatına sıkı sıkıya bağlı kalmak isteyenler, en başta Avrupa devletleridir. Bu, siyasetin sahnelenmesine hizmet ediyor ve Avrupalıların, hâlâ en büyükler arasında oldukları hayalini korumalarını sağlıyor. Diğer konularda Avrupalılar çok taraflılıktan bahsetmeye bayılır. Bu konuda ciddileşmenin zamanı geldi.

Frankfurter Allgemeine Zeitung ise zirve çerçevesinde sanayi ülkelerinin liderleri ile dev internet şirketlerinin yöneticileri arasında yapılan toplantıyı ele alıyor:

“İnternet şeffaflık sağlıyor, kontrol ve düzenlenmesi zor. Facebook’un kurucularından Marc Zuckerberg gibi internetin dahî çocuklarından oluşan gruba kendilerini takdim eden siyasîler de bunun bilincinde olsa gerek. İnternette gelişmeler, hükümetlerin harekete geçmesinden daha hızlı gerçekleşiyor. Sanal alemdeki tüm sorunları yasalar yoluyla çözmek asla mümkün olmayacak. Üstelik getirilen her yasal düzenleme, yenilikleri engelleme ve köklü şirketleri tereddüte düşürme tehlikesini içeriyor. Siyaset, internetin büyülü bir cazibe alanı olarak kalması gerektiğini kabul etmeli. İnternetin piyasa ekonomisi ilkelerini temel alması bir şans. En iyi ürün ve fikirler şeffaf bir ağda kazanılabilir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay